07/07/2011 | Yazar: Osman Bulugil

Türkiye’de transferlerde oyuncular izleniyor, kendi ligindeki performansa göre değerlendiriliyor ve alınıyor. İzledikleri performansı vermeyince de eleştiri yağmuruna tutuluyor.

Sezon içinde teknik adam gönderen, devre arsasında yaptığı transferlerle taraftarını umutlandıran Beşiktaş, Galatasaray’la beraber sezonu eleştiriye en açık iki takımından biri olarak tamamladı. Her sezon sonu olduğu gibi ses getiren bir takımın, istenileni başaramadığındaki kurbanlar aranıyor. Genellikle de teknik adamlar ilk sırada tercih ediliyor ve ertesi sezonun ses getiren takımı bir sezon önceki konumlama üzerine inşa ediliyor. “Futbol otoriteleri” bunu yaparken de bolca istatistikleri kullanıyor, geçmiş yıllara göre kıyaslamalar yapıyor ve böylece şetçikleri kurbanları meşrulaştırıyorlar. Bu durum en çok teknik adamlar ve futbolcular üzerinden karşımıza çıkıyor.
 
Guti’yi ele alalım. Örneğin Guti’nin Real Madrid’teki istatistiklerini (isabetli pas, asist vb.) alıp ortalama bir yüzdeye ulaştık. Beşiktaş’ta oynadığı 2010–2011 sezonun istatistikleriyle de karşılaştırdık. Real Madrid’te % 80 isabetli pas ortalamasıyla oynadığını, Beşiktaş’ta bu oranın %50 olduğunu tespit ettik. Peki, bundan ne çıkaracağız? Guti’nin önce yaşının ilerlediği için bu düşüşü gösterdiği düşünülebilir. Bunun yanı sıra İstanbul’da gece hayatı vb. kariyerinin sonlarında buraya sadece para kazanmaya geldiği yönünde yorumlarla sıkça karşılaşabiliyoruz.
 
Bunun gibi yorumlar bizi gerçeklikten uzaklaştırıyor. Böyle bir değerlendirme Guti’nin Real Madrid ile Beşiktaş’ta benzer koşullar altında futbol oynadığını ön kabul olarak var sayıyor ve La Liga ve Türkiye Ligi arasında bir eşitlemeye gitmiş oluyor. Öncelikle Guti’nin hangi mevkide, nasıl bir kadroyla ve nasıl rakiplerle oynadığına baktığımızda durumun daha farklı olduğunu görüyoruz. La Liga ve Türkiye Ligi’nde oynanan futbol aynı düzlemde değil. Guti’nin oynadığı futbolu da, hiçbir zaman takım arkadaşları ve rakiplerden bağımsız ele alamayız. Guti’nin La Liga istatistikleri ile Türkiye Ligi’ndeki istatistiklerini alıp kıyaslamak, Guti’nin oynadığı koşulları eşitlemek anlamına gelecektir. Yani Guti’nin La liga’da yılda ortamla 15 asistle oynaması ile Beşiktaş’ta 10 asistle oynaması arasında bir bağ kurulması söz konusu olmamalıdır. Guti Beşiktaş’ta La liga’ya göre bambaşka koşularda mücadele etmektedir ve buranın koşullarına göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
 
Bu açıdan Guti’yi değerlendirirken, ne yaptığıyla beraber nasıl daha iyi oynayabileceğini de ortaya koymamız gerekiyor. Guti’yi Beşiktaş’ta, 4-2-3-1’de üçlünün ortasında ve iki forvetle oynadıklarında da ikili orta sahadan biri olarak izledik. Bu iki mevkide oynamasında Guti’nin performansını doğrudan etkiliyor. Orta sahanın ortasında Guti’yi oynatmak daha çok dezavantajlı bir konuma karşılık geliyor. Tabi bu durum her koşulda geçerli değil. Örneğin topa daha çok sahip olan, önde oynayan ve kontra atakla oynamanız gereken bir takıma karşı üçlü orta sahada Guti’yi hızlı kontraya çıkmak ve uzun paslarından yararlanmak için kullanabilirisiniz. Fakat Beşiktaş’ın önde oynadığı maçlarda (ligdeki çoğu maçta olduğu gibi) Guti’yi iki orta sahadan biri olarak kullanmak rakibin işine yaramaktan öteye gitmeyecektir. Bu tarz maçlarda Guti’yi forvete daha yakın, topla buluştuğunda dikine, ince paslarını atabileceği mevkide oynatmak gerekiyor. Yoksa kendi onsekizine kadar top almaya gelen Guti’den göllük paslar beklemek hayalden öteye geçmeyecektir. Guti’yi önde topla buluşturup, rakibin kapattığı alanda, tekniği ve oyun bilgisiyle boş alan üretmesini bekleyebilirsiniz. Guti’nin en iyi yaptığı şey zaten gollük pasları üretmek. Onu bundan uzaklaştırmak pek de akıllıca olmayacaktır. Bu açıdan Guti’yi değerlendirmek öncelikle nerede oynadığını irdelemekle başlıyor. Beşiktaş’ın Guti’den verim alabilmesi için önde oynaması gerekiyor ve orta sahadan Guti’ye servis yapan, aynı zamanda hareketli forvetlerin olduğu bir takımla oynaması gerekiyor.
 
Türkiye’de transferlerde oyuncular izleniyor, kendi ligindeki performansa göre değerlendiriliyor ve alınıyor. İzledikleri performansı vermeyince de eleştiri yağmuruna tutuluyor. Aldığınız oyuncuyu, iyi onadığı koşullardan alıp başka bir lige getiriyorsunuz ve hemen aynı performansı bekliyorsunuz. Bu durum var olan gerçekliğe ters düşüyor ve Guti de dahil olmak üzere hiçbir oyuncu ne oynadığı takımdan, ne de rakiplerden bağımsız değil. Bir futbolcunun nerede, nasıl oynadığını belirleyen kendi takımı, rakipleri arasındaki ilişkiler bütünüdür. Yazımızı bitirirken tek gerçeğin sahada olduğunu hatırlayalım ve her futbolcunun oynadığı sahadan itibaren kendisine kadar her şey değişir, liglerden maç içindeki dakikalara kadar.

Etiketler:
İstihdam