29/04/2013 | Yazar: O. Demet Yanardağ

Cennetin sevgilimizin yatağı; cehennemin ise sistemin ta kendisi olduğunu anlamakta zorlanırız.

Evrende yaşayan her canlı aslında “dönme”dir ve her canlı dönmeliği tadar... Her dönme doğar, büyür ve ölür.
Bir de dönmelerin çeşitleri vardır. Dinden dönenler... Cinsiyetten dönenler... Fikirden dönenler... Nefretten dönenler... Olduğu yerde dönenler vesaire bu liste uzaaar gideeeer...
 
Ve bu dönmeler de pek bir savunucudur. Mesela; ben bir dönme olarak, kadın haklarını birçok biyolojik karıdan daha çok savunurum: Kürtaj haktır karar karıların!

Kraldan çok kralcıyızdır yani...
Bir de dindarızdır. Neden mi? Sırf dönme olduğumuz için ailemiz, çevremiz, toplum ve devlet tarafından sürekli olarak eziyet görmüşüzdür. Görünen her şey ağzımıza sıçtığı için, görünmeyen bir şeye sığınma ihtiyacı hissetmişizdir. En sonunda görünen ve görünmeyenlerden fayda gelmeyeceğini anladığımızda bu fikirden de döneriz yani üç kere dönme oluruz ama bunu anlayana kadar biz dönmeler fazla dindarızdır.

İbneler de böyledir... Öldüğünde cehenneme atılacağını ve zebaniler tarafından “götüne kızgın şiş sokulacağını” düşündüğünden ibneler de hayatının büyük bölümünü ibadetle geçirdiği zamanlar yaşamıştır; ama ne hikmetse bu dindarlık içinde toplumun bize dayattığı orospuluğu da kabullenir ve yapmaya devam ederiz. Topluma karşı isyan etmektense sikişip sikişip ibadet ederiz...
 
Dinden dönenler de bir tuhaftır, onlar da sonradan geçtikleri dini pek savunur hatta pek araştırır hatta hacı-hoca olup meslek sahibi olur yani “dinimizin güzelliklerinden sebeplenirler.”

Bugün birçok din savunucusuna baktığımızda atalarında da kendilerinde de ’Dönmelik’ mevcuttur. Osmanlı zamanında, vergiyi daha az vermek ya da kanunlardan eşit yararlanabilmek için, hatta dışlanmamak ve ayrımcılığa uğramamak için birçok kâfir, dinden dönmüştür... Sonradan dönme oldukları için yeni dinlerine sıkıca sarılmış ve iyi öğrenmişlerdir; çünkü yeni dinlerini bırakırlarsa bunun cezası ölümdür. Mecburen dindar gözükmek zorunda olan dönmeler, ruhban sınıfına da hızla geçiş yapmıştır. Yani bizim, dinden dönenler, dini de tekeline almıştır.
 
Şimdi sorarsanız, dinden dönmeler çok bilgilidir. Benim kadın haklarını pek savunduğum gibi onlar da dinlerini pek savunur. Eee, dedim ya sonradan dönmeler pek savunucudur!!!
 
Biz dönmeler;
 
“Allah! Din! İman! Kitap!”
“Kadın! Yaşam! Özgürlük!”

der dururuz...
 
Cennetin sevgilimizin yatağı; cehennemin ise sistemin ta kendisi olduğunu anlamakta zorlanırız. Götümüze giren kızgın şişleri çoğumuz fark etmez, bunun öldükten sonra olacağını sanarız.
 
Şimdi boş verin kızgın şişleri ve sistemin zebanilerini! Gelin sizi çatır çatır “DÜZEN” düzene karşı cennette yaşayalım, yani sevgililerimizin koynunda... 

Etiketler:
İstihdam