06/04/2016 | Yazar: Cihan Dağ

Ben diyeyim takı sırası, siz deyin bayram namazı… Türkiye tarihine bir utanç tablosu daha eklendi. Meclis adeta hırsızları, tecavüzcüleri, katilleri aklama ve kutsama yerine döndü.

Çocuk istismarcılığı son dönemde sinir hücrelerimizin uçlarında tepinen bir mevzu haline geldi. Ensar Vakfı’na bağlı Karaman’daki yasal olmayan bir öğrenci evinde 45 çocuğa tecavüz edilmesi ile ortaya çıkan ve medyanın da ilgisi ile peşi sıra gün yüzüne çıkan bir sürü çocuk tacizi ve tecavüz vakası…

En savunmasız olan için en yüksek sesle haykırmalı iken çoğunluğun siyasi sessizliği karabasan gibi çöktü çocukların üzerine. Öyle ki İzmit’te bir öğrenci yurdunda seslerini duyurmak için ‘bizi kurtarın’ diye bağıran öğrencilere öncesinde ne yaptılar, şimdi ne yapıyorlar bilmeden yaşamaya devam ediyoruz.  Eminim çocuklar her şeyi göze alıp seslerini duyurabilirlerse kurtulacaklarını zannettiler.  Ama dışarıda onların sesine ses olmak için, ‘ne yapılıyor burada çocuklara’ diye sormak için gelen üniversite öğrencileri dayak yiyerek gözaltına alınıyorlardı o sırada. Ve medya başka bir Karaman’ı kaldıramam demiş olmalı ki kulaklarını çocukların çığlıklarına kapayıverdi birden.

Karaman öncesi de çocuklar tecavüze uğruyor, tecavüzcüler “erken boşaldı” diye, “tecavüzcünün işi yarım kaldı” diye ceza indirimi alıyordu. Lakin işin ucu bu sefer bir kuruma, hele de AKP’nin logosu önünde çok fotoğraf verip, öve öve bitiremediği Ensar Vakfı’na dokununca yanaklar az da olsa kızardı. Zira bugüne kadar kişilere atfedilen bu zihniyetin topluma, o toplumun bireylerini yetiştiren kurumların içine sızdığını ve dahi bizzat o kurumların içinde yuvalandığını görmüş olduk.  Vali ve birkaç kamu görevlisi ilk başta Ensar Vakfının varlığından haberdar olmadıklarını belirtse de sonradan boy boy fotoğrafları itinayla değil basit bir aramayla hemen bulundu ve servis edildi. Ortada bir yalan vardı ve bu yalan bir suçun itirafına işaret ediyordu.

Karaman’daki 45 çocuğa tecavüz vakası mecliste tartışılırken AKP milletvekili Ayşe Kesir’in meclis konuşmasında yaptığı konuşmayı dikkatlice izlemiştim. Bir suçun insan vücudu ile kendini nasıl teşhir ettiğini gördüm o konuşurken. Titreyen elleri ve kekeleyen dili ile tam bir suçlu gibi hareket ediyordu. Konuşması belirli ifadelerin tekrarından ibaretti. Çocukların ‘yüksek menfaati’ sürekli vurgulanıyor ama olayın kıyısından berisinden dolaşarak sahte bir kınama hali gözlerinden okunuyordu. Uzun yıllar STK’larda çocuklar için çalıştığını söyleyen bir milletvekili kürsüdeki konuşma süresini bile bitiremedi. Meğer onca yılda anlatacak ne çok şey biriktirmiş. Görünen o ki Ensar Vakfı’na ait olduğu söylenen ve hiçbir hukuki karşılığı olmayan öğrenci evlerinde tecavüze uğrayan çocukların ‘yüksek menfaati’ değil de Ensar Vakfı’nın onu destekleyen AKP’nin yüksek menfaati önemli.

Devletin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Dr. Sema Ramazanoğlu çıkıp tarihe geçecek o cümleyi kurdu: Bir kereden bir şey olmaz! Yer yerinden oynamadı ama açıklamaya tepki büyük oldu. Ertesi gün AKP’nin reddettiği çocuk istismarcılığı araştırma önerisi AKP’nin geri adım atması ile kabul edildi. Ama bir ayıp hala ortada duruyordu. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’nın sözleri öylece ortada duruyordu. Bakan hakkında meclise verilen soru önergesi AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi. Yani bir kereden bir şey olmadı.

Oysa olmalıydı. Çünkü aynı günün gecesinde Kocaeli Çayırova’da annesi ve annesinin sevgilisinin yanında merdivenlerden düştü diye hastaneye götürülen ama bağırsaklarındaki yırtıklar fark edilince tecavüze uğradığı anlaşılan üç yaşındaki çocuk 10 günlük yaşam mücadelesini kaybetmişti. Soru önerisi reddedilince AKP’li vekiller bakanı tebrik etmek için sıraya girdiler. Ben diyeyim takı sırası, siz deyin bayram namazı… Türkiye tarihine bir utanç tablosu daha eklendi. Meclis adeta hırsızları, tecavüzcüleri, katilleri aklama ve kutsama yerine döndü. Birileri adının hakkını verip bu kapkara ülkeyi kendince yavaş yavaş aklıyordu.  Biz ise artık biliyorduk küçüklere bir kereden bir şey olsa bile büyüklere bir kereden bir şey olmuyordu. 


Etiketler:
nefret