01/07/2015 | Yazar: Deniz A

Binlerce yıllık uygarlıkların yer bulduğu bu topraklarda, sahip olduğu bu renklerin üstüne beton döken bir devlet var.

Binlerce yıllık uygarlıkların yer bulduğu bu topraklarda, sahip olduğu bu renklerin üstüne beton döken bir devlet var.
"Heteroseksist diktatörlük saldırıyorsa zafer önceki aşamaya geldiğimiz içindir." der Ali Erol. Baskıya, sömürüye, yalan ve zorbalığa karşı tünelin ucunda bir ışık var her zaman. O ışık umudun ve gökkuşağının ışığıdır.
Fotoğraf: Nar Photos
 
"Normal" temasıyla geçtiğimiz hafta başlayan 23. LGBTİ onur yürüyüşü ile son bulssun istendi. Ancak vali tarafından "ramazan" ayı gerekçe gösterilerek öncesinde hiçbir uyarı yapılmadan ansızın yasaklandı, şiddet uygulandı.
 
Polis on binlerce kişiye biber gazı, plastik mermi ve TOMA ile saldırdı. Polisin sert müdahale ettiği insanlar Taksim’de toplanmak için ara sokaklardan Taksim Meydanı’na girmeyi başardı. Saat 16.00’da İstiklal Caddesi’ne çıkan tüm sokaklar bir anda polis ablukasına alındı.2003’de çok az bir kitle ile yürüyüşe başlayan 2010’da 5 bin kişiye ulaşan Gezi Direnişi’nin ardından 50 bin kişiyi bulan Onur Yürüyüşü bu yılda 50 bin kişinin katılımını bekliyordu.
 
"Nerdesin aşkım? Burdayım aşkım" ,"Velev ki ibneyiz" ,"Susma haykır eşcinseller vardır", "Okulda işte mecliste eşcinseller her yerde kabul et ya da etme, eşcinseller her yerde", "Faşizme karşı bacak omuza" sloganlarıyla renkli insanların, renkli sloganlarıyla insana, doğaya ve dünyaya haykırarak biz de varız diyorlardı.
 
Devletin, ülkenin toprağına sınır koyduğu gibi insanların hayatına koyduğu sınırı bir kez daha "ONUR" diye haykıran insanları ötekileştirerek, yağmalayarak, bağırıp yok  sayarak tekrardan hedef gösterdi.
 
Cinsel yönelimlerle eşitlik, adalet ve özgürlük talep eden Onur Yürüyüşü dünyanın dört bir tarafında neşe ile kutlanırken Türkiye’de polis şiddetinden dolayı kutlanamadı ve bu şiddet dış basında birçok yayında geniş yer aldı. Reuters, "Türkiye’de diğer Müslüman ülkelerin aksine eşcinselliğin suç olmadığı ancak homofobinin hala yaygın olduğunu" anlattı. CNN, ABD’ de eşcinsel evliliklerin önünü açan federal yargı kararını Türkiye’deki aktivistlerin de katıldığını, ancak bu türden bir eşitliği kendi ülkelerinde hayal bile etmediklerini anlattı. İsrail Arutz Sheva Radyosu "Türkiye’nin kültürel geriliminin sergilendiğini belirtti."
 
Alman haber dergisi Spiegel ’in sitesindeki haberde, saldırıya tanık olan bir vatandaşın "Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, bu nasıl bir diktatörlük" sözlerine yer verdi. Ve Türkiye medyası her zaman olduğu gibi homofobiyi birkez daha gözler önüne sergiledi. Vatan gazetesi, polis şiddetine il sayfasından "Yürüyüşe boyalı top mermisi" başlığını atarken Milli Gazete " Adım adım onursuzluk" başlığını attı.
 
Onursuz haberiniz onurumuzu incitemeyecek
 
Eduardo Galeano’nun dediği gibi:"Ütopya, ufukta uzanır, ben iki adım yaklaştığımda o iki adım geriye gider. Ona on adım yaklaştığımda o da on adım ileriye kayar. Ne kadar ilerlersem ilerleyeyim hiçbir zaman ona ulaşmam. O zaman ütopyanın anlamı budur? İlerlememizi sağlamaktır."
 
Kısacası Onur Yürüyüşü ve tüm coğrafyada yankılanan, renklenen ve ateşlenen neşeli isyan bize ütopyalarımız için adım atmaya çağırıyor. Bu sese ses vermenin zamanı değil mi?
Buradayız alışın gitmiyoruz.
 
Bu lanet olası devlet, tepeden tırnağa çürümüşlüğün transfobinin, hırsızlığın, homofobinin, dibe vurmuşluğun örgütlenmiş halidir. Ramazan ayında Kobane’de katliam yapılırken hassasiyetleri zedelenmeyenlerin Ramazan’da Onur Yürüyüşü yapılınca hassasiyetleri zedeleniyormuş. Hassasiyetiniz yerin dibine batsın. Sokağa çıkan insanların renklerinde boğulun.

Etiketler:
nefret