12/10/2017 | Yazar:

Oyun aracılığıyla çocuklara, atanan iki cinsiyetten biri ve bu cinsiyetin inşa edilen rolleri dayatılır.

"Oyun aracılığıyla çocuklara, atanan iki cinsiyetten biri ve bu cinsiyetin inşa edilen rolleri dayatılır."

Toplumsallaşma sürecinde genellikle bireyler, ebeveynler tarafından standart bir düzenin içine yerleştirilmek istenilir. Standardize edilmiş yaşamlar, toplumsal yaşamın içinde davranış örüntüleriyle kalıp yargılara sıkıştırılır. Dolayısıyla davranış kuralları toplumsal yaşamın ritüeline yerleştirilir. Toplumsal hafızanın toplumsal-kültürel açıdan yaşam döngüsü kuşaktan kuşağa aktarılır.

Cinsiyet rolleri tarih içerisinde inşa edilmiştir. Kamusal alanın erkeklerle, özel alanın kadınlarla bir anılması cinsiyet rollerini pekiştirmiştir.  Erkekler, dışarıda, kamusal alanda, aktif bir şekilde etkileşimde olurken kadınlar, bu erkek düzenin içine sıkıştırıldı, gizli alanlara kapatıldı. Kuralları belirleyen erk, toplumsal yaşamın “sözde düzeni’’ ile cinsiyetler arası mekânsal ayrımı meşrulaştırdı. Bu mekânsal ayrışma çocuklar arasında da oyuncaklar incelendiğinde görülebilir.

Dünyaya gelen her çocuğa bir cinsiyet kimliği atamaya çalışılır. Ancak çocuğun cinsiyetinin farkına varmaya başlaması 3-5 yaş arasında gerçekleşir. Dolayısıyla birçok ebeveyn çocuklarının atanan cinsiyet rolüne uygun özellikler kazanmasını bekler.

Günümüzde cinsiyet ayrımcılığı, atanan cinsiyete dair oluşturulan toplumsal kalıp yargılara göre şekillenir. Aileler çocuğa isim seçerken, daha uysal isimler kız bebeklere, daha sert ve güçlü isimler oğlan bebeklere verilir. Bunun yanı sıra nasıl giyineceğine, nasıl davranacağına ve hangi oyuncaklarla oynanacağına varana kadar kategoriler artırılır.  Oğlan bebeklere mavi, kız bebeklere pembe giydirilir, ‘oğlanlar mekanik, kızlar duygusal düşünür’ gibi sözlerle atıfta bulunurlar. Cinsiyete dayalı ayrımlar, tamamen kültürel ve toplumsal kalıp yargılar çerçevesinde oluşturup, kız ve oğlan davranış kodlaması yapılır. Çocuğun gelişimini destekleyen oyuncaklarla oynama döneminde ise bu süreçler devam ettirilir. Oyuncaklar da içinde bulundukları toplumların kültürel kodlarını yansıtırlar. Toplumun değer yargılarını, algı biçimini yansıtma ve dönüştürme işlevini korurlar. Geleneksel doku üzerinde temellendirilen bir sistem oluşturulur.

Eser: Paul Windle

Çocuk oyuncakları, çocuklara atanan cinsiyetler baz alınarak sınıflandırma içinde anne ve babalara sunulur. Cinsiyetler standardize edilir ve cinsiyet rollerine uygun oyuncak dili oluşturulur. Oluşturulan oyuncak dili kendi içinde birçok temsili beraberinde getirir. Oğlan çocukların oğlan, kız çocukların kız oyuncaklarıyla oynaması gerektiği, kültürel olarak öğretildiği için ailelerde bu değerler içinde oyuncakları satın almaktadır. Basit nesnelere yoğun anlamlar yüklenerek, yetişkinlik evresinin gelişimi için alıştırmalar yapılır. Kız çocuklara yönelik oyuncaklar ev içinde oynanmasına uygunken yani daha içsel bir alana hapsedilirken;  oğlan çocuklara yönelik oyuncakların daha çok evin dışında, kamusal alanda oynayabilecekleri oyuncaklar olması, kız ve oğlan çocukların geleneksel rollerin devamı niteliği taşıyan mesleklere de ilgi duymasını beraberinde getirecektir. Aynı zamanda yeni doğan kız çocuklarına bebekler hediye edilerek annelik alıştırılması başlatılır. Bu oyuncaklarla yetişkinlik döneminde koruma refleksi veya anaç duyguları kendiliğinden ortaya çıkaracağı umulur. Oğlan çocukların kendilerinden beklenen akılcı birey rollerine uygun ve kız gibi olmamaları için araba, silah, tren, bahçe araç gereçleri gibi, kamusal alanı temsil eden ya da dışsal olanla bağlantılar kurduran oyuncaklar verilir. Dolayısıyla atanan iki cinsiyetten biri ve bu cinsiyetin inşa edilen rolleri çocuklara oyun oynarken dahi dayatılır.

Oyuncaklara baktığımızda en tehlikeli olanının “oyuncak silah” olduğunu söyleyebiliriz. Can alan bir aracı oyuncağa dönüştürmek ve “oğlan” oyuncağı olarak piyasaya sürmek, kız çocuklarına da canı koruma odaklı oyuncak bebekler verilmesi ile birlikte düşünüldüğünde, oyuncakların toplumsal cinsiyetteki rolü daha net anlaşılabilir.

Benzer bir örnek oyuncak, arabalardır. Araba kullanmak özgürlük, bağımsızlık duygusunu kamusal alanda olmak ile birleştirir. Erkek cinsiyetini atadıkları çocuklara oyuncak araba alınması toplumsal cinsiyetin tezahürüdür.

Çocuklar toplumsal cinsiyet ve heteroseksizm ile sadece oyuncaklar aracılığıyla sınanmaz. Aynı zamanda çocukken okunulan hikâyeler, bunun yanı sıra dinlediğimiz mitler, ninniler, geleneksel çocuk şarkıları ya da sınırsız hayal kurduğumuz masallar gibi…  Okul döneminde devlet tarafından desteklenen cinsiyetçi ders kitapları da bunlara örnek olarak verilebilir. Toplumsal şiddeti ve toplumsal cinsiyet rollerini anlama açısından her defasında çocukluk dönemine dönmek gereklidir.


Etiketler:
İstihdam