01/04/2013 | Yazar: Hande Çayır

Sahne güzeli çirkin, çirkini güzel yaparmış. Bu forumda onu düşündüm ben. Anlatılanlarla, sunum kürsüsünden inilince yaşananların örtüşüp örtüşmediğine baktım.

Sahne güzeli çirkin, çirkini güzel yaparmış. Uluslararası Feminist Forum'da onu düşündüm ben. Anlatılanlarla, sunum kürsüsünden inilince yaşananların örtüşüp örtüşmediğine baktım.
 
AbvaKabo Sendikası LGBT Grubu’ndan Lili Brouwer, otelden foruma doğru ilerlemeden, hazırladığı kartpostalları gülücüklerle dağıttı.
 
Çalışma forumunun moderatörü Leman Kiraz, “Kürt emekçiler” kullanımından dolayı açılmış bir davadan bahsetti. Yine şaşırdım.
 
Kaos GL’nin avukatı Oya Aydın’ın takip ettiği davalara dair örnekleri paylaşması vurucuydu. “Bana şu oldu, ona bu oldu” demek geleneksel kabulün aksine her zaman çok içine alıyor.
 
Aynı hissi Van Kadın Derneği’nden Zozan Özgökçe konuşurken de yaşadım. Sevgili Zozan Özgökçe sahadan haberler paylaştı. Muhafazakâr bir grup içerisinde nasıl tek kalınabildiğinden ve aynı tekliğin bazı gruplar içerisinde nasıl muhafazakârca değerlendirilebildiğinden bahsetti.
Tunus’taki hikâyeler… Bilmediklerim… Bilip de bilmek istemeyeceklerim… Öğrenince nasıl tahammül edeceklerim… Çaresiz hissedip elimi başıma koyup düşündüklerim…
 
İktidar kimin eline geçerse yeniden kuruluyor. Yeni iktidar sahipleri, belki aynı dili, hatta eleştirdiği dili yeniden üretebiliyor. İnandığım dünya “adil olalım” gibiyken “ne olursan ol yine gel” düşüncesine döndü.
 
A yapısının içinde ezilen B yapısı bir gün daha da güçlenirse, A yapısının dili/yolu ile davranacak mı? En çok bunu merak ederek ayrıldım. İktidar bir kütle olarak sanki hiç değişmiyor da… Oyuncuları mı değişiyor? Böyle bir dünya tasavvuru kalbimi sıkıştırıyor. Sonra şunlar oldu bana:
 
— Bizim gibi düşünmeyenleri kazanmak mümkün mü?
— Bir tuğlacık koymak, derdimizi bir parçacık anlatmak nasıl gerçekleşebilir? Bu çok mu ütopik? Enerjimizi başka yere mi vermeli? Her kişiye vermemeli mi? Değişmesi mümkün görünene mi ayrılmalı o zaman ve emek?
— Benden olmayana, “sizin için üzülüyorum”, “sığ bir düşünceye sahipsiniz” demek yol aldırıyor mu? Öyle çok acı olmuş ki, dinlemeye halimiz kalmamış mı?
Her gün, günün birinde öleceğimizi düşünerek yaşıyorum. Öyle bakınca, daha da hassaslaşıyor. Her kelime… Her bakış… Her dokunuş… Ölmeden şunu da söyleyeyim. Ölmeden ona da anlatayım.
 
Sonra bir cümle okuyorum. “Dünyanın geri kalanını da kendimiz gibi zannederiz, oysa öyle değil” deyiveren bir sesleniş…  En iyisi yine iç sestir belki…
 
Yola çıkmadan önce Kaos GL, elime bir şişe açılmamış su tutuşturuverdi. Annemin ben yola çıkmadan önce yaptığı gibi…

Etiketler:
nefret