10/09/2012 | Yazar: Tunca Özlen

Sosyalizmin LGBT’leri özgürleştirmesinin biricik teminatı, LGBT’lerin bugünden sosyalizm mücadelesinin bir parçası olmalarından geçiyor.

1)    Gökkuşağının Kızılı kimlerden oluşuyor?
 
Gökkuşağının Kızılı, Türkiye Komünist Partisi üye ve dostlarından, LGBT’lerin ve tüm ezilenlerin kurtuluşunu kapitalist barbarlığı ortadan kaldırmakta gören sosyalistlerden oluşuyor.
 
LGBT’lerin hak eşitliği için sürdürdüğümüz mücadelemiz, sınıf mücadelesinden ayrı bir yerde durmuyor. Gökkuşağının Kızılı, insanca ve onurlu bir yaşam talep eden işçilerden, emekçilerden, gençlerden, kadınlardan oluşuyor.    
 
2)    Neden karma bir grubuz?
 
Kimlik sorunlarının çoğunlukla emekçileri bölecek, ezilenlerin ortak bir kurtuluş programı etrafında kenetlenmesinin önüne geçecek bir biçimde ele alındığını görüyoruz. LGBT olmayanlara kapalı bir ‘öz-örgüt’ biçiminde örgütlenmenin, sınıfın bölünmüşlüğünü pekiştireceğini düşünüyoruz.  
 
Milliyetçiliğin, gericiliğin, kadın düşmanlığının ve cinsel yönelim ayrımcılığının işçi sınıfını parçalamasına izin vermeyeceğiz.  Ulusal köken, inanç, cinsiyet ve cinsel yönelim ayrımı gözetmeksizin bütün sosyalistleri saflarımızda mücadele etmeye çağırıyoruz. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz!
 
3)    Gökkuşağının Kızılı’nın amaçları neler?
 
Gökkuşağının Kızılı, LGBT’lerin eşit yurttaşlık hakları için verilen mücadeleyi düzen karşıtı bir bağlamda sürdürmek isteyenlerin sosyalist alternatifi olmayı hedefliyor. LGBT hakları için düzenlenen yürüyüşlere örgütsüz bir biçimde katılan binlerce insana ulaşmayı amaçlıyoruz. Homofobi ve transfobi karşısındaki tavizsiz tutumumuz, örgütsüzlüğün ve liberalizmin etkisini kırma kararlılığımızla anlam kazanıyor.
 
Solun LGBT hakları için fiilen mücadele etmenin gerekliliğini kavramasının, öbür taraftan LGBT hareketinin sosyalizmi güncel bir kurtuluş programı olarak görmesinin, vereceğimiz ideolojik mücadeleye bağlı olduğunu biliyoruz.  
 
4) Bayrağımızda neden kızılı öne çıkarıyoruz?
 
Pek çok ülkede ve Sosyalist Küba’da, LGBT’lerin hak eşitliği için düzenlenen yürüyüşlerde taşınan gökkuşağı bayrağı, çoğunlukla siyasi içerikten yoksun bir şekilde kullanılıyor. Kızılını öne çıkardığımız gökkuşağı bayrağı, LGBT kurtuluşçuluğu ile sosyalizm arasında kurduğumuz bağı simgeliyor. Gökkuşağında kızıl da var. LGBT mücadelesinde biz sosyalistler de varız.
 
5) LGBT hareketindeki yükselişi nasıl yorumluyoruz?
 
Gericiliğin, işçi ölümlerinin, kadın düşmanlığının, militarizmin geldiği nokta, LGBT’ler açısından hak taleplerinin yerini varlık yokluk kavgasına bırakacağı günlerin habercisidir. Toplumsal muhalefeti hedef alan baskılar, LGBT’lere yönelik düşmanlık ve bunlara duyulan tepkiler bir bütün oluşturuyor. LGBT hareketinin son yıllarda yakaladığı ivme, muhafazakârlığa ve totalitarizme boyun eğmeyenlerin eseridir.
 
AKP’nin uyguladığı gerici ve piyasacı dönüşüm programı, sosyalist hareket ile LGBT hareketi arasındaki açının hızla kapanmasını zorunlu kılıyor. Hareket içerisinde yer alan gericilik ve piyasacılık karşıtı unsularla dayanışmayı devrimci bir görev olarak görüyoruz.
 
6) Onur Yürüyüşü’ne neden katıldık?
 
LGBT’lerin eşit hak taleplerinin, hayatın her alanında maruz kaldıkları ayrımcılığa ve nefret suçlarına yönelik tepkilerinin kamuoyunun gündemine getirildiği Onur Yürüyüşü’ne sosyalizmin sesini taşımak, özgürlüğü eşitlikle birlikte savunmak, sosyalistlerin örgütlü bir duruş sergileyebilmesi için katıldık.  
 
‘Eşit Yurttaşlık Sosyalizmde!’ pankartıyla katıldığımız Onur Yürüyüşü’nde bir araya gelen binlerce öğrenciden, tam veya yarı zamanlı işlerde çalışan emekçiden, işsizden oluşan kitle, büyük ölçüde dağınık ve siyasi bir önderlikten yoksun olarak yürüdü. Bunun bir tarz haline gelmesi durumunda yürüyüşün anlamını yitirmesiyle sonuçlanabilecek bu durumun önüne geçebilmek için, her sene daha kitlesel ve etkili bir biçimde yürüyüşteki yerimizi alacağız.     
 
