19/03/2012 | Yazar: Osman Bulugil

Günümüz futbolunda oyun tarzları yok oluyor, yaratıcılık minimize oluyor, bu körelmeyle beraber ‘robotlaşmış’ oyuncular da çoğalıyor.

Günümüz futbolunda oyun tarzları yok oluyor, yaratıcılık minimize oluyor, bu körelmeyle beraber ‘robotlaşmış’ oyuncular da çoğalıyor. Takımların formalarını değiştirseniz, artık hiçbirini tanıyamayacağımız bir futbol var bugün.
 
Oyunun izleyenlere bir tarafıyla ilham veren ‘estetiği’ artık konu değil. Oyun ve oyuncular robotlaşıyor, tek tipleşen bir futbola eviriliyor. Tam da bu noktada ‘Rosairo’ doğumlu L.Messi tek tipleşen futbola karşı bir direniş gösteren oyunculardan biri.
Öncelikle Latin Amerika futbol tarzıyla başlayalım: Latin Amerika futbol tarzını, amaca (gol olarak niteleniyor, ama bazen her şey güzel bir pasla başlayabilir!) ulaşmak için mutlaka gerekli olmayan, fakat oyuna zarafet katan hareketlerin oluşturduğu bir üslup olarak niteleyebiliriz.
 
Latin Amerika, iklimiyle, sömürgecilikten kalma Avrupa bağlarıyla, direnişleriyle Avrupa’dan farklı bir eğilimde oldu, olmaya da devam ediyor. Bu oyun tarzı, izleyenlere karşı zarif oyunu ve zaman zaman da bununla bütünleşen bir şenliğe karşılık geliyor. Örneğin, Latin Amerikalı oyuncuların maç içinde gol sevinçleriyle, gülümsemeleri, hislerini mimikleriyle yansıtmalarına kadar başka bir ‘futbol’ tarzıyla yetiştiklerini gösteriyorlar. Bugün bu tarzın en önde gelen temsilcisi Messi. Garrincha’dan Maradona’ya onlarca futbol sanatçısından biri Rosairo’lu solak.
 
Messi’nin tırmanışının bir tarafı da, Avrupa’daki kulüplerin yatırım algılarıyla ilişkili. Messi’nin yeteneği ortadaydı ama hastalığı da tüm gelişimini sınırlandırıyordu. 11 yaşındayken Messi, hormonlarından kaynaklanan hastalığından dolayı yaşıtlarına göre çok yavaş gelişim gösteriyordu. Büyümesine engel olan bu hastalığı özellikle Messi’nin boyu üzerinde etkili oluyordu. Dezavantaj olarak görülen boyunun uzamamasını Messi, çeviklik olarak avantaja çevirdi (Garrincha’ya da doktorların futbol ‘oynayamayacağı teşhisi’ koyduğunu hatırlayalım).
 
Arjantin’de kulüpler Messi’nin yeteneğinin farkında olmalarına rağmen, aylık tedavi bu maliyeti karşılayıp Messi’yi kazanma yoluna gitmediler. Fakat bu yatırımından karlı çıkabileceğini düşünen Barcelona, - Carles Rezach yoluyla- Messi’yi altyapısına aldı, tüm tedavi masraflarını karşıladı ve bugün bonservis bedeli ödeyerek pek alma şansı olmayan bu oyuncuyu, erken yaşta, -hastalığının da etkisiyle-  ağlarına alarak karlı bir iş çıkarmış oldu. Bu bile bize, Avrupa’daki tekelleşen kulüplerin, Latin Amerika ve Afrika’da, küçük yaşlarda çocukları, altyapı bünyelerine katmalarını endüstriyel futbolda sömürünün boyutlarını gösteren örneklerden biri sadece.
 
Futbol tarihinde az sayıda futbolcuda olan ve bugün, Messi’de izlediğimiz top tekniğinden bahsetmemiz gerekiyor. Bu teknik rakibe çalım atmaktan ibaret değil sadece. Bu teknik, daha farklı bir oyuna işaret ediyor ve topla birlikte yapılan hareketlerde rakibe topa erişemeyeceği hale getiriyor. Topu daha küçük dürtmelerle kontrol etmek bunda önemli bir parçayı oluşturuyor. Küçük dürtmelerle geometrik alan küçülüyor ve daha fazla iş yapılıyor. Messi’de özellikle küçük dürtmelerle daha dar alanda istediği her şeyi yapabiliyor.

Etiketler:
İstihdam