04/10/2012 | Yazar: Esmeray

Bundan dört sene önce İstanbul’dan, Cadının Bohçası oyununu sergilemek üzere Ankara’ya giderken (ben genelde kısa yolculuklarda otobüsü tercih ediyorum) otobüs esas mola yerine gelmeden önce kısacık bir mola verdi. Araba bozuldu sandım. Ben de bir lavaboya gideyim dedim.

Bundan dört sene önce İstanbul’dan, Cadının Bohçası oyununu sergilemek üzere Ankara’ya giderken (ben genelde kısa yolculuklarda otobüsü tercih ediyorum) otobüs esas mola yerine gelmeden önce kısacık bir mola verdi. Araba bozuldu sandım. Ben de bir lavaboya gideyim dedim. Klasik, tipik kapıya vurup taciz etmeler... Ben de “dolu!” dedim. Kadın çığlık attı. “Abooo, içeride erkek var!” Ben panikledim. Çünkü dışarıdan sesler geliyor ve sanki çıkana bakmadan linç edeceklermiş gibi bir hisse kapıldım. Kapıyı açmaya çalıştım. Anam bacım kapıyı kilitlemişler mi? Güvenliği çağırıyorlar. Güvenlik geldi. Kapıyı açtı. Benim üzerimde de askılı bir elbise var. “Benim, ya ne oldu ki?” Herkeste sinirler boşaldı. Kimisi kahkaha atıyor. Kimisi başka bir şey söylüyor. Görevli de demez mi, “Aa bu bizim kızlardan!” Ayol nereden onun kızı oluyorum onu da anlamadım ya. Otobüse bindim tekrar. Ankara’ya gelene kadar ara ara herkes bu olayı hatırladıkça gülerek bana baktı. Gittim oyunu oynadım. Turne bitti. Dönüşte yine mola yerinde yaşı on yedi var yok, bir genç çocuk; sürekli benimle ilgileniyor, masayı siliyor, hatta bir tane de çay ikram etmişti. (Kendi kendime dedim, bu çocuğun herhalde kardeşi transeksüel) Ben de arada bir konuşuyorum. Teşekkür ediyorum. Sonra çocuk durdu, “Herhalde üşütmüşsün!” dedi. Yok, dedim, ben iyiyim. “Abla olur mu? Canın sağ olsun, sesin boru gibi çıkıyor!” “Aaa evet evet, üşütmüşüm galiba soğuk algınlığı var” dedim aceleyle. Otobüse doğru yürüdüm. Arkamdan bağırarak “Abla dikkat et, üşütme ıhlamur iç, adaçayı iç, nane limon kaynat iç!” Tamam, dedim, çocuğum, tamam....
Öteki fobisi

Ve gelelim gündeme...

AKP kongresinde bir ara Başbakan’ın konuşmalarını dinledim. Ötekileştirme üzerinden konuşuyor, tabii bizim başbakanımıza göre yalnızca İslam ötekileştiriliyor. Hem de nüfusunun yüzde doksanının Müslüman olduğu bir ülkede. Neymiş İslamofobiymiş! Konuşmasının büyük bir bölümünü bunun üzerine yaptı. 

Sayın Başbakan, asıl ötekileştirilenler nerede? Ha bilmiyor musunuz? Bunu buradan size ben yazayım, inşallah okursunuz.

Deyim yerindeyse ötekinin de ötekileri var. Asıl ötekileştirilenleri neden ağzınıza almıyorsunuz? Mesela başta Kürtler, saymakla bitmez.. Çingeneler, yani kısacası Türk olmayan diğer halklar! Hani ötekinin ötekisi demiştim ya, kadınlar, LGBT bireyleri, “sakatlar” ve aklınızdan bile geçirmediğiniz hayvanlar, bütün bunlar ne oluyor? Siz farkında mısınız LGBT bireyleri ötekileştirilerek en başta siz hiç ağzınıza almayarak bunu yapıyorsunuz! Gün geçmiyor ki gazetelerimizde, televizyonlarımızda, tiyatrolarımızda eşcinselleri ötekileştirmeyen bir şey olmasın! Bunları yaparken nefret söylemini meşru kılıyorsunuz. Nefret söyleminin sonu cinayettir. Bunu beklerdik sizden! Evet, İslamofobi var. Ama Müslümanların yüzde doksan olduğu bir ülkede ve aynı zamanda Müslüman dininin egemen olduğu yerde siz bu kadar korkuyorken biz ne yapalım şimdi?


Sayın Başbakan hani diyorsunuz ya bütün ötekilerin sesiyiz. Hani sürekli demokrasiden dem vuruyorsunuz ve bu kelime ağzınızdan düşmüyor ya. Şöyle bir şey de söylediniz yüzde doksan oy alsak bile bir gün bizim için önemli olan yüzde ondur. Onların hayatları da güvence altındadır. Ayda kaç LGBT bireyi ölüyor; Türkiye’de kaç kişi eşcinsel olduğu için işinden kovuluyor bundan haberiniz var mı acaba? Neden eşcinsel taleplerini dillendirilmesine bile izin vermiyorsunuz? Böyle mi koruyacaksınız? Kusura bakmayın, samimi ve inandırıcı değilsiniz. Zaten ne kadar samimi olduğunuzu kongrede gayet iyi gösterdiniz. Söyleminiz ve davranışlarınız birbirinden çok farklı. Örneğin bazı basın organlarını içeri almamanız çok büyük bir çelişki. Neden almadığınızı ben şahsen çok merak ediyorum! 

NOT: Geçen yazılarımda Baby Face kuaför salonunda bir transeksüel arkadaşımın kuaföre alınmadığına dair bir yazı yazmıştım. Kuaförün sahibi ve kız kardeşi beni aradılar. Olayın bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu söylediler ve bununla ilgili kısa bir yazı gönderdiler. Bu yazıyı sizlerle paylaşıyorum:

Baby FaCe güzellik salonunda yaşanan yanlış anlamadan dolayı müessese olarak özür diliyoruz. Ayrıca Esin Hanım’la tanışma fırsatım oldu ortak arkadaşlarımız vasıtasıyla ve kendisini çok sevdim. Bundan sonra görüşmek istediğim insanlardan biri. Genel olarak da insanlar kişilikleriyle vardır bence cinsel tercihleri kimseyi ilgilendirmez diye düşünüyorum...


Etiketler:
İstihdam