27/09/2013 | Yazar: O. Demet Yanardağ

Her babayiğidin harcı değildir, bir Dönme’nin elinden tutup gezmek.

Tarih kadar eskidir dönmelik. Kimi fikrinden döner, kimi dinden döner, kimi nefretten döner, kimi cinsiyetten döner, kimi de olduğu yerde döner. Neden dönülmesin ki? Dünya bile döner! Dünyanın bile döndüğünü anlayamayan bazı kişiler, kendilerinin de bir şeylerden döndüğünün farkında bile değildir. Ben bir dönme olarak, hem dönmelerden hem de dönemeyenlerden bahsedeceğim ya da dönmenin kötü bir durum olduğunu düşünenlerden.
 
Bugün her zamanki gibi iş yerime gitmek için otobüse bindim. Ön tarafta oturan dört gençten bir tanesi “Dönme” olduğumu fark etmiş olacak ki, diğer arkadaşlarına eğilerek bir şeyler söyledi ve hepsi “Dönerek” bana baktı. Sonra tabii her zamanki gibi fısıldaşmalar, gülüşmeler o kadar ki bu gülüşler argo tabirde “votkalı gazoz içmiş pavyon karıları” gibiydi... Pavyon karıları alınmasın, zira birçok arkadaşım pavyon karısıdır ve para kazanmak için gülmek zorundadırlar. En azından birilerini küçük gördüğü için gülmeyenlerden oldukları için gözümde bir hayli değerliler. Bizim neşeli dört genç eğlenedursun, ben de düşünmeye başladım.
 
Neydi “Dönme”lerin bu çektiği? Etek giymek kadınlık çağrıştırdığı için ya da kadın kıyafeti giymek hor görüldüğü için doğal olarak da “Errrrrkeklikten Dönmeler” gülünç karşılanıyor. Neden mi? Kadın olmak aşşağılık bir durum çünkü ve birinin kadın kıyafeti giymesi alçakça, eksik etek karılar gece sokağa tek başına çıkamaz, tek başına yolda yürürken bile tacize uğrar. Tek görevi ev işi yapıp çocuk doğurmak olan kadınlığa geçilir mi? Bu alçaltıcı durum, toplumun her alanında “Errrrrkekten Dönenlerin” alay konusu olmasına neden olur.
 
“Alçak Dönmeler”, ilk olarak ailesinden dışlanır. Okul okuyamaz çünkü arkadaşlarınca da dalga geçilir bir pozisyondadır. İş verilmez, çünkü o “Dönmüş”tür. Yalnız ve kimsesiz bırakılan “Dönme”nin layık olduğu tek şey de Orospu olmaktır. Sonunda hem yalnız, hem Orospu olmuş bir “Dönme” yaratır bu “Errrrrkek” meraklıları... Bunca dışlanmışlığın arasında sevilmeyi ister. Ailesi, arkadaşları, akrabaları ve toplum sevmemiştir O’nu. Sevgiye açtır “Dönmeler”. Kimsenin sevmediği “Dönme’yi” sevgi ayağına sikmeyi hevesleyen o kadar çok Errrkek vardır ki! Bu Errrkekler, dört duvar arasında kalçalarını ve göğüslerini sever “Dönmelerin”, dışarıda tanımaz. Çünkü toplumca dışlanmıştır Dönme, halkın arasına kolay karışamaz. Her babayiğidin harcı değildir, bir Dönme’nin elinden tutup gezmek. “Seni Seviyorum” diyenlerin çoğu da başka nedenlerle yanaşır, ya parasını yemektir derdi ya da elinin altında bedavadan bulundurduğu bir cinsel tatmin aracı... Bunun dışında, yaşadığı Aşk bile gerçek değildir çoğu zaman. Elinden tutup gezdiren adamı fazla yargılamaz ve Aşık olduğunu söyler. Bazen şiddet görse de, biricik aşkı parasını yese de ses çıkartmaz. Sevmiştir çünkü. Kimsenin onu sevmediği bir dünyada, O sevmiştir! Bu yüzden, olsundur. O’nu da seven biri olsundur. Bir de kendini avutur bile bile, üç-beş çocuk doğuran karılar bile aldatılır, kendilerini kocatan kocaları tarafından boşanır. Sanki bu devirde kimin ilişkisi doğrudur, kusursuzdur ki dönmelerin ilişkileri kusursuz olsun! Dövse de sövse de soysa da sikse de olsundur. Kimse tarafından sevilmeyen bu ’Dönme’ sevilmenin böylesiyle bile mutludur!
 
Eğitim alamamış, aile hayatı yaşayamamış, Orospuluktan başka bir iş yapamamış, kendini hiç yararlı hissedememiş ve çok ahlaklı toplumumuz tarafından hayatı kurban edilmiş bir “Dönme”nin dayak ve kullanılmakla bile mutlu olabileceği hiç aklınıza gelir miydi? 

Etiketler:
nefret