7) LGBT derneklerine nasıl bakıyoruz?
 
Yaklaşık 20 yıl önce, büyük fedakârlıklarla başlatılan örgütlenme çalışmaları, hareketin kendini yoktan var etmesini mümkün kılmıştır. Bu temeli inkâr etmeyi de, onu aşılamaz veya eleştirilemez olarak kabul etmeyi de doğru bulmuyoruz.
 
LGBT derneklerinin 1 Mayıs gibi günlerde emekçilerle birlikte alanlara çıkmaları, solun LGBT görünürlüğünü içselleştirmesinin yolunu açmıştır. Lobiciliğin ise, sendikalarda sık sık gözlemlediğimiz, mücadele kültürüne yabancılaştırıcı etkileri kaçınılmaz olmuştur.    
 
Üye tabanlı, ekonomik bağımsızlığı olan, militan LGBT örgütlerinin ortaya çıkması için, sol ile LGBT dernekleri arasında kurulan ilişkinin kişiliksiz bir dayanışmacılığın ötesine geçmesi zorunlu olduğunu düşünüyoruz.
 
8) Yeni Anayasa hakkında ne düşünüyoruz?
 
Anayasalar, o ülkede verilen sınıf mücadelesinin gücü ve etkisi doğrultusunda şekilleniyor. AKP’nin siyasi davalar ve sonu gelmeyen operasyonlar aracılığıyla sınıf hareketini ve toplumsal muhalefeti bastırmaya çalıştığı bir dönemde, ‘sivil’ tanımıyla pazarlamaya ve ilerici güçleri parçası olmaya zorladığı yeni Anayasa sürecine dâhil olmayı kabul etmiyoruz. AKP’nin Anayasa taslağı üzerinden haklar talep etmek, bu gerici partinin, ülkenin ve emekçilerin geleceğini belirleyecek kararlar verme meşruiyetini tanımak demektir.
 
 
AKP’nin ayrımcılığı teşvik eden tutumuna rağmen, hala yeni Anayasa’dan beklentileri olan LGBT derneklerini, sürecin içyüzünü görmeye ve teşhir etmeye çağırıyoruz. Eşit haklar elde etmek, ayrımcılığa ve nefret suçlarına karşı yasal düzenlemeler yapılmasını sağlamak için mücadele eden LGBT’lerin AKP’den medet umar hale sokulmasına seyirci kalmayacağız.
 
9) Mücadelemizin odağına neden AKP iktidarını yerleştiriyoruz?
 
AKP, 10 yıldır devam eden iktidarı boyunca sıradan bir hükümet partisi olmadığını göstermiştir. Siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel hayatı kademeli olarak daha gerici ve piyasacı bir yörüngeye sokan, bütünlüklü bir dönüşüm programı doğrultusunda hareket eden AKP’yi, mücadelemizin odağına yerleştiriyoruz.  AKP’yi zorlandığında ileri yönde adımlar atabilecek bir iktidar, ‘açılımlarını’ ise toplumsal muhalefete nefes aldıracak kanallar olarak görmüyoruz. 
 
Kendi Kürt, Alevi, kadın modelini dayatan AKP’nin, aynı mekanizmayı LGBT’ler için devreye sokması düşünülemez. Gericilik açısından eşcinsellik günahtır; LGBT olmak sapkınlıktır. AKP için tek çıkar yol açık LGBT’leri marjinalleştirmek, gizli olanları ise muhafazakârlaştırmaktır. AKP’nin topluma giydirmeye çalıştığı deli gömleğini yırtıp atacak faktörlerden biri de, LGBT görünürlüğünün yaygınlaşmasıdır.  
 
10) LGBT’lerin kurtuluşunu sosyalist devrim sonrasına mı erteliyoruz?
 
Sosyalistlerin kimlik sorunlarına duyarsız olduğu, işçi hakları dışındaki meselelerle ilgilenmedikleri, ‘ertelemeci’ oldukları doğru değildir. Doğru olan, iktidarın sınıf karakteri değişmeden de gerçekleşebilecek reformların kapsamının, o ülkedeki sınıf mücadelesinin gücüne ve etkisine bağlı olduğudur. Derin bir gericilik döneminden geçen Türkiye’de, farklı toplumsal kesimlerin en temel haklarını bile savunabilmelerinin yolu sosyalizm mücadelesinden geçmektedir. Sosyalizmin LGBT’leri özgürleştirmesinin biricik teminatı, LGBT’lerin bugünden sosyalizm mücadelesinin bir parçası olmalarından geçiyor.
 
Sosyalist devrimi bir ütopya olarak değil, güncel bir hedef olarak kavrıyoruz. Sosyalizmin kuruluşunu mümkün kılacak zeminin bugünden farklı alanlarda verilecek mücadele sayesinde olgunlaşacağına, insanların ancak bu mücadele içerisinde yoğrularak sosyalizmi kurabilmelerini mümkün kılacak potansiyellerinin açığa çıkacağına inanıyoruz. Geleceğimizi ve Yeni İnsanı, bugünden inşa etmek zorundayız.                                                                               
 
İletişim:
gokkusagininkizili@gmail.com
facebook.com/GokkusagininKizili
twitter.com/GokkusagiKizili

Etiketler:
nefret