04/09/2014 | Yazar: Ali Erol

elcibiti kardeşlerimin canları sağ olsun bugüne kadar duymadığım söz kalmamıştır ama böylesini antep’te bir panelde duymak nasipmiş…

elcibiti kardeşlerimin canları sağ olsun bugüne kadar duymadığım söz kalmamıştır ama böylesini antep’te bir panelde duymak nasipmiş…

zeugMadi’nin birinci yılı etkinliklerindeki söyleşide salondan söz alan bir amca, sonradan öğrendiğime göre ösp üyesiymiş, benim sol siyasetler ile kürt siyasi hareketine yönelik kendimce eleştirel olan yaklaşımımı fazla yumuşak buldu ve durumu “ibnece” gördüğünü ifade etti!

işin ilginci benim diğer siyasi partilerle ne kadar isim olursa ösp ile de işim o kadar olmakla birlikte azıcık hüzünlendim…
ortaokul sonu lise başı gibi biraz da “hey” ve “onyedi” dergilerine heves edip ben de “penfriend” işine girmiştim. türkçe’nin yanı sıra şimdi kırıntısı kalmasa da ingilizce mektuplarımı bile kendim kaleme alabiliyordum. neyse, ne bekliyorduysam artık, en azından irlanda ve polonya’ya yazdığım çocuklardan bile cevap alamayınca gana’dan gelen cevapla yetinmiş, dtcf birinci sınıf yök hatırası mecburi seçmeli (ms) derslerden ingilizce’nin kadın okutmanından “devam etme ingilizceni bozar” nasihatini da bahane bilip “ingilizce penfriend” muhabbetini kapatmıştım…
 
adıyaman besni’den gelen cevaplar samimiyetle karşılıklı ilerleyince mektup-arkadaşım bir gün mersin’e ablam-eniştemle kaldığım eve çıkageldi. ilginç günler ilginç muhabbetlerdi işte kopan aranın ardından yıllar sonra bu arkadaşım bir gün bana kaos’tan ulaşmaz mı…
 
mutlu olmuştum, sonra ankara sakarya caddesi tekel işçileri direnişinde buluştuk, sonuçta herkes hayata devam etmiş, arkadaşım da petrol hattında çalışıyormuş, petrol-iş sendikası bilmem neyi olmuş…
 
tekel işçilerinin çadır sahasında sohbet etmek pek uygun değildi biz de devrimcilerin karargahı:)) olmuş kafede değil ama başka bir kafede oturduk sonra konur sokağa eve geçtik laf lafı açarken mezopotamya sosyalist partisi’ne sıra geldi doğal olarak…
kendilerine kürdistan komünistleri diyen arkadaşlar işte mesop girişimi ile başlayıp ösp ile yani özgürlük ve sosyalizm partisi olarak yollarına devam ediyorlar…
 
birincisi ben çeşitliliği, çok katmanlı ve çoklu mücadele pratiklerini severim. her şeyine katılmasam bile yerelliklerde özerk örgütlenmelerin gelişmesinden heyecan duyarım…
 
ikincisi ve asıl önemlisi de anadolu veya mezopotamya demeden bu ülkede devlet öyle kürt-türk ayrımı yapmadan yetmiş yıldır solcu sendikacı allah ne verdiyse katletmiş, öldüremediğine de hayatı zehir etmiş…
 
devletin dikey şiddeti yetmezmiş gibi solcular da kendi aralarında yatay şiddeti güya eleştiri ve polemik adı altında hoyratlıkta sınır tanımayarak fiziki ve sözel bildikleri buldukları bütün araçlarla üretmişler, uygulamışlar ve yaymışlar…
 
memleket bu, malzeme bu e haliyle o vasatinin bataklığında debelenmek yerine, eleştirmeye kırk haklı gerekçem olsa bile bir de ben vurmak yerine, söyleşilerde/forumlarda hep pozitif, yapıcı, en berbat aşamalarda bile çıkış yakalanabilecek yerlerden seslenmeyi tercih ediyorum…
 
işte o çıkış yakalanabilecek yerlerin birbirlerine temas etmesine de bir katkım olursa daha ne isteyeyim, elimden de daha fazlası gelmez zaten…
 
velhasıl ben aklım sıra tane tane, dost selamı verir gibi konuştuğumu sanırken meğer “hadi hadi, ibne seni yeme bizi şimdi, ne geçiyor kafandan kim bilir” diye dinleyen arkadaşlar da oluyormuş…
 
e öğrenmenin de tecrübenin de yaşı yok, ne diyeyim…

Etiketler:
İstihdam