11/04/2011 | Yazar: KAOS GL

Hiç makarna yememiş olsaydınız… Evet, kaç yaşında olduğunuz fark etmez ama şimdiye kadar hiç makarna yemediniz… Tadını bilmiyorsunuz. Nasıl koktuğunu.

Hiç makarna yememiş olsaydınız… Evet, kaç yaşında olduğunuz fark etmez ama şimdiye kadar hiç makarna yemediniz… Tadını bilmiyorsunuz. Nasıl koktuğunu. Nasıl yapıldığını. Eee haliyle bilmediğiniz bir şeyi konuşmaz paylaşmazsınız da… Üzerine düşünmezsiniz. Böylelikle hemen bütün uluslara ve bütün jenerasyonlara hitap eden başka başka malzemelerle oldukça çeşitlendirilen bu lezzetli yemeği tatmamış olmanız kayıptır aslında ama siz bunun farkında değilsinizdir. Uzun lafın kısası ya gerçekten şanssızsınızdır ve ömür boyu makarna ile buluşamayacaksınızdır ya da bir gün tesadüfen ya da birinin tavsiyesi ile bu leziz yemeği tadacaksınızdır. Ben hangisiyim bilmiyorum. Yani şanslılardan mı şanssızlardan mı? Çünkü 27 yaşına kadar hiç hissetmediğim düşünmediğim bir şeyle karşılaştım ama bu yaşa kadar aklım nerdeydi ya da bundan sonra geç mi hiç bilmiyorum. Şimdiye kadar sıra dışı beyinlerden dokunaklı hikâyeler yazıldığına ve bunların soluksuz okunduğuna eminim. Benim hikâyem maalesef bir tabak fesleğen soslu makarnayı nasıl lezzetle yiyip üstüne de bir sigara yakıp keyfini çıkarışımla ilgili değil. Sadece makarnayı koklayabildiğim ve lezzetli göründüğünü düşündüğüm ama bir türlü yiyemediğim bir süreç. 
 
En az temel ihtiyaçlarınızı karşılayınca duyduğunuz haz gibi kadınlarla çalışmakta harikadır. Yaşadığınız dayanışma bağımlılıktır artık. Her gün hem keyif aldığım işimi yaptığım hem temel ihtiyacımı karşıladığım hem de karşılığında ücret alarak yaşamımı sürdürdüğüm iş yerimdeyim. Öğle saatlerinde ofise bir kadın geliyor. Umursamıyorum çünkü tanımıyorum. Ama mümkün mü farklı bir kadın bu. Sesi, bakışı, tavırları her haliyle sıra dışı. İyi de ofise her gün bir sürü kadın geliyor ve her biri biricik. Ama bu kadını farklı kılan ne? Niye düşüncelerime giriverdi? Düşünmeyi bırakıp işe koyuluyorum. Gün bitti. Eve gitme zamanı. Monoton hayatım benim için sabah değil akşam 6 da başlıyor. Bilemiyorum beklide eve gelince dayanışacak kadın bulamadığım içindir. Ya da gerçekten monotonlaşıyor işim dışında ki özel hayatım. Her neyse… Ertesi gün o farklı kadını tekrar görüyorum. Tanışıyoruz. İyi de kalp çarpıntısından gidivereceğim sanki bilinmezliğe. Altı üstü tanıştık sohbet ediyoruz. Ben bir anda 15 yaşında bir kız oluverdim ve çok yakışıklı bir çocuk görmüş gibi gözlerimi kaçırıyorum. Nefes alış verişlerim sıklaşıyor. Garson geldi ve önüme makarnayı koydu. Hiç tatmadığım şey duruyor önümde. Beni böylesine heyecanlandıran, kalp atışlarımı hızlandıran kişinin bir erkek olması gerekiyordu. Bunca zaman böyle oldu. Ama karşımda ki bir kadın. Buyur buradan yak. Dehşet içindeyim resmen. Hemen sohbeti kesip bilgisayarımın başına dönüyorum. Yağmur duası gibi bende gün bitsin duasına çıktım. Gün bitsin ve ben gideyim. Sonunda gün bitti ve ben ona hoşça kal demeden kaçıp gitmeyi başardım. Yok, göze alamazdım bir kere daha onun gözünün içine bakmayı.
 
