03/04/2014 | Yazar: Gözde Demirbilek

yumuşatıcılarla aramdaki duygusal bağ bu işte. beni anlara çekiyorlar, çember gibi beni ve an’ımı ortasına alan bu kokular yaşanmışlıkları derinde hissettiriyorlar.

merhabalar merhabalar, karmakarışık bi hafta geçiriyoruz. bu karmakarışıklığın nirvanasını pazar günü yaşadık. o mu oldu bu mu oldu derken 4 gününü yönetimsiz geçiren bir iki şehir var elimizde. şaka gibi bi ülke olmaya devam ederken, bir yandan karl marx’a ovacıktan gol haberi gitti. "abi türkiye’de bi belediyeye komünizm geldi, mezarında rahat uyu sonunda ülkeye iki gram komünist yönetim soktuk" falan hatta. ülkede olağanüstü alçakgönüllülükler de başlamadı değil. "oyumuz fazla sayılmış" romantizmi başladı. bunları eleştirmiyorum, şu an iktidar parti dışında diğer partiler arasında "allah aşkına siz geçin, lütfen önden buyurmaz mısınız" kibarlığı sürmekte. uzaktan uzağa takip etmeye çalışıyorum lakin olmuyor. bense oyumu probisten yana kullandım ama ezici çoğunlukla çokoprens aldı burada. yüzyıllardır benim ülkem çokoprensin iktidarında probis gibi bol proteinli bir bisküvinin nasıl kazanamadığını aklım almıyor. neyse aziz nesin’in de dediği gibi türk halkının %73’ü protein karşıtıdır zaten. tahminimce çokoprensçiler marketlerdeki probis reyonlarını indiriyorlar. hiç kusura bakmayın da okulda işte direnişte probisler her yerde.
 
her yerde seksüel ve kimlik görmekten kimlik şaşırması yaşadım. ve hayatımı analiz altına almaya karar verdim. 3 günlük analizim sonucu politik tansaşseksüel olduğuma ve cinsiyet kimliğimin de moneyclubgender olduğuna karar verdim. politik olmayan seksüel tarafımı henüz saptayamadım. 3 günlük incelememde cebimde beş kuruş yokken bile "girip bi tansaş havası alayım bakınayım" düşüncelerim beni bu karara bağladı. cinsiyet kimliğimdeki pragmatizm dikkatinizi çekmiştir sanırım. pragmatizme alternatif samimi bi terim bulamadım çünkü pragmatizm? her neyse, dün gece evimde belki kendisinden önce alınması gereken zibilyar tane şey varken, oda parfümü aldım. oda parfümünden öyle bir yere bağlayacağım ki birazdan, şey hayırdır olacağız hep birlikte. 
 
oda parfümü bakmadan önce yumuşatıcıları kokladım tek tek ciğerlerim solana kadar. oda parfümü reyonuna gelene kadar gözümden kan geldi. bunu bi kere de başka bir markette sıvı sabunları koklayarak gerçekleştirdim ve sonraki iki gün burnumu aldırsam eksikliğini çok hisseder miyim diye düşündüm. ama yumuşatıcılarla aramda duygusal bir bağ olduğunu inkar edemeyeceğim. maalesef. her yumuşatıcıda farklı bir yeri anımsadım. bu yüzden reyonda bir zaman tüneline girmiş gibi hissettim. hayatımda önem arz etmiş yerlerin kokuları bir bir fırladı. hayatımın en mor gününü geçirdiğim bir otel odasının çarşafı, hiç tanımadığım ama içinde kendimle tanıştığım bir evin havlusu, bir daha görüşmeyeceğimizi bildiğim halde bildiğimiz halde "görüşürüz, görüşelim" diyerek sarıldığım kadının tişörtü, senede bir kez gittiğim ve geceleri hiç uyuyamadığım bir başka evin yastık kılıfı, ... arttırabilirim. ama bu arttırışa dayanabilir miyim bilmiyorum. çok farklı kokuları yeniden duyumsadım dün gece. ve kokunun hayatımdaki önemini bir kez daha görmüş oldum. yumuşatıcılarla aramdaki duygusal bağ bu işte. beni anlara çekiyorlar, çember gibi beni ve an’ımı ortasına alan bu kokular yaşanmışlıkları derinde hissettiriyorlar. zaten o kadar yumuşatıcı kokladıktan sonra uzun zamandır bandırma’da aradığım, lâkin bulamadığım o kokuyu buldum. o koku bi yastık ya da bi çarşaf kokusu değil. çok üzgün olduğum bi yaz günü kaldırımda otururken birden ortalığa yayılan ve beni ağlatan bir kokuydu. uzun bi süre nerden geldiğini saptamaya çalışıp bulamadığım oraya buraya bakınarak kaynağını aramaktan kendisini kaybettiğim o kokuyu buldum. 
 
bu benim için büyük, kasiyer için money club kartınız var mı bir adımdı. sonra marketten çıktım. eve gidene kadar kendi yoluma oda parfümünden sıktım. bi kaldırıma oturup gözlerimi kapattım ve sıkarak taş ettiğim içimi rahat bıraktım. açmadığım, açamadığım, üzerini soğumasın diye sofrabezleriyle sardığım o nar gibi kızgın içimi rahat bıraktım. çünkü canımı yaşamak yerine anılarımı market reyonundan ordan burdan toplamak yaktı. ve ben bu içimin yankısıyla, bu içimin koruyla bu narı çok taşırım daha. toparladığım yerlerde sürekli oturduğum sigara içtiğim ve banklardan daha çok sevdiğim kaldırımlarda daha çok dökülürüm. kökenden de alışkınım, hazır dökülmüşken ben bu izmir’de, deniz kara sokak kaldırım ayırmaksızın daha çok dökülürüm.

ama önümüzdeki seçimleri probis alacak.

Etiketler:
İstihdam