10/02/2014 | Yazar: Can Çavuşoğlu
Dediğim gibi ben hep öteki oldum, sizlerin ötekisi olmaya da razıyım.
Ötekileştirilmek hiç de yabancısı olmadığım bir kavramdır. Kısaca alışkınım diyebilirim. Aynı sizler gibi. Ama sanmayın sırf eşcinsel olduğum için ötekileştirilirim ben.
Başkayımdır, farklıyımdır, bazen bir acayibimdir.
Mesela iş koliğimdir, haftanın yedi günü çalışırım, neticesinde çalışma arkadaşlarım tarafından ötekileştirilirim. Çünkü onlardan daha fazla proje üretir, işlerimi hızlıca bitirir ve hepsinin geride kalmasına yol açarım. Kim ister böyle biriyle çalışmak? Patronlar hariç… Mesela detaycıyımdır, her şey mükemmel, açık ve net olmalıdır. Köşeler, renkler, desenler, verilen mesaj, mesajın veriliş şekli ve geri dönüşü. Haliyle benden daha yuvarlak hatlarla düşünen, aman sendeci kişiler beni ötekileştirirler. Arkadaş olamayız. Başka bir örnek vereyim; dakikalar benim için çok önemlidir aynı verilen sözler gibi. “Kusura bakma zamanın nasıl geçtiğini anlamadım, geç kalmışım” veya “Ben öyle demiş miydim?” gibi cümleler hayatımda yoktur. Bunlarla yaşayanlar da.
Aslında önceleri bu acayip ve öteki halime bir çözüm arayışı içerisine girmiştim. Tembellik yapmayı denedim mesela, evet gerçekten denedim. Bazı günler kafama göre işe gitmedim. Randevularıma bilerek geç kaldığım oldu. “Amaaan sende, filmi kaçırırsak kaçıralım” dediğim anlar da. Ama beceremedim. Öyle yaşayamadım ben. Sonra bir gün arkadaşımla dertleşirken aynen şöyle dedi “Neden kendini değiştirmeye çalışıyorsun? Ben seni böyle seviyor ve kabul ediyorum”.
İşte asıl sorunun o zaman kendimi sevmek olduğunu anladım. Ve olduğum gibi sevmeyi öğrendim. Ben buydum, Can Çavuşoğlu, eşcinselliğiyle, işkolikliğiyle, detaycılığıyla bir bütün.
Türkiye’deki LGBT hareket içerisinde son zamanlarda ötekileştirildiğimi hissediyorum. Baştan da dediğim gibi alışkınım. Ama aşağıda paylaşacağım bazı sebeplerden dolayı gerçekten ötekileştirildiğime inanıyorum. Sözüm meclisten dışarı, Sayın beni ötekileştirenler, yorumlar kısmına aklınıza gelen farklı maddeleri, ciddi cümlelerle eklemekten kaçınmayınız. Sizi dikkate alacağım.
1. Bir anda ortaya çıktım. Herkes için bir sürprizdi. Belki yaptığım eylemleri, söylemleri düşünmüş yüzlerce arkadaş varken gerçekleştiren ben oldum. Sizlere göre de “Amerika’dan, oturduğu yerden ahkâm kesen” biriyim.
2. “Bulancak’ı Miami yapacağım” ve arkasından gelen “Gönüllerin Başkanıyım” spotlarının bir pazarlama stratejisi, algıda seçicilik yaratmaya yönelik mesajlar olduğunu anlayamayıp saçmalamanın uç noktası olarak değerlendirmiş olabilirsiniz.
3. Kampanyama başladığım ilk saniyeden itibaren seçilememek gibi bir kaygım olmadığını toplumla paylaştım. Belki bu durumu da garipsemişsinizdir.
4. Hep apolitik davrandım, hala da öyleyim. Çünkü üzerine politika yürüttüğüm kitleyi sırf LGBT’ler olarak görmüyorum. Zaten aynı yoldayız. O yüzden belli bir siyasi görüşü savunmama halim sizleri benden soğutmuş olabilir.
5. Amerika’da yaşıyorum, dolayısıyla yaşam felsefesini sosyalist temeller üzerine oturtmuş arkadaşların ötekileştirmesine maruz kaldığımı düşünüyorum.
6. Bireysel hareket ediyorum. Belli bazı kitle ve örgütlerle bir araya gelip, onlarla tartışmalara katılıp, günlerce kafa patlatmak yerine hareketi, ivmeyi ve adım atmayı tercih ediyorum. Bu durum “Kendilerine sorulması gerekirdi” gibi düşünen kitlenin canını sıkıyor olabilir.
7. Türkiye’deki LGBT hareketin belli bir siyasi görüşün altında örgütlenmesinin hata olacağını, toplumun geneline hitap etmesi gerektiğini savunuyorum. Siyasi kimlikleri LGBT kimliklerinin önüne geçen arkadaşlar haliyle bu tezime ver yansın ediyorlar.
8. Türkiye’deki LGBT örgütlerin bir çatı altında toplanıp daha güçlü, organize ve ses getiren projelerle toplumda yer etmelerini istiyorum. Eleştirince de eleştiriliyorum.
9. Nefret cinayetlerinin, Ahmet Yıldız, Roşin Çiçek davalarının, kadınlarımıza ve çocuklarımıza uygulanan şiddetin yılda bir düzenlenen Onur Yürüyüşünden daha önemli olduğunu dillendiriyorum. Tertip komitesindeki arkadaşlar emeğe saygısızlık olarak nitelendiriyor olabilirler.
10.Madem cinsel kimliğimizin ‘eşitçe’ ifade edilmesini savunuyoruz, o zaman ülkemizde yaşanan diğer eşitsizliklere LGBT hareket olarak arkamızı dönemeyiz diyorum. Karşıma, Van’a yardım yapmanın LGBT hareketin misyonu olmadığını söyleyenler çıkabiliyor.
11.Son olarak da bu yazıdaki üslubu ukala bulup beni ötekileştirenleriniz olabilir.
Dediğim gibi ben hep öteki oldum, sizlerin ötekisi olmaya da razıyım. Desteklerinizin başımın üstünde yeri var. “Öteki Can” diyenlerinize de kızmıyor, inanın hiç alınmıyorum. Sadece benimle ilgili hatalı bir rüya görüyorsunuz, belki bir gün yüz yüze tanışınca uyanırsınız. Ben ise hangi düşüncede, fikirde olursanız olun hep arkanızda olacağım. Sizi ötekileştirmeyeceğim. Kişiliğinize ahkâm kesmeyeceğim. Kafamın içinde, benim dünya görüşümde var olan belli bir şablonun içine girmenizi beklemeyeceğim sizden. Buna asla zorlamayacağım.
Çünkü siz de en az benim kadar başka, farklı biraz da acayipsiniz.
Etiketler: