16/11/2018 | Yazar: Kerem Dikmen

İzmir Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu kurucularından Av. Kerem Dikmen komisyonun kuruluş sürecini yazdı.

Son zamanlarda hareketin özellikle avukat ayağında barolarda LGBTİ+ Hakları Komisyonu kurma fikri tartışılır hale geldi. Tartışmayı başlatan ve sürdürenlerin atıflarına baktığımızda bu konudaki esin kaynağının İzmir Barosu LGBTİ+ Hakları Komisyonu olduğunu dikkate alınca, başından, hatta öncesinden İzmir Barosundaki komisyonun kuruluş sürecinde “neler yaşandı” ve “neler yaşanmadı”yı elden geldiğince paylaşıp, tartışmaya bir yerinden katkı sunmak istedim.

Aslında İzmir Barosu, değişen yönetimlerine bağlı olarak frekansları değişse de hareket ile ortak çalışma becerisini geliştirmiş bir baro olageldi. Komisyonun kuruluş çalışmalarından çok zaman önce, özellikle İzmir Barosu İltica ve Göç Komisyonu ile Kaos GL, mülteci hakları alanında ortak çalışmalar yürütmüş veya özel çalışmalara diğer taraftan katılımcı desteği almıştı. Dolayısıyla alandaki avukatlarla baronun doğrudan iletişimi, komisyonu sıfırdan inşa edilmiş bir kuruldan öte, inşa edilmiş bir ilişki için yeni bir tarife de gönderme yapıyor.

Tabi ki burada söylemeye çalıştığım, komisyonun baro ile Kaos GL ortak çalışması olduğu  değil, bu hem komisyon emektarlarının emeğini görmezden gelen hem de Kaos GL'yi komisyon özelinde sahip olduğu anlamın ötesine geçiren bir önerme olur. Yalnızca alandaki örgütlerin hukukçuları ile barolar arasında geçmişten bu yana kurulmuş olan bağın işleri ne denli kolaylaştırdığının altını çizmeye çalışıyorum. Aynı gün çatı katındaki etkinlik salonunda Kaos GL'nin, zemin katındaki etkinlik salonunda ise Kırmızı Şemsiye'nin iki farklı çalışma yapabildiği bir barodan ve taşıdığı potansiyelden bahsediyoruz.

Bir diğer konu da komisyonun kuruluşuna imza atan, ilk çalışmalarına katılan kişilerin baronun genelini yansıtıyor oluşu. Bildiğiniz gibi büyük barolarda seçim grupları var ve hazırladıkları listelerle seçime giriyorlar. Seçimlerin rekabetçi havası ister istemez kişiler arasındaki ilişkileri etkiliyor. Ne var ki baro komisyonunun çalışmaları grupların rekabetçi havasını dışta bırakan bir tarzda ilerledi. Komisyon fikrinin tartışıldığı ilk toplantılarda katılımcılar arasında yönetim kurulunun o zamanki üyesi de vardı, o yönetim kurulunun seçildiği genel kurulda adı kaybedenler hanesine yazılan yönetim kurulu adayları da. Ancak belirttiğim gibi komisyon baro içi dengeleri tarafı olmaksızın ama onu gözeterek kendi dışında bıraktı.

Peki bu komisyon kurma fikri ilk nerede tartışıldı? Bildiğiniz üzere Kaos GL, İzmir Barosu ortaklığı ile bir LGBTİ+ 101 eğitimi gerçekleştirmişti baroda. Katılımcı sayısının sınırlı olduğu bu etkinliğe talep fazla oldu ve talepler mail yolu ile alındı. Dolayısıyla konuya ilgi duyan avukatlarla kalıcı bir diyaloğun yöntemi de kendiliğinden ortaya çıkmış oldu. Bu ilk eğitimde temenniler kısmında eğitmenlerin de önerisi ile baroda bir komisyon kurulursa bunun faydalı olup olmayacağı üzerine konuşuldu ve üzerinde herkesin hemfikir olduğu konu, mevcut komisyonların bu ihtiyacı gideremeyeceği idi.

Bundan sonrası toplantı kısımları. Bu noktada İzmir Genç LGBTİ+ Derneğinin hukuk ekibinin emektar avukatlarını da anmak gerek. Ortaya ciddi bir emek ve ısrar konuldu. Sanıyorum komisyonun resmi başvurusu yapılana kadar beş, altı civarı toplantı yaptık. Henüz komisyon kurulmamışken isme çok takılmadan, Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli Ayrımcılıkla Mücadele İçin Avukatlar gibi anonim bir imza ile ikinci etkinlik olarak 101 eğitiminin devamı gibi 102 eğitimini İzmir Genç LGBTİ+ Derneği ile planladık.

Yine Kaos GL tarafından organize edilen Uluslararası Hukuk ve Cinsiyet Eşitliği Konferansının yoğun avukat katılımcı profili, artık hepimize resmi başvuruyu yapma zamanı dedirtti.

