21/12/2020 | Yazar: Oya Özgün Hazan

Temsili eşitlik lafta sağlansa da pratik hayatta eşit olarak görülmüyoruz.

Akrabalık ilişkilerinde eşit görünümlü vicdan reşitsizliği  Kaos GL - LGBTİ+ Haber Portalı

'Washing water lilies', Chau Doc An Giang, Vietnam

Bizler, gökkuşağının şemsiyesine tutunmuş yağmayan yağmurda suya karşı bereket bekler iken çorak topraklara pay edilmiş çocuklarız.

İnsanlar doğar, büyür ve ölür. Yaşam çizgisinin ilk devresinin sonuna yaklaşırken LGBTİ-dışı dünyada insanlar kalıplaşmış şekilde çoğunlukla evlenirler, ortak bir yaşam kurmak üzere adına “dünya evi” dedikleri eve girerler.

Umudu, hayali, geleceği berkitmek için, yalnızlığın yalın hali eskisi kadar hoşa gitmediğinde, birlikteliğin kestane gibi kavrulan sevi alazını ortaklaştırmak için. Her şey bu ulvi amaç uğruna güdülür. Yine çoğu zaman ailenin de plan sürecine katıldığı bir evre geçirilir. Düğün töreni ne zaman olacak, nerede olacak, kimler katılacak, düğün masrafları nasıl bölüşülecek gibi soruların etrafında düğün/nikâh organizasyonu gerçekleştirilir. Ailede yaşam çabasından, sevdasından, hayalinden bihaber bırakılan bir tane de LGBTİ evlat durmaktadır. Düğüne iştirakına izin verilmesi bile önemli bir lütuf meselesiyken gökkuşağı evlada “nasılsın, bir ihtiyacın var mı?” diye sorarak otobanda yolda kalanı arabasına alan uzun yol yolcusu pozisyonuna geçmek de nerede görülmüş? Ohoo. Çok düşünme! Boston Dynamics’in yeni çıkan LGBTİ robotusun sen, her türlü zorluğa göğüs gerecek bir iraden var, onlar 10 adımda evlilik törenini hallediyorsa sen 5 adımda. Seni düşündükleri için sormuyorlar sen de evlenecek misin? Evlenme aşaması öncesinde/sonrasında karşına çıkacak sorunları layıkıyla üstesinden gelebileceğin için kardeşin gibi sana ihtimam göstermiyorlar. Ama sen yine de şimdiden düşün kardeşinin düğününde ne takacağını(!)

Benim de aşka düşen bir kalbim var. Benim de aynı yaş ritminde çalkanan heveslerim var. Benim de klasik anlayışa hâkim tekdüze beklentilerim var. Ancak yöntemi farklı. Mesela tenimin renklerinin onun tenine karıştığında ortaya çıkan evlat değil kalbimizin ortaklığını paylaşmak isteyeceğimiz evlatlarımız olacak bizim.  Pedagojik proje değil pedagojik sevgiyle serpilteceğiz onu göğe, atmosfere. Ben de balayında ağzıma çalınacak bir parmak balın peşindeyim. Ben de, ben de! Benim neyim eksik senden! Deli bal da olsa sonunda ayılacağım. Ayrılacağım yöntemimle senden soy-sal kardeşim. Ben deniz kenarında kiralık şezlonglara yaslanmaktan ibaret kılmayacağım güneşli mevsimlerimi. Çiçekli dağlarda türlü bitkinin ismini öğrenerek, sevdiceğime koklatarak yaşayacağım hayatı.

En son ne zaman nasılsın diye sordun baba? En son ne zaman senin de evlilik çağın geldi diye sordun anne? Tuzsuz dudaklarımda bin ah çekerek güğüm güğüm boğazımdan akacak suyu aradım. Ben de klişe kurbağayım. Senden ayrı değilim, hep aynı dereye doğru zıplarım. İnsanın aynası her surette aynıdır anne. Etnik müzik dinleyerek çıkılan yolculukta dönüşte ayağın burkulduğu zaman ne tanıdık ki, sen de aynı hastaneye gidersin baba, ben de. Etnik müziğin hiçbir faydası olmaz ayağımın düzelmesine.

Ne güzel şey şu eşitlik duygusu (hissedildiğinde). Bu kadar eşitsizlik yaşanırken pratikte eşitsizliğin bin bir damarlı yaprağı bize açılmışken, tabiri caizse sağır sultan bile duymuşken! İdeal olanı budur diye gösterilen hayat simülasyonunda üzerine pürmüzle alev saçılan bir kadınım ben. Görsene! Görsene!

 


Etiketler: yaşam
İstihdam