19/08/2012 | Yazar: Erdem Gürsu

14 Ağustos gecesi Çandarlı’da eğitim kampı yapmak isteyen Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği’nden 12 LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Trans) aktivistine linç girişimi gerçekleşti.

14 Ağustos gecesi Çandarlı’da eğitim kampı yapmak isteyen Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği’nden 12 LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Trans) aktivistine linç girişimi gerçekleşti. Dernek aktivistleri olarak Çandarlı’ya ulaştığımız andan itibaren orada yaşayan halk ve esnafın tedirgin edici bakışları ve gün içerisinde maruz kaldığımız sözlü sataşmalar sebebiyle endişeliydik.
 
Çandarlı’da 3 gün boyunca dernek aktivistlerimize yönelik bir eğitim kampı gerçekleştirmek niyetindeydik. Ancak Çandarlı’daki ilk saatlerimizden itibaren özellikle orada yaşayan halktan yaşça genç erkekler tek tek ya da küçük gruplar halinde hal ve hareketleriyle ve sözlü tacizleriyle bizi “orada istemediklerini” hissettirmişlerdi. Durumun vahametini Çandarlı’ya geldiğimiz günün gecesinde daha iyi kavramış olduk. Sahilde bir süre vakit geçirdikten sonra topluca kaldığımız evlere doğru yola çıkmaya hazırlanırken bizim bulunduğumuz mekanın tam karşısında toplaşan ve bize doğru sert ve tehditkar bakışlar fırlatan yaklaşık otuz kişilik bir erkek grubunu fark ettik. Evlere doğru yürümeye başladığımızda bu grubun bizim gideceğimiz istikameti göz önünde bulundurarak ileride önümüzü kesme düşüncesiyle ara sokaklara dağıldıklarını gördük.
 
Kısa bir süre içinde bu grubun bizi önden, arkadan ve yandan geniş bir ablukaya aldıklarını fark edince yürümeyi bırakarak olduğumuz yerde durup Jandarma’yı aradık. Durumu Jandarma görevlilerine aktardık, ancak telefondaki görevli “Buraya gelerek şikayette bulunun öyle işlem başlatalım” dedi. Biz beldeyi tanımadığımızı ve şu an acil bir şekilde yardıma ihtiyacımız olduğunu belirtince gelmeye “razı oldular”. Fakat aradan on dakikadan fazla zaman geçmesine rağmen Jandarma ekiplerinden bizi kaldığımız evlere sağ salim ulaştırmak üzere gelen olmadı. Bu süreç içerisinde bekleşen grupla diyaloga girmeye çalışmamıza rağmen bize sözlü tehditlerle “ayar verilmeye” devam edildi. Bir esnafın Jandarma ile yapılan görüşmelere şahit olması ve bunu bekleşen gruba haber vermesi üzerine tehditkar grup dağıldı.
 
Biz tehdidin geçtiğini düşünerek kaldığımız evlere doğru ilerlerken, fark ettirmeden bizi evlerimize kadar takip edip kaldığımız evleri bize kiralayan mülk sahiplerine “evinizi neden travestilere, ibnelere kiralıyorsunuz?” gibi cümlelerle hesap sormuşlar. Ertesi sabah bir aktivist arkadaşımız alışveriş için kısa süreliğine evden çıktığında ise bir kıraathane önünden geçerken belde ahalisinin “Çandarlı’yı travestiler basmış” minvalinde mesnetsiz ve tedirgin edici konuşmalarına şahit olunca gruba yönelik can güvenliği tehdidinin halen sürdüğünü, üstelik artarak devam ettiğini fark edip Çandarlı’dan hemen ayrılmak zorunda kaldık.
 
Çandarlı’dan hareket etmeden önce yakın bir yer olan Dikili’deki dostlarımıza durumu haber verip oraya sığınmak istediğimizi belirttik. Yaşadığımız olay bir şekilde Dikili Belediye Başkanı’na tarafından da duyulunca kendileri bizzat yaşanılanlardan üzüntü duyduğunu ve aktivistleri Dikili’de ağırlamaktan mutluluk duyacaklarını bildirdi. Bizler de kampımızın geri kalan kısmını Dikili’de gerçekleştirmeye karar verdik. Dikili’de bizlere geçmiş olsun dileyen, ziyaretimize gelen ve sorunsuz bir şekilde eğitim kampımızı tamamlamamıza yardımcı olan ve bizimle dayanışan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz.
 
Çandarlı’da, kalıplaşmış yargılardan kaynaklandığını düşündüğümüz tahammülsüzlük ve bizi zorla yerimizden etmeye giden süreçteki tüm yaşanılanlar yerine karşılıklı bir iletişim ortamı yakalamış olmayı ve varsa, sorunu diyalog yöntemiyle çözmeyi isterdik. Bunun için elimizden geleni yaptık ama fark ettik ki “sorun” eşcinsel, biseksüel ve transeksüel bireylerin varoluşuydu. Organize bir şekilde hazırlığı yapılan toplu linç girişimini zamanında fark edip fiziksel bir zarar görmeden kurtulduğumuz bu olaydan sonra yaşanılan durumdan üzüntü duyan ve Çandarlı’da yaşayan çok sayıda LGBT birey bizlere telefon ya da internet yoluyla ulaşıp üzüntülerini bildirdiler ve dediler ki “lütfen yılmayın, siz yılmayın ki biz de özgürleşebilelim”. Tüm yaşananların sonucunda biz eşcinsel, biseksüel ve transeksüel aktivistler olarak diyoruz ki: “Buradayız, Alışın, Gitmiyoruz!”  

Etiketler:
nefret