21/03/2013 | Yazar: Selçuk Candansayar

AKP, toplumun kendisine katlanma eşiğinin sınırına gelip dayanmış durumda. Üstelik kendisini AKP’ye yakın hissedenler dahil olmak üzere ondan yana olmasa da ona karşı olmayanlar arasında da, filizlenen bir ruh hali bu.

AKP, toplumun kendisine katlanma eşiğinin sınırına gelip dayanmış durumda. Üstelik kendisini AKP’ye yakın hissedenler dahil olmak üzere ondan yana olmasa da ona karşı olmayanlar arasında da, filizlenen bir ruh hali bu.
 
Çoğu kişinin içten içe hissettiği ama pek kimseyle paylaşmadığı, dile getirmediği bu duygu hızla yaygınlaşıyor. Olup bitenlere katlanıp, görmezden gelir gibi yapmaktan vazgeçmek üzereler.
 
Erdoğan giderek toplumsal değişimin ana hatlarını daha da yanlış okur oldu. AKP ve kendisine verilen desteğin büyüsüne o denli kapıldı ki, bu desteğin verilme amacını yanlış değerlendiriyor.
 
Ahlaklı araştırmacıların çalışmaları ve gündelik hayatın dolaylı göstergeleri Türkiye toplumunun hızla laikleştiğini, din temelli bir hayat tarzını dindarların bile istemediğini gösterirken Erdoğan ve AKP, hâlâ aldıkları oyun dindarlıklarına verilen destek olduğunu sanmaya devam ediyorlar.
 
Daha önce AKP’nin dört ölümcül hatası diye tanımladığım ve ikisi, Uludere-Roboski ve Suriye müdahalesi olan ama diğer ikisi doğrudan kaba dinci fanatizm ürünü olan eğitim sistemindeki değişim ve kürtaj karşıtlığı, AKP’ye katlanma eşiğinin sınırlarını zorlamıştı.
 
Eğitim sisteminin doğrudan din eğitimine göre biçimlenmesi, kadının ise sadece doğurganlık aracına dönüştürülmesi, özellikle kadınların sabrını zorlayan uygulamalardı. Anne sütü ırkçılığı yine doğrudan kadınlara yöneldi. Ama sadece bunlar değil. Cumartesi Doğan’ın (Tılıç) yazdığı facebook profilini kapatmanın yaygınlaşması da aynı sürecin parçası.
 
Özellikle kamuda işe girmek için mülakat sınavına girenlerin ya da kamudaki işinde tayin, terfi bekleyenlerin facebook profillerinin denetlendiği ve mayolu fotoğrafı olanların, alkol kullandığı anlaşılanların mülakattan geçirilmediği, hak ettiği terfiyi alamadığı, istediği tayinin olamadığı söylentileri yaygınlaşıyor. Benzeri şekilde Cuma namazına gitmek artık işini yürütmek için yetmemeye başladı. Göze girmek için beş vakit namaz kılındığı kanıtlanmak zorunda.  
 
Toplum AKP’ye 12 Eylül Darbesi ile başlayan ekonomik dönüşümün derin bir kriz döneminde oy vermişti ve AKP iktidarının sağladığı son derece göreli refah artışı, desteğin sürmesini de sağlamıştı. Lakin, 30 yıldır izlenen ekonomik dönüşüm kapitalist bireyi de çoğunluk düzeyine çıkarmış durumda. Kapitalist bireyin en muhafazakârı da dini bir hayat tarzı olarak değil, bir inanç, manevi destek olarak görme yanlısıdır. Bu özelliği özellikle dinciliğin ideolojisini  yapanlardaki gençlik dini bilmiyor yakınmalarında görmek mümkün.
 
Oysa AKP kendisinin toplumsal desteği olarak gördüğü kesimin temel özelliğinin dini bir hayat tarzı olduğu yanılsamasına kapılmış durumda. Bu yanılsama kadiri mutlaklık vehmiyle birleştiğinde ‘canım adamcağız dindar ama bize karışmıyor hem ben de dine inanıyorum’ avunmalarının karşılayamayacağı bir baskı toplumu zorlamaya başlamış durumda.
 
Şimdi sadece bir işaret fişeğine ihtiyaç var. AKP ve Erdoğan’ın gücünün kof kibirden ibaret ve yıkılabilir olduğunu kanıtlayacak küçük bir olay bile bardağı taşıran damla işlevi görecek.
 
Ya biri ‘e ama yeter artık bu kadarı da fazla’ diye haykıracak ve sonra ardında birikip ona katılan muazzam kalabalığa o bile şaşıracak ya da AKP’nin de kaybedebilir olduğunu kanıtlayacak örneğin bir seçim başarısı onu alaşağı edecek süreci başlatacak.
 
Zaten eğitim ve sağlıktaki yanılsamanın ayırtına varılmaya başlandı. Eh ekonomide de ne kadar üstü örtülse de işler rayından çıkmak üzere.
 
Bir hamle, psikolojik üstünlüğü yıkacak tek bir darbeye ihtiyaç var.   

Etiketler:
nefret