30/01/2015 | Yazar: Seyhan Arman

Ne mutlu bizden bir b.k olamayacağı inancını değiştirebilenlere.

Ne mutlu biz olmayı öğrenen arkadaşlarıma. Ne mutlu ötekinin ötekisi olan bizlerin bile gücüne inanabilenlere. Ne mutlu örgütlü davranabilenlerimize.  Ne mutlu bizden bir b.k olamayacağı inancını değiştirebilenlere.
 
Kendi akranlarımıza kızdığımızda ilk kullandığımız kelime sanırım “Lubunyalardan bir b.k olmaz” oluyor. Ben de dahil bir çoğumuz yaptıklarımızın boşa gittiğini düşündüğümüzde, bir arkadaşımızdan kazık yediğimizde hemen bu cümleye sarılıyoruz. Hatta çoğu zaman buna inanıyoruz. Son 1 yılda fazlasıyla kanıtlandı ki lubunyalardan “bir b.k” değil “çok şey” oluyor.
 
Önce sokakta kalmış arkadaşlarımız için açılan misafirhaneyi yaşatmak adına bazılarımız gizli gizli, afişe etmeden mekanın kirasını topladık. Sonra Sevgili Öykü Ay’ın öncülüğünde daha görünür bir şekilde devam etti misafirhaneyi ayakta tutma çabası. En sonunda hemen hemen hepimizin katılımıyla büyük bir organizasyona dönüştü bu imece ev yapma olayı ve Türkiye LGBT tarihinde gururla bahsedilebilecek bir defile gerçekleştirdik.
 
“TransGay Fashion Show” adındaki bu organizasyona hepimiz canı gönülden destek verdik ve finalinde biriktirdiğimiz yaklaşık 40.000 Lira ile yaşanmaz haldeki misafirhaneyi yaşanabilir kıldık. 6-7 kişiye tek oda yeterli olmadığı için, aynı yatakta yatmak zorunda kalan arkadaşlarımız için binanın alt katını da kiralayıp 20 yataklı bir yatakhane yaptık. İstedik ki yatakhane ve yaşam alanı ayrı olsun. Misafirhanede insanca yaşansın.  Her iki katın tüm tadilatını, boyasını, badanasını yaptırıp eksiklerini tamamladık ve birer yıllık kiralarını ödedik. 2 yıllık birikmiş elektrik parasını ödedik.  Elimizde kalan parayı da 1 yıllık ekmek ve su alabilmek için ayırdık. Hepsinden önemlisi misafirhaneye yardım ederken eksik kalan yanımızı tamamladık. Belki de uzun süredir yaşamadığımız dayanışmayı yaşadık, “ben” değil ”biz” olduk, yeniden aile olduğumuzu, birbirimize ihtiyacımız olduğunu hatırladık. Gururlandık, başarı hissini yaşadık, mutlu olduk.
 
Ne mutlu bize ki; biz trans kadınlar birleşmeyi öğrenmiş olduk. Öykü’nün deyimi ile “Edirne’den Kars’a” el uzattık o ele ihtiyacı olanlara. Misafirhane bitti ama Trans Melekler’in gücü bitmedi. Tam bitti derken yeniden ihtiyaç duyuldu bu meleklere ve yeniden birleşti ellerimiz sevgi ile. Hastahanede rehin kalan arkadaşımızın yanına koştuk bir mesajla. Başka bir mesajla tekerlekli sandalye olduk başka bir arkadaşımıza. Yorgun olduğumuzu düşündüğümüz halde bile yine bir organizasyona destek verdik ve sokakta kalan hayvanlar için koşturduk günlerce. Üstelik yorulmadığımızı, yorulamayacağımızı anladık yeniden.  Eylül Cansın’ımızla can olduk, ağladık. Sorguladık içimizdeki çeteleri. Boyun eğmeyelim güçlüyüz dedik, hissettik.  Daha iyi bir hayat için Viyana’ya giden ama orada da nefretle karşılaşan arkadaşımızla irkildik. Yine bir mesajla uzattık ellerimizi ailesinin bile kabul etmediği cenezemize kavuşmak için.  İstedik ki bize yakın olsun, uzaklarda yalnız hissetmesin arkadaşımız. Ailesi olduğumuzu bilsin istedik. Bazılarımız hiç tanımamış olsa da sevgimizi verdiğimizi bilsin istedik.
 
Elimizi ayağı takılana, tökezleyene yada düşene uzatmayı öğrendik artık. Ben değil biz olmayı öğrendik.  Anladık ki biz olduğumuzda daha güçlü hissediyoruz. Biz olduğumuzda acılarımız hafifliyor. Biz olduğumuzda eksik yanımız tamamlanıyor. Ne yazık ki hala ben olma derdinde olanlar var. Hala yalnızlığa koşanlar. Eminim ki onlar da öğrenecek birlikten kuvvet doğduğunu. Ne mutlu biz olmayı öğrenen arkadaşlarıma. Ne mutlu ötekinin ötekisi olan bizlerin bile gücüne inanabilenlere. Ne mutlu örgütlü davranabilenlerimize.  Ne mutlu bizden bir b.k olamayacağı inancını değiştirebilenlere.
 
İyi ki varız! Dayanışmayla... 

Etiketler:
İstihdam