26/03/2015 | Yazar: Emre Korlu

Amcam tarafından yıllarca tacize ve tecavüze maruz kalmamı, eşcinselliğe bağlamak, doğuştan gelen bir cinsel yönelime hakaret olur.

Amcamın iri elleri vardı, ayağa kalkıp yumruğunu masaya vurdu mu cihanın sallandığını düşünüp, annemin eteklerinin altına sığınırdım. O an aidiyet duyduğumuz yerin orası olduğuna inanıp, sırf avucumuzun içine birkaç kuruş koyuyor diye ona itaat ettiğimiz için halimize hazımsız bir hisle acırdım.

Adil, babamın aciz ismiydi; amcam için bu masalda, kaç yaşına gelirse gelsin halen sümüklerini silen, eli ceplerinde çelimsiz bir çocuktu. Para kimden gelirse ona itaat eden, çoğu şeye göz yuman, söz büyüğündür deyip konuşamadıklarımızı yutkunmamızı sağlayan pespaye bir adamın hiçbir zaman ağzının tadını bulamamış kardeşiydi.

Sıradan bir çocukluğumun olması için uğraştım; saçımı tutup arkadan çekiştiren Zekai’ye, "bu kez son vagon mu?" diye sormaktan başka hiçbir şey için mecalim kalmasa da son gücümle direndim ve burada oturup karşınızda anlatacağım her şey için kilometrelerce uzaktan geldim. Çocukluğumdan...
 
Utanılacak bir şey yapmadım. Zorlanmanın ve Zekai’nin boşalması için kolay lokma olmanın, iyi bir sır taşıyıcısı zavallı pedofili kurbanı olarak seçilmenin yüzümü kızartmadığını, yalnızca bornoz kemerini asacak yer bulamayacak kadar korkak durmamın dışında, acınacak kadar kötü durumda görünen göz bebeklerimin aydınlığa kapanma kısmına tahammül edemeyecek olan annemi düşünmenin bana hicap verdiğini bilmenizi isterim. 

On üç yaşıma dair hatırladığım o kadar çok istismar ve tecavüz var ki, babaannem yüksek tansiyonun tetiklediği beyin kanamasından sonra ölünce; babamın kumar borcunu kapatmaya nedensiz yere kendini adamış tam bir trajik vaka olan amcama sığındık. Sürekli ilgiye tabi tutulan yeğen olarak adımın dilinden düşmediğine dikkat edemeyecek kadar küçüktüm. Diğer üç kardeşim, annem ve babam başıma gelecekleri göremeyecek kadar kördü. Para akıldışı bir şeydi, velhasıl onun yanında herhangi bir çocuğun gözyaşlarının bile hükmü yoktu. 

O evden kurtulduğumda marketten aldığım tek şey kolonya idi, o kadar midem bulanıyordu ki, önce içim dışıma çıkıncaya kadar kusacak ve sonra avuç içimdeki kolonyayı koklayacaktım. Üç yıl devam etti. Zekai bana üç yıl dokundu. Yani senelerce, uykumda gecenin yarısı yine uyandırılacağımı bilerek yaşadım. Hep öyle oluyordu, o elimden tutuyor ve bana dokunmam gereken yerleri gösteriyordu.

Çocuktum ya, bebeklik çağıyla ergenliği arasında kalmış o noktada velettim daha... "Niye anlatmadın? "diye soracaksınız.
 
Anlatacaktım, bir sırrı yıllarca saklamak zordur. Ancak tehditler boyun eğmeni sağlar: "Babana tek zırnık işlemez, köprü altında cesedini ararsınız. Bu adam o borcun altından ağabeyi olmadan zor kalkar..." Milyon tane lakırtı...

Ben de senettim. Masada kalan ve asla peşini bırakmayan o borcun senedi. Babam bilmeden sübyancı ağabeyine beni satmıştı. Bu sağlam pazarlıktı. 

Şimdi kendime bakıyorum da otuz yedi yaşına merdiven dayamış ünlü bir ruh bilimciyim. Psikolog yerine bunu söylemeyi seviyorum. İnsanlar gelip bana dertlerini anlatıyorlar ve ben gerçekleştirdiğim onca terapi dışında kendi hayatımı yüzlerce insanın önüne seriyorum. Ne zormuş, geçmişimdeki sızıntıları kolonyanın ayıltıcı etkisiyle içimde taşımaya devam etmek.

On beşinde evden kaçan ve babasının olası intiharını umursamayan herhangi biriydim. Kimse ensest ilişkinin pedofiliye kurban verdiği o çocuk olduğumu bilmeyecekti. Uyuşturucuya alışmam çok zamanımı almadı, alkolden daha sersemletici olduğunu öğrendiğimde başlamıştım. Kurtulmak için direnmediğim gecelerden birinde, Arya ile tanıştım. Hayatımın dönüm noktası o kısımdı sanırım. 

Yaşama devam etmeliyim çığlıkları büyüdü içimde. Liseyi dışarıdan bitirmeyi tercih ettim. Yurtları gelip geçici yerler olarak gördüm, mecbur kalmadıkça kimseyle iletişime geçmedim. Ailemin ne yaptığını hep önemsedim lâkin onları hiç aramadım. Aramak başa dönmek demekti.
Aradan on yıl geçecek, babamın cenazesine gidecektim ve mahallelinin aslan Zekai amcasına iğrenerek bakacaktım. 

Gözlerini öfkeli bakışlarımdan kaçıracaktı, yanıma yaklaştığını gördükçe ben ona doğru daha hızlı adımlarla yürüyecektim. Eğilip kulağıma, "para suyunu çekmişti. Baban uzun yıllar kumar masalarından kalkamadı; ama bak ben didindim. Onu bataklıktan kurtarmaya çalıştım." Yine lakırtı...

"Sen yalnızca onun evladını s*ktin" cümlesi çıkacaktı ağzımdan. Utanmayacaktım. 

Çocuklarıma anlatamayacağım ancak zihinlerinize kazınan masalım ve sıradan psikologlardan biri değilim, sırada dışı dedikodularımla yokun karşılığı olma yolunda ilerlememe yardımcı olan adımlarım var.

Katıldığım seminerlerden birinde dinleyicilerden biri söz hakkı isteyip, "peki buna eşcinsel ilişki diyebilir miyiz?" diye sormuştu. "Amcam tarafından yıllarca tacize ve tecavüze maruz kalmamı, eşcinselliğe bağlamak, doğuştan gelen bir cinsel yönelime hakaret olur; pedofili, şu sorunuzu kamçılar..." yanıtını vermiştim. 


Etiketler:
İstihdam