Garip gelecek belki ancak komisyon başvurusunu öyle sayfalarca imza ile yapmadık, sanıyorum biri stajyer altı avukatın dilekçesi yönetime girdi, ilk toplantıda da  Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonunun kuruluş kararını aldı baro yönetimi. Burada komisyon üyesi olması dolayısıyla İzmir Barosu'nun o zamanki yönetim kurulu üyesi Nuriye Kadan'ın, komisyon üyesi olmamasına rağmen sunduğu katkılar için o zamanki başkan vekili Mustafa Çetin ile İlke Erol'un adını anmak gerekiyor. Hep teşvik edici ve ön açıcı oldular.

Bu noktada kişisel bir parantez açmak istedim, 2014 ve 2016 genel kurullarında Çağdaş Gruptan yönetim kurulu adayı gösterilmiş olmama ve komisyonun kuruluş aşamasının başından sonuna kadar bulunmama rağmen bu girişimi hiçbir biçimde bir gruba mal etmemiş olmanın da etkisi ile bırakalım negatif bir yaklaşımı, pozitif bir yaklaşımda oldular. O dilekçede ilerideki seçimde farklı farklı grupları destekleyecek avukatların imzası vardı. Bu nedenledir ki baro genel kuruluna sunulan karar önergesi ezici bir oy çoğunluğunca kabul edildi ve LGBTİ+ hakları alanındaki farkındalığa dikkat çekmesi için yönetim kuruluna görev verilirken, öte yanda da Ankara Valiliği, Beyoğlu Kaymakamlığı örneğinde olduğu gibi idari yasaklamalar açıkça kınandı.

Genel kurulun LGBTİ+ görünürlüğüne açık vurgusunun kaçınılmaz sonucu komisyonun ismini değiştirmek oldu. Biz de ilk komisyon toplantısında yeni bir dilekçe ile komisyonun isminin değiştirilmesi için yönetim kuruluna teklifte bulunduk ama tabi ki öncesinde de onlara bununla ilgili bilgi verdik. Bir sonraki yönetim kurulu toplantısında ise artık yönerge karar altına alınmış, baro websitesinde komisyon alt linki açılmıştı.

Komisyon henüz bir ayını doldurmuş değil ancak şimdiden planlı üç etkinliği var. Aralık başında Ayrımcılık ve Nefret konulu bir atölye çalışması, Aralık'ın üçüncü haftasında LGBTİ+ hakları temalı Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Bireysel Başvurularında Avukatların Kapasitesinin Arttırılması eğitimi ve dilde heteroseksizm ile ilgili bir etkinlik gerçekleştirecek. Daha küçük bazlı etkinlikleri ise sürdürmeye devam ediyor komisyon. Sanıyorum komisyonda devamlılığı olan yaklaşık 15-20 avukat var, çeşitli zamanlarda komisyon toplantısına uğrayıp geçen avukatları saydığımızda bu sayı 40'ı aşıyor. Bu süreçte baro başkanı Av. Özkan Yücel'in ve diğer yönetim kurulu üyesi arkadaşların yoğun desteği var. Zaten destek vermezlerse komisyon olarak yönetim katına gidip madiliğin âlâsını yapacak hukukumuz da var yönetimle.

Sonuç olarak söylemeye çalıştığım şu; komisyon kurulabilir de kurulmayabilir de. Önemli olan ismi ne olursa olsun bir grup avukatın bu konuda çalışma niyetini eyleyerek göstermesi diye düşünüyorum. İzmir pratiği gösterdi ki sürece alandaki sivil toplum örgütlerinin katılımı, hiç olmazsa hukukçularının katılımı bir gereklilik. Yukarıda en az üç STK'nın ismini sayarak komisyonun kuruluşunu açıklamaya çalışıyor olmak bir gösterge olsa gerek.

Öte yandan bu çalışmalar, bazı baro grupları tarafından açıkça desteklense de bir gruba mal edilmesini önleyecek titizlikle yürütülmeli, baro içi dengeler de gözetilmeli. Bunu bir gün birkaç sayfa imzalı dilekçe ile yapılacak başvuru üzerinden değil de aylara dayanan bir sürecin finali olarak görmek, kuruluşu çok daha kolaylaştırıyor. Keza yönetim kurulları “tamam kurulsun” dediğinde de en azından elde birkaç ay ne yapılacağını gösterecek planın ve yapılmış bir SWOT analizinin varlığı gibi ön hazırlıklar birçok şeyi kolaylaştıracaktır.

Yine bu komisyonlara yapabileceğinden fazla misyon yüklememek, her komisyonun kuruluşunun bir baro ve o baronun bulunduğu yerelin dinamikleri ile doğrudan ilişkili olduğunu gözeterek başka barolardaki komisyonların kuruluşuna öncülük etmek gibi baro ölçeğini aşan görevler yüklememek, daha reel ve gerçekleştirilebilir hedefler üzerinden ilerlemek hem hedeflerin gerçekleştirilmesine bağlı olarak bir motivasyon unsuru olacak hem de adım adım ilerlemeyi sağlayacaktır.

Vamos Bien!

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler:
İstihdam