07/06/2016 | Yazar: Ulaş Sona
Kalan ömrümde hangi cinsel organa sahip olduğum, hangi cinsel yönelimde olduğum, kimi sevdiğim gibi -sorunsallar-la uğraşmak istemiyorum. Bunun yerine -aa kanatları varmış- denilen kuş türüne geçmek istiyorum.
Tanrım bu mektubu sana ayırdım. Çocukken yazardım sana bir de şimdi yirmi sekiz yaşındayken yazıyorum. Kısmet bugüneymiş.
Her şey nasip kısmet mi, bazen değil sanki. İnsan kılığında olmak nasip mi kader mi kaza mı? Hangisi çözemiyorum. Anlamak çözmeye yetmiyor, Müslüm baba da öyle söylüyor. Senin baba olduğuna inanmıyorum. Vakur, sakin, kalender, şefkatli bir baba Müslüm. Baba yaradır bende hiç açmayalım olur mu? Uğraşıyorum uğraşıyorum çözemiyorum. Ben sana başka bir şey diyeceğim, gayet sade ve sadece bir şey. Beni baştan yaratma; onu istemiyorum, kuş yap beni. Kargalara, güvercinlere, martılara özenmekten; kumru olma halini anlamaya çalışmaktan içim çıktı. Ne güzeller ne kadar özgürler! Kuş kalbi nasıldır, onu anlatsana. Nasıl atar, nasıl çalışır, kanatlarını nasıl açar, nasıl süzülür, nasıl uçar, nasıl konar? Göç edenleri hasreti bilir mi, göç yolunu nasıl yaparlar, yoldan çıkanları olur mu? Kuş nedir Tanrım, bana anlatır mısın?
Eskiden bazı şarkılarda çok ağlardım. Sırf ağlamak için bile açtığım olurdu. Artık ağlayamıyorum. Nefes almaya çalışıyorum. Baya vakit ayırmam, uğraşmam gerekiyor. Diyaframın yerini hala kavrayamadım. Turuncu bir balon düşlüyorum doğru nefes alabilmek için. Doğru neydi, nasıl oluşmuştu? Kuş psikolojisiyle kuşçular mı ilgilenirdi sadece? Hasta diyorlar onlara da. Kuşları çok sevenlere. Başka birine zarar vermediği halde çok sevmek yine de hastalıklı bir şey midir? Ya da sevmek hastalandırır mı insanı? Kara sevdanın veremle ilişkisini açıklayamaya gücüm yetmeyecek şimdi. Ben de mi o yüzden hasta oldum? İnsan olmaya çalışmak, insanlarla beraber yaşamak mı iyi gelmiyor? Hani insan sosyal bir varlıktı? Kuş olmak istiyorum ben!
Çok isteyip sana bırakmamız gerekiyormuş bir de secret var. Secret denilen hadisenin önündeki tek engelim annemin -biz bir şey isteyince ay akşamdan tutulur- lafıdır. Sonra Çamlıca’daki teyzenin ne zaman bize gelse deli gibi yağmurun bastırmasıdır. Benim yorumum ise -belki üstümüzden bir kuş geçer- mi umududur. Romantık lozır da olurum, romantik devrimci de. Anneme mektup yazamadığım için sana söylüyorum bunları. Yaşadıklarımın hepsini öğrenseydi, -seni doğuracağıma kuş doğurayım- derdi. Benim annem çok merhametli biliyor musun? O yüzden ona yalan söylüyorum. Çünkü onu çok seviyorum. Anneme benim kuş olmak istediğimi söyleme o beni sesçi sanıyor. Yıllardır nerede olduğunu bilmediğim bir ofisten bahsediyor bana. Ofiste çalışan insanları çok seviyor. Bense çoğunlukla dağ bayır işlerin insanı oluyorum. Kader demesek buna. Hadi ben seçtim. Peki insan şeklim, şekilsizliğim nasip böyleymiş!e girer mi? Beni n!olur kuş yap çok istiyorum.
Arkadaşlarımın penceresine konmak, onlara yerde bulduklarımı toplamak istiyorum. Hatta insanların vazgeçemedikleri şeyleri çalıp arkadaşlarıma getirmek istiyorum. Hani o karga gibi, kendisini besleyen çocuğa hediyeler getiren. Hatırlıyorsun değil mi? Ben ayrıntısını hatırlamıyorum hafızam o kadar iyi değil ama seninkinin iyi olması lazım, öyle tahmin ediyorum. Belki de yanlış biliyorum. Akıl kıl üstündedir, her an uçabilir. Uçan şeyin bu olmasına ne gerek var. Uçmak kuşlara yakışır. Belki uçmak insana da yakışır. İnsanları bilmem ama uçmak bence bana çok yakışırdı. İddialı bir insan olmadım, olamadım hayatta ama adlarım kadar eminim çok güzel dururdu bende.
O konu -bende- desene. Biz öyle konuşuyoruz. Bizim dilimizden de bir cevap versene. İstediğimde saygılı olabiliyorum o yüzden -pardon cevap verir misin?- Kitaplarında -biz- diye konuşuyorsun. Aslında ben de biz diye konuşan bir canlıyım ama o -biz- biraz farklı. Ben -ben- diyemem. Ayıp gelir, bencil gelir aslında değildir. Halbuki değildir. Yeterince pekiştirdim mi? Sen beni kuş yap, kuş dilini konuşayım. Alfabeler beni çok zorluyor. Konuşma bozukluğum geçmeseymiş yine de bir şey değişmeyecekmiş. Anlatmayı becerememem dilimle alakalı değilmiş.
Daha çok uzatırım ben bu mektubu. Çünkü mektup yazmayı çok severim. Mektup arkadaşlarım vardı insanlardan. Kuşlara nasıl mektup yazılır öğretebilirim eğer izin verirsen. Posta güvercini olsam ya ben, olamaz mı? Bütün kuşlar kabulümdür ama kafesteki kuşlardan yapma beni. Ayrıca onları da oradan çıkar. (Baya hadsizleştim sana karşı.) Bülbül de olur ama gül meselesi zor onu geç, kumruda da zorlanırım, karga çok uzun yaşıyor belki sıkılırım, şahin çok butka, turna güzel bak. Turna semahı biliyor musun sen? Şarkılarda şiirlerde çokça geçer. Göçmen kuştur hem. Hasret bilen bir kuş olmak isterim.
Beden tartışmasından yoruldum artık. Hatta bıktım. -Bir ömür için bir ömür- adaletli mi sence? Aramakla geçen yıllar. Bu yüzden kalan ömrümde hangi cinsel organa sahip olduğum, hangi cinsel yönelimde olduğum, kimi sevdiğim gibi -sorunsallar-la uğraşmak istemiyorum. Bunun yerine -aa kanatları varmış- denilen kuş türüne geçmek istiyorum. Dikey geçiş olur, yatay geçiş olur fark etmez. Türler arası geçiş olabilir sen istersen. Kuşların hadisesi ne kadar sade değil mi? Onların da cinsiyeti var ama yok denecek kadar önemsiz. Bence bu kadar yeter. Gerisi sana kalmış. Bizim secret anlayışımız da böyle. Yağmur da olsa benim üstüme yağdır!
Etiketler: