18/04/2014 | Yazar: Erkan Bayır

"Bilkent öğrencisi apolitiktir, sesini bile çıkarmaz, sesini çıkarmaya kalkanı da zaten cezalandırırız" gibi bir zihniyet varsa, bu zihniyeti yerden yere vurmanın da yolları vardır.

Biz Bilkent’te öğrenci iken, okulumuzun Tunus Caddesi ve Sıhhiye’ye (Ankara şehir merkezi) giden ücretsiz servisleri yazın da kışın da en azından "saatte bir" olurdu. Yoğun saatlerde art arda 3-4 otobüs gelirdi. Bilkent, merkeze 15 kilometre uzakta olduğu için, ve belediye otobüsleri o zamanlar üniversitenin içine girmediği için; Tunus ve Sıhhiye servisleri (artı, "dolmadan kalkmayan" ve saati belli olmayan dolmuşlar, araba sahibi olanların "otostopçu kabul etmeyen" arabaları ve fahiş ücretli, karda kışta bile öğrenciden "bavul parası" alan ticari taksiler) sayesinde ulaşılabilir bir yere dönüşüyordu. Bilkent, Ankara’daki tüm üniversiteler arasında, servis ağı ve yaygınlığı en düzgün olan üniversite idi.
 
Üniversite, belki de 30 yıllık tarihinde ilk defa, ulaşımı ilgilendiren berbat bir karar almış. Bilkent’ten şehre saat 10:40’a kadar servis yok! 12:40’ta Merkez Kampüs’ten, 13:40’ta Doğu’dan şehre birer servis var, aradaki saatlerde yok. Şehir merkezinden Bilkent’e saat 11 ve 12’de kalkan servisler kaldırılmış. Saat 14, 16, 18, 19, 20, 22 ve 24’teki servisler tamamen kaldırılmış; üstelik Doğu Kampüs için saat 15’ten 21’e kadar 6 saat boyunca servis bile yok! (Merkez ile Doğu arasındaki ulaşım zaten normalde de ayrı bir eziyet.) Yeni çizelge 21 Nisan’dan itibaren geçerli olacakmış.
 
Öğrencilerinin ezici çoğunluğundan 9 ay için 24.080 TL harç alan, yaz okulunda da "kredi başına" bir çuval para alan, en ucuz olan 4 kişilik yurt odalarından bile 9 ay için kişi başına 2.750 TL alan Bilkent, ulaşım "masraf"larını kısmaya karar vermiş besbelli. Nedeni bilinmiyor, açıklama bulunmuyor.
 
Üniversitenin internet sitesine göre, 13.000 öğrencisinin yaklaşık %40’ı burslu imiş. 7.800 kişiden %100 harç alıyor yani. Bu %40’ın kaçının "%100 burslu" olduğunu da söyleselermiş iyiymiş. %100 harç ödeyen öğrencilerden elde ettiği gelir 187 milyon TL’yi geçen, kısmi bursluların harçları ve "yurt - yaz okulu" gibi ücretleriyle bu geliri muhtemelen 250-300 milyon TL’yi bulan, üstelik kurucu vakfın şirketlerinden para alması gereken Bilkent, öğrencilere ve çalışanlara servisleri çok görmüş besbelli.
 
"Bilkent öğrencisi apolitiktir, sesini bile çıkarmaz, sesini çıkarmaya kalkanı da zaten cezalandırırız" gibi bir zihniyet varsa, bu zihniyeti yerden yere vurmanın da yolları vardır. İnternet ve sosyal medya çağında hiçbir şey örtbas edilemez... Bilkent’in bir mezunu olarak, gerekirse kalemimi-klavyemi sakınmam, bu zihniyeti sosyal medya üzerinden ifşa etmesini bilirim. Bu servisleri kaldırırken anket yapmışlar mı, 13.000 öğrenciye sormuşlar mı? Hangi saatteki servise ortalama kaç kişinin bindiğine dair ellerinde veri var mı? "Az sayıda yolcu olan" saatlerdeki büyük otobüslerin yerine daha küçük minibüs ve midibüsler düşünmek varken, neden öğrencilerin ulaşım hakkını elinden almışlar? Ya çalışanlar, öğretim üyeleri? Herkeste mi araba var?
 
