23/06/2014 | Yazar: Selçuk Candansayar

CHP’nin temel seçim stratejisi ‘kötü dindarın’ yerine ‘iyi dindarı’ önermek…

CHP’nin temel seçim stratejisi ‘kötü dindarın’ yerine ‘iyi dindarı’ önermek…

Zamanında kebap yemeyin, paranız Kürtlere, PKK’ye gidiyor, diyerek tüm zamanların en pespaye ırkçı söylem örneklerinden birini veren, Türk Solu ve Gökçe Fırat da ‘Ekmeleddin İhsanoğlu’na desteğini açıkladı. Böylece RT Erdoğan ile E İhsanoğlu arasında geçmesi dayatılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde çatılacak çatı için atılmak istenen temelinin ne olduğu da ortaya çıkmış oldu: İslam!

CHP’nin temel seçim stratejisi ‘kötü dindarın’ yerine ‘iyi dindarı’ önermek…
 
Bu öneri CHP yönetiminin aklının (ya da aymazlığının) nasıl işlediğini anlamayı sağlayabilir. CHP yönetimi Erdoğan’ın başarısının dindarlığından geldiğini; dini bir siyasal araç olarak başarıyla kullandığını ve toplum dindar olduğundan Erdoğan’ı desteklediğini düşünüyor. Aynı zamanda toplumu eğriyi doğruyu ayırmaktan aciz olarak tanımladıkları için de Erdoğan’ın toplumun dindarlığını kullandığını, dinle kandırdığını, eğer ‘samimi bir dindar’ aracılığıyla bu ‘çocuk topluma’ doğruyu gösterebilirlerse, toplumun iyi ve dürüst bir dindarı seçeceğini umuyorlar.
Yine, yeni, yeniden cahil ve geri kalmış toplumu aydınlatan CHP ışığı!
 
CHP yönetiminin İhsanoğlu önerisi, yönetimi elinde bulunduranların Türkiye’nin özellikle son otuz yılını zerre kadar anlamadıklarının da kanıtı. Ellerinde kullanabildikleri tek politik aracın ‘iyi, ahlaklı bir dindarlık’ vaadi olması, Erdoğan’a karşı olmadıklarını tersine onun gücüne öykündüklerinin de göstergesi.
 
Oysa, Erdoğan’ın en büyük başarısı, bu vahşi kapitalist düzenin gereklerini yerine getirirken dinin bir makyaj unsuru olarak kullanılabilmesini meşrulaştırması. Sadece kendisi ve avenesinin bireysel çıkarını din üzerinden sağlamakla kalmayıp; topluma da namazını kılıp, orucunu tuttuktan sonra bir de başını örtersen, para kazanmak için istediğin her şeyi yapabilirsin ahlakını vaat etmesi. Oğlunun bir telefon konuşmasında vakfa yapılacak bağış için ‘zekât’ mı yoksa diğer türlü mü, diye sorabilmesi tam da bu anlayışın eseri.
 
Korku, baskı, parayı denetleme, polis, yargı gibi çok sayıda etmenin yanı sıra, AKP- Erdoğan, topluma abdestini aldıktan sonra kazan kazanabildiğini her şey mubah, anlayışını yerleştirdiği için de başarılı.
 
Doğan (Tılıç), mevzide ateist olmaz diyen İlker Başbuğ’a hegemonun dilini benimsersen iktidarına da tabi olursun diye had bildirirken CHP’ye de Erdoğan ve AKP ile nasıl mücadele edilmesi gerektiğini; Cumhurbaşkanı adayı olarak Rıza Türmen’i önerirken de eğer Cumhuriyet projesi bir devrim ütopyası ise Türmen’in ütopyanın ete kemiğe bürünmüş örneği olduğuna dikkat çekmişti.
 
Türkiye’nin en vahşi sömürü düzenini son 12 yıldır kuran AKP’nin bunu İslami, Batı karşıtı ve geleneksel olana yaslanarak yapması gibi, laik devletin yerine dindar devleti geçirme süreci de CHP eliyle gerçekleştirilmek isteniyor.
 
CHP’nin E. İhsanoğlu’nu aday göstermesi ve bunu ahlaklı bir dindar aday diye pazarlaması, İhsanoğlu’nun kendi özelliklerinden bağımsız olarak CHP’nin Cumhuriyet’in kuruluş ilkesiyle bağlarını koparması demek. Bir anlamda CHP’nin kendi varlığını inkâr ederek, kendi kendini lağvetmesi. Hazin olan bu son darbeyi kendisini Cumhuriyet’in yetiştirdiğini iddia eden bir genel başkanla vurması.
 
Yine de bu kriz kendi içinde bir devrim imkânını barındırıyor. Şimdi Türkiye’de özgürlük, eşitlik ve demokrasi için bir hat oluşması için daha da uygun bir zemin var. HDP ve ÖDP ekseni eğer başarabilirlerse ve sendikalar, sivil toplum kuruluşları, diğer sol partiler, platformlar, forumları bir araya getirebilecek bir aday önerebilirlerse gelecek için bir düş kurabilirler.
 
Her düş gerçekliğe müdahale, devrimci bir müdahale imkânıdır. 

Etiketler:
İstihdam