18/09/2017 | Yazar: Bora Şahinkara

Bir kedinin günlük yaşamsal taleplerini, kendi somut yaşam pratiğinize doğrudan eklemiş iseniz, çok daha zor bir ev arkadaşısınız artık bu dünya için.

Bir kedinin günlük yaşamsal taleplerini, kendi somut yaşam pratiğinize doğrudan eklemiş iseniz, çok daha zor bir ev arkadaşısınız artık bu dünya için.

"Toplumsal" ile "bireysel"i birbirinden ayıran toplumcular yeterince dünya olamamıştır gibi gelir bana. Dünya olmalı... Ve kendini ifade etmeli. Yeterince dünya olabiliyorsak, kendimizi ifade etmek, dünyayı ifade etmek olacaktır zaten. Zaten içselleştiremediğiniz bir toplumsal meseleyi değiştirmeye çalışmak sizin için yaşamın kendisi değil, mesai haline gelir ve... Ezberlerle 'devrimcilik/aktivizm mesaisi' dolduran, dünyaya gerçekten dokunamayan karikatür bir romantik mücadeleci olunur mesela… Eğer 'onların hakkını savunmak'tan öte bizzat 'o' olmazsanız, bahsettiğiniz konu başlığı sadece gerektiğinde üzerinize giydiğiniz bir duyarlılık gömleği olur ve üzerinizde emaneten durduğu eninde sonunda çok belli olur. Gerçi siz 'öyle olmamak'tan çok 'öyle görünmemek'le ilgilenme sonucuna götüren sığ kibrinizi cebinizde taşıyorsanız, diğer cebinizde tek başına iktidarını diğer hiçbir kitaba vermeden duruyor olan 'Ezberler Kitabı'nızda da o gömleğin emaneten durduğu tespitlerini savuşturacak argümanlar bölümü de elbette mevcuttur. 

"Onların hakkını savunuyorum" demekle bizzat "o" olmak arasındaki farkı teoride anlıyor ve destekliyor olsak da, pratiklerini yaşamak mutlaka her seferinde insanı bir dönemeçten daha döndürüyor yaşam yürüyüşü yolunda. (Burada bahsedilen her bir dönemeç, dönüldükçe artık hayatımızın geri kalanında göreceğimiz resimlerde gözlerimizi fazladan bir detayı daha görebiliyor kılan tecrübeleri simgeliyor.) 

Kişisel alanına hadsizce ve erkekçe bir ihlal yaşayan ve bunu gergin bir şekilde size bahseden birine nazikçe bir dayanışma teklifinde bulunmak -mesela ki, hırdavatçıdan küçük bir bıçak ve yan dükkândan da bir biber gazı alıp, bunu özenli bir el örgüsü kılıfın içine koyup bir özsavunma paketi hediye etmek- pek güzeldir. Fakat bilirsiniz, çirkin bir şekilde uyum sağlayanlardan olmadıkça, bazen olsanız bile, örneğin içinde bulunduğumuz coğrafyada pek çok insan için sadece varoluşu bile; ona sıradan günlük yaşamını yaşamayı bir 'survivor' mücadelesi haline getiriyor. Sizinki ile aynı olmayan bir kimliksel özelliği nedeniyle survivor statüsüne yükselmiş bir arkadaşınızla 24 saat veya bir süre beraber vakit geçirince, bir 'yabancı' olarak onun kişisel gündemini çok daha görebilen bir yerden tanıklık edince bir de ne görürsünüz; dünyadan, bazı insanlardan, bazı kavramlardan daha önce hiç bu açıdan da nefret etmemişsiniz aslında… Tebrikler. Bir dönemeç daha döndünüz ve gözlerinizin bundan sonra bakacağı tüm tablolara bakabildiği perspektif 1 kilometre daha derinleşti. Lütfen bu becerinizi hiçbir an unutmayınız.

Şimdi bir de kedi arkadaşım var. Artık ben bu pis dünya için daha da zor bir ev arkadaşıyım… 

Bu pis dünyanın, pis bir apartman yapısının, pis yüksekliğinden endişe edip arka balkonun kapısını kapalı tutmak isterim, ev arkadaşı olmak zorunda kalınan bu pis dünya asla bir kediyi kendi bencilliğinden öncelikli düşünmez, havalansın diye açık bırakmak ister kapıyı. Aman ha, kedinin tuvaleti kokarmış, balkonda dursunmuş. Çünkü pis dünyanın kendi mental pisliğini perdeleyecek oda spreyi sıkılmış steril dekorlara ihtiyacı var, bir 'ev'e değil! Apartman denilen pislik, müstakil evler gibi değil ki; kedilerin dışarıyı izleyebileceği şekilde yapılmamış, kapısı doğal bir sahaya değil, yola fırlayabilecek çocuk veya hayvanları hesap etmeden süren pis şöförlerin, pis arabalarının vızır vızır geçtiği bir caddeye falan açılır. Pencere kenarına bir masa koymak gerekiyor kedinin çok sevdiği bir eylem olan dışarıyı izleyebilmesi için. Zira zaten mahpus gibi yaşadığı pis insanların dünyasında bari biraz manzara seyretsin, istediği zamanlarda masanın üzerine çıkıp. Karaktersiz pis dünya ise, bir sitcom dizisinde yaşamak istiyor. Sitcom dizilerinde o masa orada durmaz. Söz gelimi üzerinde bir zanaat falan yapılan değil, üzerine ruhsal haller serpiştirilmiş kapakları açık defterler olan bir masa da değil, üzeri pırıl pırıl parlayıp onu görecek misafirlerini bekleyen bir masa ister, büyük bir salonda ve beyaz ışıklar altında, karaktersiz pis dünyanın gönlü. Pis İnsan Dünya, bir kediye dokunmaktan neden imtina eder bilir misiniz, kendisine masumiyet bulaşmasın diye bence. Masumiyeti veya özgürlüğü tahayyül etmek ona düşmandır. Çünkü o bencil pislik için bu çok konforsuzdur. O yüzden bu tahayyül ettirme ihtimali olan 'garip' bir şeyle ne zaman karşılaşsa yüzünü buruşturur. Bir kedinin günlük yaşamsal taleplerini, kendi somut yaşam pratiğinize doğrudan eklemiş iseniz, çok daha zor bir ev arkadaşısınız artık bu dünya için. Uyum sağlasaydım ölürdüm. Gerçi uyum sağlamadım, yine öldüm. 

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.
 


Etiketler:
İstihdam