05/08/2019 | Yazar: Umut Güner

Ayta Sözeri’nin sahnesi kendiliğinden bir aktivizm alanı ve kendiliğinden heteroseksizmin yaraladığı bizleri iyileştiren bir hal, mekan ve zamana dönüşüyor.

Tut ki karnım acıktı

Anneme küstüm

Tüm şehir bana küstü

Bir kedim bile yok

Anlıyor musun

Hadi gülümse

Yolu Türkiye’den geçen hiçbir lubunya yoktur ki, Sezen’in gülümsemesinde kendi hikayesini bulmasın. Şehirler bize küser, biz annelerimize. Buruk bir gülümsemeyle eşlik eder iç sesimiz. Bunun gibi onlarca şarkı yüzünden belki de Sezen kendiliğinden bir lubunya ikonuna dönüşür.

Ayta Sözeri’nin Türkiye turnesinin son ayağı Datça’ydı. Ayta’yla Datça’da buluştuk. Ayta Sözeri Datça konserinde “Hadi Gülümse”yi söyledi ve hikayesini anlattı. “İlk kez evden kovulduğumda, taksiye bindiğimde bu şarkı çalıyordu” dedi ve ekledi: “Demek ki bir kez evden kovulmamışım ama ilk kovulmanın ayrı bir anlamı oluyor.”

Lubunyalığın şanındandır kovulmak dedi alttan alta seyircilerine.  Her lubunya yaşamıştır; kendini kurdukça, şehirler dar gelir, şehir darlar bizi, küser bize. Biz de o küskünlüklere, kırgınlıklara inat yeni evler, şehirler kurarız.

Hüzünlü aşk şarkılarında bile seyircinin enerjisini yükseltmeyi bilen Ayta, “her daim bir umut vardır” diyerek seyircilerini yükseltti.

Ayta’yı dinlerken bir kızkardeşimi dinler gibi dinliyordum. “Allah bizi utandırmasın, konserimiz güzelce bitsin” modunda idim. Ayta sahneden fark etmiş “Annem gibi gergin gergin oturuyordun, ama sonunda rahatladın” dedi.

Gerçekten ilk başta arka sıramızdakilerden biri “o yer senin bu yer benim kavgası yaparken, anfi tiyatro dolmaz, o kadar çok kişi gelmez, rahat rahat oturuz” demişti ama neyse ki yanıldı. Dolu dolu bir konser oldu.

Sahneye ilk orkestra çıktığında “Ayta 20 kişilik orkestra ile gelmiş” dedim ve konserin ilk yarısı tamamlandığında kendi kendime yolu yarıladık, dedim.

Sonrasında konserin ikinci yarısında ise muhteşem bir giriş yaptı! Konser alanında protokole ayrılan anlamsız, çirkin yeşil sandalyeler sanatçının tam karşısındaki iki sırayı boş boş duruyor ve insanlar Ayta’yı daha yakından görebilmek için basamaklara oturuyordu. Seyircilere protokolün açılması için kibar bir çağrıda bulundu ve “protokol açılmasa bile benim sahnem herkese açık! İsteyen buraya çıkabilir” dedi ve o çirkin yeşil protokol sırası açılmak zorunda kaldı. Seyircilerinin kalbini sadece sanatçı kimliği ile değil aktivist kimliği ile de kazandı.

Konserin sonunda seyirciden gelen yoğun istek üzere 7 şarkı daha söyleyen Ayta’ya bu şarkılar boyunca seyirciler ayakta eşlik etti. Ayta’nın her seyircisine kendini özel hissettiren, her biriyle temas eden bir sahnesi var.

Şarkıları Ayta’dan dinlemenin bir diğer anlamı da Ayta’nın şarkılarının hikayeleri. O hikayeler bizi biz yapan hikayeler olduğu kadar; Ayta o şarkıları da kendiliğinden lubunyalaştırıyor!

Ayta Sözeri’nin sahnesi kendiliğinden bir aktivizm alanı ve kendiliğinden heteroseksizmin yaraladığı bizleri iyileştiren bir hal, mekan ve zamana dönüşüyor.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler:
İstihdam