13/01/2016 | Yazar: Tolga Yalçın

Hayat yoksullara hiç acımıyor der bir film. Havyar yeme meselesi değil bu Beyaz; yoksulluk katlanılır Beyaz ama hem yoksul olup hem öldürülmek katlanılır mı Beyaz?

Sevgili Beyaz;

Son zamanlarda adın çok geçiyor medyada; kendinden bekleneni yaptın. Aslında beni şaşırtmadın, yani kızmadım, seni terk edeli yıllar olmuştu. O yüzden umursamadım, ama beyaz; onları söyleyen öğretmen, "terörist" olamaz diyebilirdin, bana tehdit savuran özel harekat askerinin bulunması için; öğretmenin bulunması gereken teknikler kullanılabilirdi deseydin.

Bilmedin Beyaz; hayatımda liseden beri bir yerin var. Küçük odada, sırf abim sana hayran diye, cuma günleri ilk başlarda sana maruz kalmak olarak görüyordum. Programına gelen üniversite öğrencileri düşleyip bir gün ben de üniversite öğrencisi olma hayali kurardım. Hatta programına gelen üniversitelerle küçük bir araştırma bile yapardım. Programın başlayınca, göt kadar odada Beşir'in sigara içmelerini, Şükrü'nün esrarlı kafasını, yukarıda alkolden sızan babayı, sana hayran Murat'ın Sırf seni izlemek için yarın fazladan mesai yapmasını, - üstelik Lise arkadaşlarımın sık sık gittiği bir cafede çalışıyordu, bahsedelerdi, uzun susardım - düşünmezdik. Gülerdik. Çay mı kahve içelim kavgası, sen reklam verince kim yapacak kahveyi tartışması hayatın bize biçtiği bir molaydı.

Saftım Beyaz. Güney'in bir ilçesindeydik, burada herkes dosttu. Kimse aleviler sadece saz çalıyor demezdi. Bilmezdik. Bilmediğimiz başka şeyler de vardı beyaz; ülkenin en ücra yerlerinde, bir savaş vardı ve sen hiç bahsetmezdin, çocukların köyleri boşaltılıyordu,

Senin için önemli olan Sezen Aksu'nun programına gelmesiydi çünkü. Geldi. Bir de Tarkan gelseydi tamdı. Rahatlardık. Ah beyaz; Murat bir hafta boyunca, telefonuyla doğru düzgün kimseyle konuşmayıp kontör harcamamıştı, çünkü Sezen Aksu'nun programına bağlanmak istiyordu, bağlanamadı.

Yine de hakkını yemeyeyim; bir programında bir sezon finali programında, ah bitmezdi ki sezon finallerin, hatırlamıyorum, sonradan çok aradım o programı, işte o programda "yoksullukla kendi zenginliğini" kıyaslamıştın, bize bakmayın havyar yemekle de peynir yemek aynı, karnınız ikisinde de doyuyor filan demiştin. Şaşırmıştık. Bizleri fark etmiştin sanki. Herhalde sonlandıracaktın programı, jübile yapıyordun, ama yapmadın, o son program hiç gelmedi.

Zamanla büyüdük Beyaz. Eskisi gibi heyecan vermiyordun, zaten televizyon da bozulmuştu, bozulduğu süre boyunca hepten soğuduk.

Kızgınım sana Beyaz; üniversiteyi kazandığımda da orda burda iş bulup çalışmaktan sana hiç gelemedim zaten. Kesin sana ulaşsaydım bana burs bağlardın. Çünkü hayat sana göre zararsızdı, burs bağlayınca çözülürdü.

Hrant'ı katlettiler Beyaz; yoktun, tek kelime etmedin. Koskoca bir halk ayaklandı bir ağaç, bir ormana dönüşecekti, yoktun. Tarkan bile yorum yapmıştı. Hayat, bizi Hırant'la sınamadı yalnız; üstümüze üstümüze geldi, katırlarıyla bombalandı çocuklar, Bir bombadır aldı yürüdü bizim oraları, hemen 2 saatlik mesafemizde; bir kadın kolların açtı, yoktun beyaz, Tarkan da daha gelmemişti, ne yapsaydık?

Diyeceksin ki ya zorunda mıyım? Ben zaten LÖSEV'e bağış yapıyorum, yetmez mi, değilsiniz zorunda beyaz, sizler sırça köşklerinde yaşadığınız için ölüyor halk. Valla bak, ben demiyorum, Bunuel diyor. İzle Beyaz, o programına boktan filmlerde oynayanları davet edeceğine, Bunuel izleseydin o zaman anlardın biz olmadan siz olmayacağını.

O zaman Tarkan'ın peşine düşeceğine; Ayşe Öğretmenin peşine düşenlere karşı dik dururdun, çocuklar ölmesin dediği için.

Hayat yoksullara hiç acımıyor der bir film. Havyar yeme meselesi değil bu Beyaz; yoksulluk katlanılır Beyaz ama hem yoksul olup hem öldürülmek katlanılır mı Beyaz?

Hem yoksul olup hem tecavüze uğramak,

Hem yoksul olup bombalanılır mı,

Hem yoksul olup kendine erkek diyenler tarafından öldürülür müydü sırf kendi isteği için yaşamak isteyenler?

Hem yoksul olup sırf kendi cinsini sevenlere hayatı zindan etmek mi?

Katlanılır mı beyaz?

Hayat Bülent Ersoy değil Beyaz,

Sahi Tarkan gelecek mi? 


Etiketler:
nefret