01/10/2014 | Yazar: Rosida Koyuncu

Trans katilleri "haksız tahrik indirimi"yle serbest kalırken; kendini korumak için bir kazaya sebebiyet veren trans kadınlarda adalet başka işliyor.

Her gün Türkiye’de trans kadınlar nefret suçuyla katlediliyor. Katillere tahrik indirimiyle az ceza veriliyor. Fakat trans bir kadının ölmemek için kendini savunmak durumunda kaldığında kazayla ortaya çıkan cinayette mahkemeler trans katillerine yaklaştığı gibi yaklaşmıyor.
 
Bugün yani 1 Ekim 2014 tarihinde Sibel B. Han Duruşmasında Kasıtlı “ADAM” Öldürmekten açılan dava 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Sibel’in üç duruşmadır gelmeyen avukatı bu sefer de, “Hastayım gelemiyorum” diye mahkemeye mazeret bildirmiş. Savcı mütalaasını verdi. Kasten “ADAM” öldürmekten, ruhsatlı silah bulundurmaktan evrakta sahtecilikten müebbet hapisle cezalandırılmasını istedi.
 
Sibel savunmasında, “Kasıtlı bir şekilde öldürdüğüm iddia ediliyor. Ben kasıtlı bir şekilde kimseyi öldürmedim. Bunu kabul etmiyorum. Kasıtlı öldürseydim Kafasına ya da kalbine sıkardım. Ayrıca polis ve ambulans çağırmazdım. Canımı kurtarmak için kendimi savunmak durumunda kaldım. Kimlik konusunda da beni kandırdılar ben sahte belge oluşturmadım. Olaydan sonra o şokla kekeme oldum” dedi.
 
Öldürülen şahsın annesi, erkek kardeşi ve avukatı mahkemeye katıldı. Karşı tarafın avukatının belirttiği gibi yarın duruşma olursa katılabileceklerini belirtip ayrıca savcının mütalaasına “Bir diyeceğim yoktur” dediler. Ara verildi. Ardından duruşmanın 19 Kasım 2014 tarihine ertelendiği, mahkeme heyetinin kararını sanığın avukatının katıldığı bir sonraki celsede açıklayacağı belirtildi.
 

Aynı gün başka bir davayı izlemek için orada olan sosyalist kadınlar da Sibel’in davasına moral ve gözlem amacıyla katıldı. Davada bir sosyalist kadının, “Sibel yalnız değilsin” sözlerinin üzerine Mahkeme Başkanı inanılmaz derecede sinirlendi. “Çağırın o beyaz saçlı kadını. Kimdir o” dedi. Bu sözün ardından öldürülen şahsın annesi salonun dışında bizlere hakaret ederek “Sürtük” dedi ve fiziki olarak saldırıda bulundu. Ardından avukatları ve şahsın erkek kardeşi de darp etmeye başladı. Araya özel güvenlikçiler girerek onları oradan uzaklaştırdı.
 
Her gün Türkiye’de trans kadınlar nefret suçuyla katlediliyor. Katillere tahrik indirimiyle az ceza veriliyor. Fakat trans bir kadının ölmemek için kendini savunmak durumunda kaldığında kazayla ortaya çıkan cinayette mahkemeler trans katillerine yaklaştığı gibi yaklaşmıyor. Ağır bir cezayla ve müebbet hapis istemiyle yargılanan Sibel’in duruşmalarında avukatının kağıt üzerinde olması ve duruşmalara gelmeyerek Sibel’in hukuki savunmadan mahrum kalması adaletin aksaklığını gösteriyor. Yine mahkeme başkanının “Sibel yalnız değilsin” sözüne tahammül edemeyişi aslında yargının cinsiyetçiliğini, mütalaa okunurken değiştirilmesine rağmen “kasten adam öldürme” ifadelerinin kullanılması da yargının erilliğini gösteriyor. Çünkü hukuka göre erkek öldürmek en büyük suçtur. 

Etiketler:
İstihdam