18/10/2011 | Yazar: Gülçeray Ersoy

Eğitimcilerin ders anlatırken kullandıkları dil son derece önemli. Söz konusu cümle kimi öğrenciler için unutulan bir ibare olabileceği gibi, kimilerinin cinsiyetçi ve dişileşmeye olumsuz anlamlar yükleyen kimseler olarak yetişebilir.

Dün akşamüstü bir dersteydim. Konsantrasyonumun tam olduğunu sandığım bir anda, önemli bir cümle kurdu öğretmen. Askerlik, dedi, bir dişileştirme sanatıdır. Ardından pek tabi açıklaması geldi: “Askerde erkekleri dişileştirmek için öyle yöntemler kullanılır ki en sonunda erkek her şeyi yapan, robotlaşmış bir vaziyete gelir. Bu normalde erkeklerin doğasına aykırı bir durumdur. Fakat itaatin zorunlu olduğu askerlikte, uyum ve tam disiplini sağlamak için erkeklerin dişileşmesi gerekiyor. İşte tam da bu sebepten dolayı askerlik bir dişileştirme sanatıdır.”
 
Askerlik ne zamandan beri sanat oldu? Hadi es kaza oldu diyelim, askerlik için şiddeti meşrulaştırma sanatı demek sizce de daha doğru olmaz mı? Fakat benim burada tartışmak istediğim temel konu bu değil. Evet, meşhur mesele yine tam da önümüzde duruyor. Dişileşmek.
 
Yine geçen gün bir psikoloji dersinde kadınsı ve erkeksi özellikleri tartışıyorduk. Derste kullanılan kaynak kime ait bilmiyorum fakat şunu net bir şekilde hatırlıyorum. Erkeksi özelliklerde sert, mantıklı, fiziksel olarak güçlü; kadınsı özelliklerde ise yumuşak, duygusal, fiziksel olarak erkeğe oranla zayıf gibi ibareler kullanılıyordu. Şayet askerlik bir dişileştirme sanatıysa askerlik için sözde gerekli olan itaat ve disiplin için kadının yalnızca “yumuşak” sıfatını mı almamız gerekiyor? Yani erkek askerde aldığı eğitim sırasında aynı zamanda duygusal ve fiziksel açıdan daha güçsüz bir hale mi geliyor?
 
Dişileştirmek derken, derste açıkça anlatılmak istenen şey erkekleri “kontrol altına alınabilir” bir hale sokmaktı. Fakat burada yine başka bir soru çıkıyor karşımıza. Kadın kontrol altına alınabilir bir varlık mıdır? Öyle varsaydık diyelim, erkeğin kontrol altına alınamayan bir varlık olduğunu kim söyledi? Hadi biraz düşünelim. Bu soruların cevaplarını vermediğimiz müddetçe askerlik kimilerine göre bir dişileştirme sanatı olarak kalabilir. Bunun için öncelikli görev bize düşüyor. Tanımlamalar yaparken seksist davranmak bize hiçbir şey kazandırmıyor.
 
Askerlik kurumu erkeklere gözünü kırpmadan bir başkasını öldürmeyi öğretiyor. Bunun temelinde elbette vatan millet sakarya düşüncesi var. Savunma için gereken ne varsa onu yapmayı öğütlüyor. Bu öğüdün içinde düşmanı insan gibi görmemek ve ona bir nesne gibi yaklaşmak da yatıyor. Bu da şüphesiz erkeği hissizleştirmek için uygulanan pek çok fiziksel ve psikolojik eğitimden sonra gerçekleşiyor. Madem bütün bunlar askerlik kurumu içinde gerçekleşiyor, e askerlik de bir dişileştirme sanatı, şu dişiler ne menem şeylermiş de haberimiz yokmuş!
 
Sonuç olarak tırnak içinde eğitimcilerin ders anlatırken kullandıkları dil son derece önemli. Söz konusu cümle kimi öğrenciler için unutulan bir ibare olabileceği gibi, kimilerinin cinsiyetçi ve dişileşmeye olumsuz anlamlar yükleyen kimseler olarak yetişebileceğini unutmamak gerekiyor.
 

Etiketler:
nefret