Biz Bilkent’i kazandığımızda, kayıtta verilen broşürde şu yazıyordu: "Bilkent’te araba kullanmak bir hak değildir, kurallara uyarak elde edilen bir ayrıcalıktır. Yerleşkemizin her yerinde yayaların önceliği ve geçiş üstünlüğü vardır". Böyle mi sağlıyorsunuz yaya önceliğini, toplu taşımayı keserek ve arabaları özendirerek? Arabası olmayan öğrencilerin çoğunun maddi açıdan kısıtlı olanaklara sahip olduğu ve ücretsiz servise muhtaç olduğu gerçeğini nasıl göz ardı edebilirsiniz? Onlara sordunuz mu? Bu öğrenciler üniversiteyi tercih ederken sizin servisleri keseceğinizi önceden biliyorlar mıydı?
 
Anayasa gereği, vakıf üniversiteleri kâr amacı güdemezler. Üniversite, hangi "zarar" dolayısıyla servisleri kesme kararı aldıysa, bu zararı şeffaf bir biçimde kamuoyuna açıklamalıdır. Üniversite, gelirlerini hangi kaynaklardan elde etmektedir, gider kalemleri ve bu kalemlere harcanan paralara ait döküm nasıldır, toplam ulaşım bütçesi nedir, üniversitenin kurucu vakıflarına ait şirketlerden üniversiteye gelir olarak nakledilen paralar ne kadardır ve bu muhasebenin sonucunda üniversitenin "kasa"sındaki net durum nedir? Üniversitenin bütçesi, "bağımsız finansal denetim kuruluşları" tarafından incelenmekte midir? Şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından bakıldığında, üniversite yönetimi ve Mütevelli Heyet göğsünü gere gere "Bilkent kâr etmiyor, zarar ediyor; bu yüzden ulaşımı kestik, bakın kesin hesap dökümü burada" diyebiliyor mu?
 
Bilkent Üniversitesi öğrencilerinin veya çalışanlarının birçoğu, "okul yönetiminden korktukları için" tepki vermeyebilir. Bilkent mezunu arkadaşların ve hatta sıradan yurttaşların, 24.10.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında okul yönetimine dilekçe yazma hakkı var. Okul, bu "Bilgi Edinme Hakkı Kanunu" dilekçelerini 15 iş günü içerisinde cevaplandırmak zorunda. Cevaplandırmazsa, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu ihlal edilmiş oluyor. Dilekçelerinizde özellikle "Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında" diye belirtmezseniz, dilekçeniz cevapsız kalabilir ve herhangi bir hak iddia edemeyebilirsiniz. Yasayı ayrıntılı olarak incelemenizi öneririm.
 
Üniversiteye sorulacak soruları bu yazıda sordum, siz de aynı soruları sorabilirsiniz; aklınıza takılan başka sorular olursa onları da üniversiteye yöneltebilirsiniz. Bilkent Üniversitesi, Gezi direnişinden gereken dersleri çıkarmamış görünüyor. Hayatının bir döneminde Bilkent’le ilişkisi bulunmuş olan herkesin, üniversiteye Gezi’nin tam olarak ne olduğunu ve direnmenin ne demek olduğunu göstermesi gerekir.
 
Ulaşım temel bir haktır, kişisel binek otomobillerini "özendirmemek" çevreye karşı bir sorumluluktur ve yeri geldiğinde "Bizim okulun Toplumsal Duyarlılık Projeleri var!" diye reklam yapan bir özel üniversiteye "toplumsal duyarlılık" kavramının ne olduğunu hatırlatmak gerekir. 

Etiketler:
İstihdam