31/01/2017 | Yazar: Tanju Tariz

Bu mahremiyetin sınırını siz çizmelisiniz ki ben de lubunyanın kolisine alıkıyorum diye enişteye köfte alıkmayayım.

Kışları hiç sevmiyorum. Herkes üst üste giyiniyor. Sen olduğundan fazla kilolu çıkıyorsun ya da karşındaki tam benim dişime göre diyorsun, cılız biri çıkıyor. Neyse en azından 80’lerde değiliz, geniş omuzlu diye beğendiğin kolinin vatkalı çıkması kadar kötü bir durum yaşanmıyor. Remzi bu konudan çok mustarip olduğu için arabesk partilerinde DJ’lik yaparken hep 70’ler, 90’lar yapar. Ama yine de 80’leri es geçmemek lazım. Arada sıkışıp kalan hiçbir şeye benzemeyen kıyafetlerin ayrı bir seksiliği olduğunu kimse inkar edemez.

Kışları dışarı çıkmadığım için lubunya-sosyalliğim de en aza iniyor. Manti dersen onlar da hoy! Geriye bir enişteniz kalıyor. Enişteniz ile ne yaptığımı da bir zahmet size anlatmayayım. Malum mahremiyeti var. Aranızdan bazılarının “kız manyak dün götünü başını açıyordun ne oldu da mahremiyet diyorsun” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Kız benim götüm başım her daim açık. İstanbul polis radyosu ile anlaştık, yol tarifi yapılan programlarda benim minçoyu tarif edecekler.

Neyse malum hava da erken kararınca ben iyicene ev kızı oldum. Öyle ki feminist bekar kadın arkadaşlarımla bile görüşmüyorum. Özellikle bekar olanları belirtiyorum. Çünkü kocaları olanlarla buluşunca ne arkadaşlık kalıyor, ne feministlik ne de koca. Kimse de paylaşımcı değil, “Ay bak bu da benimkinin mayolu mayosuz fotoğrafı” demiyor.

Eniştelerin mahremiyeti olmalı! Bu mahremiyetin sınırını siz çizmelisiniz ki ben de lubunyanın kolisine alıkıyorum diye enişteye köfte alıkmayayım. Genç lubun kızlarım ve genç lubun oğullarım lubunyalarla ve geylerle ilişkilenirken bazen kafa karışıklığı yaşayabiliyorlar. Ertesi gün bir daha yüzünü görmeyeceğiniz, belki de görseniz bile hatırlamayacağınız koli ile; bir geceyi ve gündüzü paylaşmaya karar verdiğiniz koliniz arasında bir fark olmalı.

İkinci bir kural ise mantinizi lubunya ortamına sokmadan önce kendinizi hazırlayın. Mantiyi ne kadar hazırlamak isteseniz de manti ilk kez kutusundan çıkan oyun hamuru gibi olacaktır ve onu o ortamda hangi ellerin yoğuracağını kimse bilemez. Bu yüzden siz sürekli olarak kendinizi kontrol edin. Sevgilinizden ve kendi arzularınızdan bahsederken sevgiliniz ile özelinizi paylaştığınızı ve bundan onun rahatsız olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.

İkincisi laçonuz sizin düşündüğünüz kadar “el değmemiş”, “gül goncası” olmayabilir. Bu yüzden ortama saf ipek servis ediyormuş gibi davranmayın!

Bir diğer konu ise; aynı mahremiyeti eski laçolarınızla ilişkinizde koruyabilmeniz gerekir. “Ben kaliteli bir kadınım, adım Feride amım geride” dediğimde amımı kimlerin yaladığını; “Similyamda küçük bir sivilce var, üstüne oturursan geçer” dediğimde de hangi laçoların oturduğunu kimseye söylemem. Kim ne dersin, laçonun partneri laçoya madilik alıkacak ya da kutsal heteroyuvası bozulacak gibiyse ben “Hep istedim de o vermedi” demeye devam ederim. Malum incilerim dökülmeyecek. O laçonun minnettar bakışları ile size yeniden geleceğinden ve nostaljilerin en güzelini yaşayacağınızdan emin olabilirsiniz.

Tabii ki sen bir zırılsın ve bir zırıl olarak yaşadığın her şeyi paylaşmak zorunda hissediyorsun. O zaman bir haberin olmazsa olmazı olan 5N1K’dan ilk kez haberdar olmuş lubunya gibi anlat laçoyu, similyasını! Hayat sana güzel…

Bu arada referandum da hayır mı evet mi çerçevesinde dönecek. Ben hiçbir zaman hayır’ı bir erkekten geldiğinde kabul etmeyen bir lubunya olarak, bir kadının hayır demesinin yüzbinkere hayır demek olduğunu bilirim. Gecelerden çok da iyi tanıdığımız erkeklerin gündüzleri bizi hatırlamama hallerine benzemeyen bir süreç yaşanır umarım.

Baharı bekleyen kumrular gibiyiz! Beni bekleyin kuzularım…

Yazarımız Tanju Tar’iz’e ulaşmak isterseniz gmail adresi: tanjutariz@gmail.com Facebook adresi için tıklayın.


Etiketler:
nefret