27/04/2015 | Yazar: Selçuk Candansayar

Önümüzdeki seçim asıl olarak AKP için bir varkalım seçimi.

Önümüzdeki seçim asıl olarak AKP için bir varkalım seçimi. AKP’nin iktidar yetkisini elinde tutmaya devam edebilmesinin tek koşulu seçimlerden ‘sağ’ çıkabilmesinde. Sağ çıkmaktan kasıt, Meclisçoğunluğunu koruyabilmesi. Uyguladığı rejimi ancak seçimle meşrulaştırabileceğinin bal gibi farkında. Meclis çoğunluğunu yitirirse emniyet, ordu, yargı gibi devlet güçlerine emir verme yetkisi olmayacak...
 
Bu gerçeği en yakıcı olarak RTE olmak üzere hepsi biliyor. Seçim propaganda sürecinde oylarını koruyabilmek için uyguladıkları strateji bu korkudan besleniyor. Amaçları seçmenin oy verme kararını biçimlendirip, etki altına almak.
 
Erdoğan iktidarını sürdürebilmek için adım adım otoriter/totaliter bir rejim inşasından başka çıkar yol bulamadığından bir daha seçimlere gerek kalmayacak bir seçim süreci için var gücüyle ölüm kalım savaşı veriyor, oy verecek kitlelerin zihinlerini ele geçirmek için elinden geleni yapmaya debeleniyor.
 
Yapıp ettiklerine karşı çıkabilmek için yöntemlerini bilmek ve mücadele pratiğini bu hattan da sürdürmek gerekli.
 
Psikiyatr RJ Lifton, geniş yığınların zihinlerini otoriter/totaliter bir düzene eğindirmek için uygulanan baskı yöntemleriyle ilgili araştırmalarında ortak özellikler saptamıştır;
 
Çevre kontrolü: Bireyin bilgilenme ve iletişimini kontrol altına almayı amaçlar. İnsanlar sadece belirlenmiş bilgilere maruz bırakılır ve gerçekte olup biteni değil, iktidarın gösterdiklerini gerçek sanırlar. Diğer bilgilere erişim olmadığından iktidarın verdiği bilgi tek gerçek haline gelir (Yandaş medya, Yeni Şafak belgeleri).
 
Mistik yönlendirme: Gerçekte grup ya da grup lideri tarafından planlanan ve gerçekleştirilen olayların sanki kendiliğinden olmuşlar gibi algılatılması. Kişi, liderin ilahi güçleri ya da bazı yetenekleri olduğuna inanır; liderin fikirlerini sanki kendisinin de fikirleriymiş gibi algılamaya başlar (one minute’den başlayan çok sayıda örnek).
 
Dili belirlemek: Lider ve yöneticiler kelimeleri, kavramları farklı, yeni şekillerde kullanır ya da yorumlar. Bu jargon insanların düşünce süreçlerini değiştirmek ve grubun bu düşünce tarzını benimsemesini sağlamak üzere, akıl yürütme ve sorgulamayı imkânsız kılacak klişeler içerir (fıtratında var söylemi).
 
Saflık çağrısı: Dünya siyah beyaz olarak gösterilir; insanlar sürekli dayatılan ideolojiyi benimsemeleri/onaylamaları ve mükemmelliğe ulaşmaları için teşvik edilir (ya bendensin ya hain propagandası).
 
Ülkünün bireyden üstünlüğü: Dava ‘adamlarının’ kişisel eylemlerinin, kutsal ülkünün emriyle gerçekleştiği propagandası. Kutsal bilgiye uymayan eylemler ya inkar edilir ya da grubun ideolojisine uyacak şekilde yeniden yorumlanır (17-25 Aralık darbeydi, o paralar kutsal dava için harcanacaktı).
 
Kutsal dava: Hareketin doktrini ya da ideolojisi sorgulanamaz Tek Gerçek olarak görülür. Tanrı’nın ya da insanlığın sözcüsü olarak lider eleştirilemez (Davutoğlu’nun seçilmesi bile tek lider kültünü besliyor).
 
İtiraf: Lidere karşı kimsenin mahremiyeti yoktur. Ama lider, üyelerin günahlarını, hatalarını ya da tavırlarını sorgular ve kullanır (dışarı sızmasına izin verilen azarlamalar, küfürler hatta dayaklar).
 
Var olabilme kararı: Görünürde hareket ama aslında lider, kimin var olup olmayacağına karar verme hakkına sahiptir. Hareket dışında olanlar korunmaz, hakları olduğu kabul edilmez. Hiçbir üye hareketin ideolojisine aykırı davranamaz; eğer harekete katılmaz ya da eleştirirse, dışlanır, aforoz edilir ve hemen düşman olarak tanımlanır (paralelci avı).
 
Böylece, insanların gerçekte olup bitenden haberdar olmalarını engelleyerek, sosyal ve fiziksel çevresini kontrol altında tutarak, sistematik olarak güçsüzlük hissi yaratılır. Grubun ideolojisi ve inanç sisteminin benimsenmesini sağlayacak şekilde ödül/ceza sistemi uygulanır. Bir kere dâhil olunca artık kişinin geri dönmesine izin vermeyen, liderin onayladıkları dışındaki değişiklikleri reddeden kapalı bir mantık sistemi inşa edilir.
 
Bu süreç korku, baskı, yıldırmayla iç içe gider ve açık ya da örtük zulümle perçinlenir.
 
Peki, insanlar özgürlüklerine nasıl çağrılabilirler? Haftaya mücadele pratikleri için ne yapmak gerekli ile devam edelim. 

Etiketler:
İstihdam