02/04/2014 | Yazar: Seyhan Arman

Önce negatif tüm duygularını at ve önündeki seçeneklere bak. Artıları, eksileri değerlendir ve yola çık.

Birçok mail alıyorum; yok intihar edeceğim, yok beni dışlıyorlar, cinsel yönelimimi kabul etmiyorlar, hastalıklı görüyorlar vs. diye. Üstelik bunları yazanların hepsi her zaman ergenler değil ve hep aynı cevabı veriyorum; “Önce, sen kendini kabullen!”
 
En çok da intihar kelimesi geçtiğinde kızıyorum. Yahu arkadaşım sen ölümü bile göze almışsan, bundan daha zoru ne olabilir? Tamam, kabul ediyorum herkes güçlü karakter olmak zorunda değil ama her zorlukta intihar edemezsin, edeceksen de ilk zorlandığında et ki tekrar zorlanma. Eşcinsel kadınlar için sorun farklı olabilir, daha doğrusu bazı bölümleri farklı diyelim ama bana göre eşcinsel erkekler ve trans kadınların hemen hemen hepsi aynı zorluklardan geçiyorlar. Doğal olarak ben de aynı sorunları yaşadığım için bu kadar emin konuşuyorum ve bizzat uyguladığım sonucunu aldığım yöntemi tavsiye ediyorum. Basamak bir; kendini kabule geç. Bu basamağı atladığın anda gerisi çorap söküğü gibi geliyor zaten. Sen kendini kabul ettikten sonra ne arkadaşların, ne mahalleliler, ne akrabalar, ne aile, ne de ana baba durabiliyor önünde. Duruyorsa da herkesin kendi seçimi. Onlar seni kaybetmeyi göze almışlarsa sen de onları kaybetmeyi göze al, arkana bile bakma. Evet, hepimizin hayatı birbirinden farklı olabilir ama adımlarını doğru attığında önünde dağ olsa dayanmaz.
 
En son yazıştığım bir arkadaşın söyledikleri ve benim ona cevaben yazdığım satırlardan oluşturuyorum bu yazıyı.  Amacım böyle düşünen, hisseden başkaları da varsa -ki mutlaka vardır- onlara da peşin cevap olsun. Bakın ne demiş o arkadaş konuşmanın başında:
 
’’Yaşadığım şeyin bir tarifinin olmasını isterdim mesela nefret edilmenin nasıl bir duygu olduğunu. Bunu yaşadığınızdan eminim beni belki siz anlarsınız.
 
Hiç var olmamanın aslında. Sonra bir varlık mücadelesine girişmenin ve yalnız bırakılmanın ve bu arada neredeyse 1 sene boyunca duygularına tecavüz edilip tehditle bir köşeye fırlatılan bir insanın ailesi tarafından bile yalnız bırakılmasının bir ilacı olabilir mi?
 
Var mı böyle bir şey? Bir ilaç? Bir reçete?’’
 
Gerçekten üzülüyorum taa bana kadar gelen bu duygulara ortak olduğumda. Kısa bir süre de olsa afallıyorum,                                                                                               sarsılıyorum.
 
“Dünya sadece senin etrafındakilerle dönmüyor. Kabul mü etmiyorlar, yok mu sayıyorlar, sen de aynısını yap. Şu anda içinde bulunduğun çember sana göre değilse, çemberi değiştir. Kendini onlara mahrum bırak. Unutma sen de en az onlar kadar değerlisin! Emin ol içine girdiğin ve gerçekten ait olduğun çemberde de sevdiklerin, değer verdiklerin, seni sevenler ve umursayanlar olacak. Hiç kimse ve hiçbir şey için üzüldüğüne değmez. Bir kaç adım at ve dönüp baktığında geçtiğin basamaklarda boşuna üzüldüğünü anlayacaksın.”
 
Buna benzer şeyler söylediğimde, nasıl olacak diye soruyorlar. Nasıl olacağının cevabı ve kararı sende. Kendini sen tanıyorsun! Kimsin, kaç yaşındasın, ne iş yapıyorsun, nerede yaşıyorsun bilmediğim için doğru olan şu ya da bu diyemem. Birazcık düşünürsen ve kararlı olursan doğru yolu kendin bulabilirsin. Kır kabuğunu! Zor olacaksa da olsun. Zaten şu anda yaşadığın her şey sana zor geliyor. O zaman düşünmeye gerek yok bence. Yeni bir yol yaratmanın zamanıdır belki de. Hiç kimseye kendini kabullendirmek zorunda değilsin. Kabullenildiğin, zaten buna hazır olan insanların yanına gitmen yeterli. İlk önce yaşadığın şehirdeki akranlarının olduğu ortamlara git. Bir LGBT derneği olabilir, bar olabilir, park olabilir, hamam olabilir. Önce içinde bulunduğun yalnızlık ve kenara itilmişlik duygundan arın, sonra da gerisi gelir.
 
Ya var olan hayatının içinde ya da yeni bir hayatın içinde çözersin problemi. Asıl hastalıklı olan onların düşüncesi. Sen ne olduğunun farkındaysan ve varoluşunu kabul ediyorsan kurtul oradan. Emin ol kurtulmanın bir yolu vardır. Belki okuyarak, bir meslek sahibi olarak, belki var olan mesleğini başka bir yere taşıyarak ya da bambaşka bir hayat kurarak bu mümkün.
 
Son söyleyeceğim şey şu; intihar etmek, umutsuzluk, yalnızlık vs. boş şeyler bunlar. Zaten ölümü göze almışsan, hangi durum senin için daha zor olabilir ki? Önce negatif tüm duygularını at ve önündeki seçeneklere bak. Artıları, eksileri değerlendir ve yola çık. Güç tükenmesi, nefessiz kalmak vs. kendini inandırma böyle şeylere, kendi kendine bunları düşünür söylersen, kendin de inanırsın. Asla, asla deme. Olmayacak hiçbir şey yok bu hayatta.
 
Şimdi tüm olumsuzlukları bırak ve yarın yeni bir hayata başla. Aynı hayatın içinde olsan bile öyle düşün. Ben artık yeni bir hayata başladım de ve adımını at.
 
Bu söylediklerim tabi ki bazı durumlar için geçerli. Özellikle kezbanlar hemen 15 yaşında: “Aaa, adım atmam gerek” diye “anne, baba ben eşcinselim, beni kabul etmezseniz etmeyin” deyip yollara düşmeyin :) Gerçekten artık işin içinden çıkamıyorsanız, şiddet görüyorsanız, intiharı bile düşünüyorsanız o adımı atın. Sizin için bile travma yaratan cinsel yöneliminizin aileniz ve çevreniz için de bir travma yaratma ihtimalini düşünüp ona göre davranıp, kendi şartlarınız içinde çözün durumu.
 
Baktınız olmuyor bana yazın, “Yetiş Bacım” servisi hazır nasıl olsa :) Şaka yaptığımı söylememe gerek yoktur umarım. Zırta pırta bana yazmayın ay. Arada sırada Lambda İstanbul Danışma Hattını arayın (212) 244 57 62 ya da mail yazın danisma@lambdaistanbul.org adresine. 

Etiketler:
İstihdam