02/06/2014 | Yazar: Levent Pişkin

Gezi Direnişi ve o alanın sadece bir temas alanı olduğunu ve esas meselenin nefret cinayetleri sürerken beraber mücadele etmekten geçtiğini yani Gezi’de başlayan temasın çoğullaşması gerektiği aşikârdır.

Gezi Direnişi ve o alanın sadece bir temas alanı olduğunu ve esas meselenin nefret cinayetleri sürerken beraber mücadele etmekten geçtiğini yani Gezi’de başlayan temasın çoğullaşması gerektiği aşikârdır.
 
Toplumsal bir özgürleşme pratiği olarak okuyabileceğimiz Gezi Direnişinin üstünden bir yıl geçti. Kazanılmış alanlarımızın yasaklanmasına, polis şiddetine, hükümetin muhafazakâr politikalarına ve özgür yaşam hakkımızın gaspına karşı diğer toplumsal hareketlerle beraber büyük bir dayanışma içinde örgütlediğimiz Gezi Direnişi, bir yılın soğukkanlılığı içinden baktığımızda gördüğümüz üzere, daha önce kompartıman usulü ayrı ayrı yürüttüğümüz mücadelelerin ortaklaşabileceğini ve bu ortaklıkta aidiyetlerimizi/kimliklerimizi/kültürlerimizi yaşayabileceğimizi öğretti.
 
Direnişin “erkeklere” ait olmadığını; bilakis eril olmayan bir mücadele pratiğinin mümkün olduğunu ve buradan doğru homofobik, transfobik ve cinsiyetçi olmayan bir dille mücadele edilebileceğini Gezi Direnişi boyunca ve sonrasında deneyimledik. Bu deneyimin ortaya çıkmasındaki en önemli etken kuşkusuz LGBTİ hareketinin özne olarak Gezi Direnişi boyunca orada var olması ve 21 senelik mücadelesini alanda görünür kılmasıydı.
 
Gezi’den sonra LGBTİ hareket açısından gerçekleşen en önemli şey kanımca insanların LGBTİ’nin anlamını öğrenmeleri oldu. LGBTİ açısından toplumsal meşruiyet perçinlenirken diğer toplumsal hareketler LGBTİ alanına dair söz söyleme ve birlikte eyleme geçme ihtiyacını giderek daha çok hissettiler. Gerçekleştirilen 11. Onur Yürüyüşü’ne elli binin üstünde insanın katılması, homofobi ve transfobinin birçok sol/sosyalist örgütlenmede disiplin suçu sayılması ve LGBTİ komisyonlarının bu yapılar içinde kurulmaya başlanması bunun en somut göstergesi. Keza merdiven boyama eylemlerinde gökkuşağı renklerinin tercih edilmesi, geniş kitlelerin LGBTİ mücadelesini kendi özgürlük alanlarının da genişlemesinin ifadesi olarak gördüklerinin, bir diğer önemli göstergesi.
 
Ayrıca bu süreçte LGBTİ öz örgütlülüğü açısından önemli gelişmeler yaşandı ve ondan fazla yerelde yeni LGBTİ oluşumları ortaya çıktı. Bu görünürlükten ana akım siyaset de elbet nasibini aldı. Farklı partiler içerisinde LGBTİ’lerin belediye meclisi için aday gösterilmesi ve LGBTİ dostu belediyecilik protokolünün belediye başkan adayları tarafından imzalanması kuşkusuz 21 senelik mücadelenin ve hareket açısından dönüm noktası sayılabilecek Gezi Direnişi’nin kazanımlarındandı. Ancak, Gezi Direnişi ve o alanın sadece bir temas alanı olduğunu ve esas meselenin nefret cinayetleri sürerken beraber mücadele etmekten geçtiğini yani Gezi’de başlayan temasın çoğullaşması gerektiği aşikârdır. (Cumhuriyet) 

Etiketler:
İstihdam