05/12/2012 | Yazar: Hande Çayır

Şu iç sıkıntısı elma gibi bir şey olmadığı için… Balonun içinden çıkan hava deneyi de yapılamayacağı için… Ne söylesem sanki olmuyor.

Bayramdı. Bir aile geldi. Çocuklar konuşmuyordu.
 
Tario Cruz feat Pitbull There She Goes eşliğinde yazıyorum bu yazıyı. Etkisini değiştirecektir.
 
Çocuklardan kadın olanı sahnedeki rolüne şöyle nail olabildi:
 
Geç bakalım Hande ablanın yanına. Vallahi yetişmiş. Ho ho ho.
 
İyi. Yaklaşmış boyuma. Kutlarız bir ara. Utandı. Ben de ne yapacağımı bilemedim. Ama bu ritüeli bir kez daha yaşadık.
Çocuklara söz verilmiyor. Boyları da minik… Morçatı’da yaptığımız yukarıdan bakma çalışmasını hatırladım. Kimin boyu, sandalyesi, masası yukarıda ise ona alttan-üstten bakıyorsun. Gün içinde de oldu. Bir büstün üstüne çıkınca aşağı doğru bakıyorum. Adam yatıyor, kadın yukarı doğru bakıyor. Sarılmış halde olsa bile… Büyüsün çocuklar, bu yumaktan nasıl çıkarlarsa çıksınlar değil mi?
 
Sıkılıyorum. Kendimden sıkıldım. En kötüsü bu…
 
Üstüme ne bulduysam geçirdim. T. bu hali süslü bulurken G.’nin umrunda değil. Bense, Amerikalı gibi hissettim. Çocuklarını okula koşarak yetiştirmiş ve gazete kâğıtlı alışveriş paketlerini taşımakta zorlanan biri gibi…
 
Facebook fotoğraflarında kadınlar kendilerini üst açı ile çekerken erkekler makineyi aşağıda tutuyormuş.
 
iPad, iPhone alınca ne değişir? Kola ve sigara tadı, 2G1C, o bu…
 
Heyecanlandıran hiçbir şey yok gibi. Beş film izledim. Kim, nasıl ilişki kurar filmlerle? Neresinde, neden ağlar?
 
One Day filminin en sonunda, ölmüş kadın, yeni tanıştığı birine telefonunu verecek. Önce cep telefonunu yazıyor. Sonra annesinin ev telefonunu… Faks numarasını ve adresini… Kaybetmek istemediklerimize sıkı sıkı tutunma ihtiyacı ağlattı beni.
 
Ağlamayan, ağlasın. Tutucu, soyunsun. Dağınık, kaçsın. Biri bir şey yapsın. Hepimizi şaşırtsın.
 
Çocuklar… Haneke’nin acımasızları… Kim kimi hırpalıyor? Saçımı çeken velet şimdi nerede?
 
Şaşırmıyorsak büyüdük mü demek? Nilgün Marmara yazdıklarımı duyuyor mu?
 
Aşk…
 
Dövme…
 
Hasta olsam susarım, sıkılacak halim olmaz belki o zaman, evet. Şükret yavrum şükret.
 
Şu iç sıkıntısı elma gibi bir şey olmadığı için… Balonun içinden çıkan hava deneyi de yapılamayacağı için… Ne söylesem sanki olmuyor.
 
Yılbaşı geliyor. Yeni hedefler… Süsler… Kırmızı hissedemezsem diye çok korkuyorum o geceden.

Etiketler:
İstihdam