29/10/2015 | Yazar: Rahmi Öğdül

Ayrıkotları candır ve dokunduklarında tüm ölüleri canlandıracaklar.

“Ot gibi yaşıyorsunuz.” Genellikle bu cümleyi yaşamasını bilmeyen, dünya nimetlerinden habersiz olanlar için kullanırız. Yaşamasını bilsek de ot gibi yaşarız yine de. Yeryüzü denilen ortamın hep ortasında biten otlarız çünkü. Ateşin, suyun, havanın ve toprağın kuvvetlerinden kaçamayacağımıza göre ot benzeri bir yaşam sürmekten başka seçeneğimizin olmadığı gün gibi ortada. Bir de sürekli iklimi ve toprağı manipüle eden, tarlaya biçim veren despot bir bahçıvanın eline düşmüşseniz vay halinize. Çekilecek kahır değil, her gün olmadık eziyetlere katlanmak, çim makinesiyle biçilmek.

Bahçıvanın sevmediği ot

Hele ayrıkotuysanız, tarım zararlısı muamelesi görüyorsanız neler çekiyorsunuzdur kim bilir. Çünkü bahçıvanın evcilleştirme ve biçimlendirme tarzına, hiyerarşik düzenine direniyorsunuzdur. Ayrıkotları, despot bahçıvanın sevmediği bitkilerdir. Sevmez, çünkü ayrık otları dikine değil, toprağın hemen altında düğüm denilen bağlantı noktalarından çıkardığı köksaplarla bir ağ gibi yayılarak yatay olarak örgütlenen bitkilerdir. Sevmez, çünkü merkezin tepesine yerleşen iktidarın, her şeyi denetim altında tuttuğu bir tarlada ayrıkotlarının kendi aralarında örgütlenerek yayılmaları ve tarlanın hiyerarşik düzenini bozmaları işine gelmez. Tarım zararlısı, çapulcu dese de onlara, aslında hiç de zararlı değillerdir ve iktidarın düzenden anladığı ile ayrıkotlarının kurdukları ilişki ağı arasında dağlar kadar fark vardır. Evet, dağlar kadar. Kendini bir dağ gibi yükselten iktidar ile yatay olarak örgütlenen ayrık otları arasında tam da dağ kadar fark vardır. Kendilerini tanrı-kral ilan eden hükümdarların yapıları da dağa benzer. Yükseldikçe kudretleneceği sanısına kapılan iktidarın aksine, yeryüzünde yayıldıkça, başka gövdelerle bağlantılar kurdukça kudretleneceklerini bilirler ayrıkotları.

Adı aldatmasın sizi; birbirleriyle bağlantılar kurarlar ama iktidarın merkezi, hiyerarşik yapılarından ayrı dururlar. İktidarın kudretsiz bıraktığı varlıklarla inşa ettiği hiyerarşik yapılarda rastlayamazsınız onlara. Hem ayrıdır hem yan yana. Ayrıkotlarını kolay kolay sınıflandırıp torbaların ya da sınıflandırmanın hiyerarşik kulelerine hapsedemezsiniz. Bağlantılar kurdukça kendilerini kendileri bile tanıyamazlar. Çünkü ayrıkotları öze değil, işler haldeki bir fonksiyona gönderme yaparlar. Tanımak, kimliklendirmek için bir öze gerek duyacaktır iktidar. Bu açıdan ne idüğü belirsizlerdir ayrıkotları. Ne idüğü belirsizler, iktidarın her türlü sınıflandırmasından kaçarak, kendi aralarında kurdukları bağlarla yeryüzüne yayılmışlardır ama iktidar soy sop belirlemek için ayrıkotlarının işler haldeki bağlantılarını tek tek keserek bir öz verir onlara. Sonra bu özlere göre dini, cinsiyetçi ya da etnik torbalar içinde aidiyetler yaratır. Ama ayrıkotları sadece yeryüzüne aittirler.

Ayrıkotları mikro iklimleri severler en çok. Mikro iklimlerin yerel bağlantılarında iyi hissederler. İktidar ise kendi denetiminden kaçan yerel kuvvetleri engellemek için makro iklimler yaratacaktır; tüm koşulların sabitlendiği ve düzeni bozacak unsurların dışlandığı seralar. Ya da doğal ortamlarından koparılmış, yerel koşullarla, mikro iklimle ilişkisi kesilmiş otların, despot bahçıvanın elinde genetik oyuncaklara dönüştüğü AVM’ler.

Tanıdık yüzler

Her şeyi, genetiğiyle oynayarak oyuncağa dönüştürür iktidar. Sanatı da sanatçıyı da. Her sanat yapıtı, duyumsanan ve duyumsatan bir ayrıkotu olarak başka ayrıkotlarıyla bağlantılar kurarak yatay olarak yayılır yeryüzünde. Ama hiyerarşik kulelere tırmanmaya teşne olanlar arasından sanatın ruhban sınıfını devşirir ve düzenlediği ayinlerle sanatı da kendi makro iklimine kapatmak ister. Ressam Jean Dubuffet de kültürün ruhban sınıfından bahsederken adeta kültürün cenaze törenini anlatıyordur: “Tıpkı din gibi şimdi onun da rahipleri, peygamberleri, azizleri, yetkililerden oluşan organları var.” İktidarla hep aynı karede gördüğümüz tanıdık yüzlerdir onlar. Ayrıkotlarını kareye ya da çembere kapatamazsınız oysa. Biçim ölüm demektir, ölüm katılığı demektir. Ayrıkotları candır ve dokunduklarında tüm ölüleri canlandıracaklar.


Etiketler:
nefret