05/02/2014 | Yazar: Rosida Koyuncu

Abdullah Öcalan’ın LGBTİ’lere (lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks) ilişkin bir açıklaması var mı? Öcalan’ın LGBTİ’lere yaklaşımı nedir?

Son dönemlerde sosyal medya üzerinden ve bire bir sohbetlerde sürekli şu sorular soruluyor: Abdullah Öcalan’ın LGBTİ’lere (lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks) ilişkin bir açıklaması var mı? Öcalan’ın LGBTİ’lere yaklaşımı nedir? Öcalan ne zaman homofobik olmaktan çıktı? Cezaevi öncesi mi? Sonrası mı? Cinsiyet özgürlükçü paradigma sizi kapsamıyor mu?
 
“Bu soruların muhatabı ben değilim. Muhatabı adada, oraya gidip soramasanız da mektup yazıp kendiniz sorun ya da kitaplarını alın okuyun, kendiniz bu sorulara cevap bulun ve kararı kendiniz verin” desem de kendim de okuduğum kitaplarına dayanarak Apohobik ve fobik kokan sorulara şu cevapları veririm: Öcalan’ın LGBTİ kavramını kullanarak yaptığı herhangi bir açıklaması yok. Cinsiyetçi topluma genel olarak karşı çıktığından ve cinsiyet özgürlükçü paradigmadan bahseder. Erkeği Öldürmek kitabında erk ve eril topluma değinerek toplumsal çözümleme yapıp cinsiyetsizlikten bahseder. LGBTİİ kavramını kullanmasa da aşk, kadın, erkek, aydınlık ve sanat konuşmasında Zeki Müren için eril topluma isyandır, erkeği reddetmedir gibi ifadeler kulanır. Fakat Demokratik Toplum Manifestolarından Uygarlık kitabında Yunandaki oğlancılığın Yunan toplumunda karılaştırılmış toplum yaratmak için geliştirilen bir kültürdür, bunun amacı iktidara itaat eden toplum geliştirmektir der.
 
Bu konuya ilişkin kısa bir mektup kaleme alıp adaya yolladım. Mektubumda Kürdistanlı bir eşcinsel ve LGBTİ aktivisti olarak kitaplarını okumuş ve hareketi yakından takip eden biri olarak bu konuya ilişkin kitaplarındaki kendimce bulduğum çelişkiler ve LGBTİ’lere dair birçok toplumsal hareketi değerlendiren ve toplumsal çözümleme yapan birisi olarak LGBTİ’lere dair neden bir belirlemeniz yok, diye sordum.
 
Annesini öldüren bir çocuğun veya kadın cinayetlerinin nasıl bir vahşet olarak görüşmelerinizde belirtiyorsanız, Amed’de Temmuz 2012’de katledilen Roşin Çiçek’in bu toplumun bir gerçekliği olduğuna dair bir açıklamanız Kürdistan ve Ortadoğu’da büyük bir kitleye sahip olan bir Hareketin lideri olarak neden bulunmuyor? Yine bedel veren bir Kürdistan toplumu neden anlam veremiyor, bedel ödetiyor? Cinsiyet özgürlükçü paradigma LGBTİ’lere neler getiriyor ve  LGBTİ’leri kapsıyor mu? Kürdistanlı eşcinseller olarak özgürlük için bedel verenlerin özgürlük konusunda bencil olmaması gerekir diyoruz. Diğer toplumsal devrimlerde yaşanan “kadın sorunu devrimden sonraya çözülecek yanılgısı” gibi Kürdistan devriminde LGBTİ’leri de devrimden sonraya bırakma yanılgısını düşmemek için yaşanan sosyal devrimle bu aşılıp toplumsal algı yenilenmelidir. 
 
Kürdistan’daki aydın ve demokrat bir toplumsal hareket olarak bu görevi gerçekleştirmek demokratın, özgürlükçünün en doğal görevidir. Nasıl ki hayvan haklarını savunmak için hayvan olmaya gerek yoksa, Alevinin, Ermenin, Kürdün vb. hakkını savunmak için o olmaya gerek yoksa, LGBTİ’lerin yaşam hakkını savunmak için de LGBTİ olmaya gerek yok.
 
Demokratik ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü bir paradigmayı esas alan bir parti de bu konuda duruşunu deklare etmeli, toplumsal sözleşmelerinde yer vermeli ve kitlesine anlatmalı. Bu demokratlığı sadece bir kaç vekile yığmak ile olmaz. Gökkuşağınını ve Mezrabotan’ın bir çocuğu olarak sizi sevgiyle selamlıyorum, yoldaşça kalın, diyerek mektubu bitirdim.
 
Mektubuma dair özel bir cevap yerine LGBTİ’lere dair ve özellikle Roşin için bir açıklama beklediğimi ve beklediğimizi belirttim. 4 Kasım’da yolladığım mektup üçüncü mektubum oluyor. Şimdiye kadar takip ediyorum bir cevap görmedim. Umarım Roşin’in duruşması (10 Şubat 2014) yaklaşırken Adadan bu konuda bir açıklama duyarız.       

Etiketler:
İstihdam