25/01/2012 | Yazar: Kürşad Kahramanoğlu

Zenne’yi beğendiğimi söyleyemem, ama herkesin görmesini tavsiye ediyorum.

Komşularımızla sıfır problem” dış politikamız ve şahlanmış ekonomik başarılarımız bütün dünyayı bize hayran bırakmış ve de ABD Başkanı’ndan, AB liderlerine kadar bütün dünya Türk liderlerin iki dudağı arasından çıkacak diplomasi vecizelerini gözlüyordu ya... Kıbrıs sorununun çözülmesi yakın ve Arap dünyası liderlik için Türkiye’ye bakıyor, İsrail köşeye sıkıştırılmış, Filistin halkı kurtarılıyordu ya... Büyük bir ihtimalle Libya’yı kurtardığımız gibi, Suriye sorununu da çözeceğiz ya... Hani bizim artık Avrupa’ya müdanamız kalmamıştı ya... ”Fransa bedelini çok ağır öder”di ya...

Sıkı kontrol altındaki medya patronlarının sıkı denetimi altındaki kamuoyumuz bizlere işte böyle bir manzara sunarken, son yılların dış politikada en trajikomik çelişkisi ekranlarımızı ister istemez kaplayıverdi. “Soykırım iddalarını” çoktan kabul etmiş Fransız Meclisi’nin kararından Türk Hükümetini kurtarmak, Fransız senatosundaki sosyalistlere kaldı! Hani o beğenmediğimiz; daha geçenlerde ekonomi notu AAA+’dan bir not düşürülen Fransa... Sosyalistler zaten çoktan, soykırım iddialarını reddetmenin suç olması gerektiği konusunda yıllardır bastırıyorlardı. Sarkozy’in yaklaşan Başkanlık seçimlerinde, sayıları 500.000’e varan Ermeni oylarını alabilmek için taraf değiştirmesi ile Fransa’da artık, “Ermeni Soykırımı Olmamıştır” demek ağır bir suç!

Türk Hükümeti esiyor, gürlüyor hatta bu konunun AKP’yi aştığını ve “milli bir dava” olduğunu söylüyor. Fransa görecekmiş! Daha önce de yazmıştım; Fransa’ya hiçbirşey olmaz. Bunun bir nedeni ekonomik: Birçok insanın Türkiye’de sinsi sinsi memnun olduğu bu Fransa’nın notunu AAA+’dan bir not düşüren finans kuruluşları, Türkiye’ye ne not veriyor dersiniz? “B” bilmem ne! Yani “yatırım yapmanın” bile riskli olduğu bir ülke. Ama asıl nedeni Fransa, Türkiye arasındaki bu ekonomik dengesizlik değil. Sarkozy ve kapalı kapılar arkasında diğer dünya liderleri Türklere ne derlerse desinler; Fransız Halkı’nın ve dünya kamuoyunun büyük bir kısmının Türkiye’ye, sadece tarihi nedenlerle değil, bugün bile insan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasi konularında güvenmiyor olması. Türkiye’nin AKP güdümlü medyası istediği kıyameti koparsın; aynı günlerde Türkiyeli bir Ermeni vatandaşı olan Hrant Dink’in katledilmesi davasından çıkan skandal sonucu bütün dünya takip etti ve biliyor.

Bu ikiyüzlülüklerden sıkıldığım için, merakla beklediğim “Zenne” filmini seyretmeye gittim. “Zenne” ödüller almış ve hakkında bugüne kadar Türk medyasında hiçbir LGBTT temalı filme nasip olmamış oldukça pozitif tanıtımlar yapılmıştı.

Zenne’yi beğendiğimi söyleyemem, ama herkesin görmesini tavsiye ediyorum. İlk yarısı son derece de sıkıcı. Türkiye’de üretilen birçok filmdeki genel sorundan nasibini almış: Yönetmen ürettiği herşeyi çok beğenmiş olsa gerek ki, özellikle de filmin ilk yarısını bir türlü “edit” etmemiş, edememiş. Hunharca katledilen gey karakterin (Ahmet Yıldız cinayetinden esinlenmiş) başına gelen bu felaketin faturasının annesine çıkarılmasını (canavar kadın) misojinist buldum. Filmin sonunda zennemizin hanım hanımcık bir bale hocasına dönmesi hem inandırıcı değil, hem de bir dram olarak beni tatmin etmedi!

Ama olsun, Almancı desteği ile olsa bile; Türkiye’de nihayet böyle bir film üretilmiş olmasını önemsiyorum. Nefret cinayetlerini kamuoyu önüne getirmiş olması bile herkesin görmesi gereken bir film olmasına yetiyor.

Beyler, hanımlar ama özellikle de beyler hele hele bireyi öne çıkaran, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğünü güvence altına alacak yeni bir anayasa yazmak istediklerini söyleyen politikacılar mutlaka ama mutlaka görmeliler. Lütfen sonu hiçbir yere varmayacak Fransa’ya bağırmayı bir kenara bırakıp, gidip “Zenne”yi seyredin.

Dip not: www.pinkpope.net’den beni takip edenler bilyorsunuz, bir süredir PINKPOPE’a ulaşmak mümkün değil. “Turk Hack Team” adında bir grubun saldırısına uğrayan siteme 300.000+ solucan yüklenmiş! Solucanlar temizlendi; PINKPOPE yeniden hizmetinizde...


Etiketler:
İstihdam