Artık iş bitip eve döndüğüm de yaşadığım monotonluk yok. Çünkü her dakika onu düşüyorum ve bir de kendimi. Karmaşa başlasın. Ben kimim? Neyim? Bunca zaman sonra nasıl oluyor da bir kadından etkilenebiliyorum. Evin içinde ruh gibi davrandığımı fark etti tabii Can, kocam yani. Eski Türk filmlerinde ki gibi “Nen var” demedi. Hoş demiş olsaydı da ona olan biteni açıklamaya hazır değildim. Sarıldı ve beni neşelendirmeye çalıştı. Eh biraz işe yaradı. Dağılır gibi oldu düşüncelerim. Yatağa girdik Can uyudu. Ben mi? Sabaha kadar o kadını gördüm rüyamda. Gerçekten inanmıyorum. Âşık olmuyorumdur herhalde o kadar da değil. Hem ben aşık olduğum kişiyle evlendim zaten. Ya da aşık olduğumu zannettiğim kişi mi demeliyim acaba. Ve benzeri milyonlarca cümle kurdum beynimin içinde. Paylaşamadım da kimseyle. Cümleler büyüdükçe büyüdü o yüzden. E tabi o kadına karşı hissettiklerimde büyüdü bir yandan. Doğanın kanununu bir çözsek nasılda kolay olacak her şey. Mesela makarnanın en lezzetlisi hangisi onu bilsek habire denemek zorunda kalmayacağız faklı farklı sosları. Ama sorun şu ki makarnanın her türlüsünü severim ben. Bu da öyle bir şey mi? Hem Can hem o kadına ortak şeyi ama farklı şekillerde hissediyor olabilir miyim? Neyse… Hikâyeme geri döneyim.
 
Ok yaydan çıktı bir kere kendime itiraf ettiğim dakikadan itibaren hislerimi o kadına da tavırlarım değişmeye başladı. A bu arada o kadının ismi Güneş. Güzel isim değil mi? Onun bana yaptığı ya da söylediği hiçbir şey yok ama ben kendimce bildiğiniz cilveleşiyorum. E tabi anlamıyor da çünkü onun yanında 15 yaşında oluyorum ve bu yüzden muhtemelen tavırlarıma hareketlerime anlam veremiyor. İşin gerçeği o da bana elektrik veriyor ki bende böyle hissediyorum diyebilmeyi çok isterdim ama bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz çünkü ben makarnayı sırf farklı bir tat diye denemeyecek kadar cesaretsizim. Günler geçti. Başka başka kadınlar için birlikte dayanışıyorduk. İşimiz bu. Gerçeğimiz, ideolojimiz bu ne de olsa. O günlerden birinde oldukça arkadaşça ir tavırla yanağımdan öptü. Hakikaten dünya durdu. Zaman akmadı. Klişe değilmiş bunlar. Sadece ben yaşamamışım daha önce. Evli olduğumu biliyorum, Canı da seviyorum ama bu başka bir şeydi. Hayatımda bir ilk yapıp bundan kaçmamaya karar verdim. Canla da, Güneşle de bu hissettiklerimi paylaşma kararı aldım. Biliyorum çok cesurca bir hareket olduğunu düşünmüyorsunuz ama bence öyle. Çünkü hem Güneş’in gerçekte kadınları tercih edip etmediğini bilmiyorum hem de Can’ın bana nasıl bir tepki vereceğini. 
 
Ertesi gün oldu yani Güneşle tanışmamızın üstünden tam 1 ay geçti. Can ile yüz yüze konuşmaya Güneşe de mail atmaya karar verdim. Güneş’e mail atacağım çünkü bu konuyu 15 yaşımda ki halim konuşsun istemiyorum. Önce yakın bir arkadaşımla olan biteni paylaşıp akıl almaya karar verdim. Arkadaşım bana Güneş’i tanıdığını onun lezbiyen olduğunu ve bir sevgilisi olduğunu söyledi. Evet, garson gelir ve önüm de duran makarnayı alıp götürür. Haklı çünkü saatlerdir önümde duruyor ve ben bir çatal bile almadım. Tadına bakmadım ben daha dursun lütfen diyemedim.
 
Güneş hiç bir şeyin farkında değil tabi. Bana 27 yaşımda kendimi bir kere daha keşfetme fırsatı verdiğinden haberi yok. Hissetmeğim, düşünmediğim şeyleri bana fark ettirdiğini bilmiyor bile. Ben buna yine kadın dayanışması diyorum. Kadınların kadınlara hissettirdikleri bambaşka oluyor bir kere daha anladım. Güneş beni değiştirdi ve dönüştürdü hayatıma giren diğer başka başka kadınların da başka yollarla beni özgürleştirmesi gibi. Makarnayı tadamamış olabilirim bu kez ama şimdi var olduğunu biliyorum. Bir gün tadına bakma şansım olacak belki de. Daha özgür hissediyorum. Kadın olduğum için ve hayatıma dokunacak kadınlarla her yerde karşılaşabileceğim için şanslıyım. Bu arada Can’a gelince bu sefer geciktirmeden ona her şeyi anlattım. Onunla yaşadıklarımı da başka sayfalara sığdırmaya çalışacağımdan emin olabilirsiniz…
 

Etiketler:
İstihdam