03/08/2015 | Yazar: Karin Karakaşlı

Bir erken seçimi mümkün kılmak uğruna, insan canı üzerinden oyun kuran devlet geleneği, maalesef çok köklü.

Öyle günler vardır ki, bir an bir ömre mal olur. Zaman hem göz kırpımlık bir dem, hem de sonsuzluktur. İnsan acıdan zeminsiz, bağlamsız hisseder. Savaş mağduru çocuklara park, kütüphane kurmak, onlara oyuncaklarla ve özel atölyelerle çocuk olduklarını yeniden anımsatmak için Kobanê'ye gitmek üzere yola çıkan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu’nun (SGDF) üyeleri, Suruç’ta basın açıklaması yaparken canlı bombanın intihar saldırısıyla katledildiğinde, 32 genç hayatını kaybettiğinde, 76 kişi yaralandığında, umut ve dayanışma kana bulandığında, böyle hissettim. Uyuşturan bir öfke, infial ettiren bir keder, çok fazla isyan.

Bir erken seçimi mümkün kılmak uğruna, insan canı üzerinden oyun kuran devlet geleneği, maalesef çok köklü. Buna bir de on yılı geçkin iktidar sonrasında tek kişilik hâkimiyet sevdasında bir Cumhurbaşkanı Erdoğan unsuru eklenince, çözüm süreci, Suriye denklemleri dahil her şey gökten düşen bir savaş karesine evriliverdi.

İnsan donakalıyor, dakikadan dakikaya ne kadar felaket haberi birbirini izleyebilir? Bu zembereğinden boşalma halini mümkün kılan incelikli mekanizma nedir? Biz saf saf kendi küçük dünyamızda bir şeylerin mücadelesini verir, sevinir, kederlenir, umutlanırken, birilerinin eşzamanlı olarak bir sonraki ölümcül tezgâhı hazırladığını bilmek ve bu bilgiyle hiçbir şey olmamışçasına hayata devam etmek mümkün müdür? Bu soruya yanıtı hayır olanlar, o yıkıcı milatları bir çentik gibi tenlerinde taşırlar. Yine birtakım sevgili ölülere sözler verilir; devam edilecektir. Öte türlüsü ihanet olur.

Sonra ayrıntıları öğrendik, parçalar âdeta mıknatısla çekilir gibi birleşti. İntihar bombacısı seçim öncesinde HDP’nin Diyarbakır Mitingi’nde bombayı patlatan kişiyle bağlantılıydı. HDP’nin il merkezlerine yapılan saldırılar, organize bir gücü işaret ediyordu. Türkiye’nin geleneksel refleksi, PYD’nin siyasi, YPG ve YPJ’nin de askerî olarak IŞİD’e karşı Kobanê’deki direnişini, Suriye’nin kuzeyinde birleşen, farklı bir yönetim ve yaşayışın mümkün olduğunu gösteren kantonlar gerçeğini hazmedemedi. Keza, aynı dönemde barajı yıkan ve 80 milletvekili ile Meclis’e gelen HDP ve Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganlı Erdoğan karşıtı mücadelesi, sistemi fena ürküttü. Sonrası, gelsin o bildik devlet tezgâhları.

Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis öldürüldü. Suriye’de IŞİD’in kontrolünde olan bölgeden Kilis’e ateş açıldı bir astsubay öldü, dört asker yaralandı. TSK, IŞİD mevzilerine ateş açtı. Diyarbekir’in merkezinde silahlar konuştu. İstanbul’da IŞİD kisvesi altında  DHKP/C, PKK ve PKK'nin gençlik yapılanması YDG/H'ye operasyonlar düzenlendi.  İncirlik Üssü’nün ABD tarafından kullanılmasına karar verildi. PKK kampları bombalandı.

Siyasette savaş tamtamları çalındı. Bir siyasi parti, MHP’nin lideri Devlet Bahçeli, bir diğer siyasi parti HDP için "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı teröristlere övgüler düzen ve terörle arasına mesafe koyamayan Kandil siyasetçileri hakkında hemen devreye girmeli" diyebildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Parti kapatmayı doğru bulmuyorum, suç işleyen yöneticiler bedelini öder” diyerek, Selahattin Demirtaş’ı doğrudan hedef gösterdi. Bunun üzerine HDP’li 80 milletvekili, dokunulmazlıklarının kaldırılması için TBMM Başkanlığı’na dilekçe verdi. Görünen o ki, bu akıllara ziyan durum daha da tırmandırılacak. Daha ödetilecek ne bedellerin göze alındığını da yaşayarak göreceğiz.

Aynı günlerde gazete sayfalarını ve ekranı Afrika'nın sembol aslanı Cecil’in öldürüldüğü haberi kapladı. Zimbabve'nin Hwange Ulusal Parkı'nda yaşayan 13 yaşındaki Cecil’in oraya kadar sürüklenen bir hayvan ölüsüyle kandırılıp kaçak avcılar tarafından park sınırlarının dışına çıkarılarak öldürüldüğü ortaya çıktı. Simsiyah yelesi, gri bedeni ve asil duruşuyla insanı büyüleyen Cecil’in öldürüldükten sonra başı kesilmiş ve derisi yüzülmüş. Tüm bunları yapanın da  Minnesotalı Diş Hekimi Walter James Palmer olduğu, kendisine yardım eden kişilere 50 bin dolar ödediği öğrenildi. Bembeyaz önlüğü ve pırıl pırıl gülümseyişiyle temiz ve güvenilir bilim insanı Palmer, iş ava geldiğinde öldürdüğü hayvanların üzerine binen bir katile dönüşüyordu.

Beyaz adam en karanlık yüzüyle karşımızda. Çünkü hegemonya kurma şehveti sınırsız tatminsizlikten beslenir. Ve muktedir olmak öldürmeyi içerir. Çünkü yaşatmak, çoğaltmak, güçlülerin işidir. Muktedirler ve kifayetsiz muhterisler, gölgelerinden korkar hale geldikleri suçlarını, ancak yok ederek saklayacaklarını düşünürler. Oysa hayat, büyük bir kayıt tutucudur. Avı da, avcıyı da, insanı da kaydeder. Kayaları ufaltan zaman, gün gelir onları da unufak eder.


Etiketler:
İstihdam