03/01/2010 | Yazar: Oğuz Can Ertürk

Kısa, kırmızı ve şehvetli “AŞK”… 

Kısa, kırmızı ve şehvetli “AŞK”… 
İlk aşktır hiçbir zaman unutulamayan aslında… Kimse ilk kez tattığı duygusu unutamaz. Evlilik için olmazsa olmazı aşktır. Birliktir… İki kalbin sonsuz etkileşimdir. Son zamanlarda olduğu gibi kısacık bir şey olmaması için elden gelen her şeyin yapılmasıdır. 

Her an, her dakika onu düşünmekten daha ileri gitmektir. Ona sahip çıkmaktır aşk.     
Kırmızıdır aşkın rengi. Ateşli ve bir o kadarda mağrur ve asil. Ateşin rengidir kırmızı. Gerektiğinde ısıtır, sarmalar ve sahip çıkar, yeri geldiğinde de yakar, yıkar ve yok eder…
Şehvetlidir aşk… Aşkı tanıdığın anda hayallere kapılırsın. Pembe ya da gerçekleşebilecek hayaller.(Çoğumuz pembe hayalleri gerçekleşmeyecek hayaller kabul ettiği için pembe dedim.) Âşık olduğun kişiyi arzularsın. Arzularda şehvetlenir aşk… Uzaklıklara çare bulmaya çalışırsın ama her zaman bulamazsın. Şehvetlerini daha da körükler bu durum…
Kısadır aşk… Dillere pelesenk olduğu gibi gerçek aşk her zaman bulmaz sizi ya da beni, hatta bizi. Kısacık duygu yoğunluğudur aşk sandıklarımız…
 
Yavaş, mor ve ihtiraslı “ALDATMA-ALDATILMA” 
Kısacık aşkın üzerine evlenenler ikinci kademeye geçmişlerdir. Burada kıskançlığın, savaşmanın ve üzüntünün en son modellerine şahit olacaklardır. Bu kademe ayrılığa hazırlık kademesidir. Korkar ve içimize kapanırız çoğu zaman…
 
Yavaş ilerler… Kanını emen vampir misali hayatını yavaş yavaş içinden söküp almaya çalışır. (Bu ara vampirler moda o yüzden vampire benzettim.) Kademe kademe yok oluşuna şahitlik edersin kendinin.
Bu kademe mordur. Bu benzetmeyi ilk ben kullanıyorum. Evet, aldatma-aldatılma aşaması mordur. Korku ve aynı zamanda baş kaldırının rengidir mor… Mor kadına kadınlık katan renktir diyor uzmanlar. Erkeğe ne kattığını henüz söyleyen yok ama! Erkek de sever moru içten içe ama belli etmez mora olan aşkını. Ani yaşamak istemez. Çünkü aldatmak iki taraf için de gizli ve sakin çıkılması gereken bir yolcuğun adıdır.
İhtirastır aldatmaya yönlendiren, kişilerin hırslarıdır. Herkesi, her şeyi elde etme çabasıdır, aslolan korkaklıktır aslında… İhtirasın korkuya dönüşmesi ve iki kutbada zarar vermesidir. Gizli ya da alenen gerçekleştirmektir ihtiras…
 
Ani, gri ve masum “AYRILIK” 
En son ve en zor kamede “ayrılık” çift taraflı kozların paylaşıldığı en son katıdır yapının. Burada her iki taraf da elindeki kozu kullanmaya çalışır. Kimsi ikna için kimisi ayrılığın hızına ivme kazandırmak içindir…
 
Aniden gerçekleşir, hiç farkında olmadan, ansızın… Kimse farkında değildir ilk başlarında ayrılığın. Ani dememdeki asıl neden aniden farkına varılmasıdır aslında. Ayrılık bir anda kapına dayanmaz. Önüne bütün suçları katarak gelir. Kapıdan değil, her yerden, her noktadan gelir. Çıkar ve karşına dikilir, korkusuzca…
Rengi de gridir. Aynı zamanda hem siyah, hem beyaz olabilir çünkü. Siyah yüzünü gösterdiği an en korkulu kâbusunuz olur ayrılık. Aklınızdan çıkmaz, her an ağlamanıza neden olabilir… Ama beyaz yüzünü gösterdiği anda kemale ermişsiniz demektir. Düşmanca ayrılmazsınız, birbirinizin yüzüne bir daha bakarken korkmazsınız… Rahatça bakarsınız, rahatça tokalaşırsınız. Çünkü beyaz yüzü arkadaş kalmaktır…
 
Ayrılık masumdur… Ne aşk gibi şehvetlidir, ne aldatma-aldatılma gibi ihtiraslıdır. Sadece masumdur…
 
Hangi Evredeyseniz Onu En İyiye Ulaştırmaya Çalışın Lütfen. Tek Ricam Bu!
 

Etiketler:
İstihdam