22/06/2015 | Yazar: Ata Kan

Direndikçe güzelleşmez mi insan? Sokağa çıkmalıyız fazla daha fazla...

Anayasa gözümde meşruluğunu yitireli çok da uzun bir süre olmadı aslında. Gezi isyanıyla ayyuka çıkan durumlar bunu insanların gözlerine soktu. En temel hakları olan protesto hakkını kullanan Gezi Parkı isyancıları dövüldü, yaralandı, gözaltına alındı, tutuklandı hatta ve hatta öldürüldü. Bu ilk miydi? Tabi ki hayır! İnsanların en temel hakları olan barınma haklarını gözetmeyen devlet; Avcılar’da, Eryaman’da, Ülker Sokak’ta trans kadınlara saldıran çeteleri bazen el altından bazense alenen besleyerek trans kadınların anayasal hakkı olan yaşam hakkını ihlal etmiştir. LGBTİ bireylerin seyahat, sağlık, çalışma ve daha pek çok anayasal hakkı devlet tarafından engellenmeye çalışılmış kısmen de engellenmiştir.
 
LGBT ya da LGBTİ hareketi anayasal hakları için bir mücadele işine girişeli de çok bir zaman olmadı. Bugüne kadar elde ettiği tüm kazanımları bireysel ya da kitlesel direnişlerle sokaklarda meydanlarda çark caddelerinde çalıştıkları evlerde kazanmış LGBTİ hareketinin anayasada görünürlük kazanması ne kadar kazanç sağlar bilemiyorum. Anayasada tanınması istenen cinsel yönelim/cinsiyet kimliği ve daha fazlası eşcinsel biseksüel transeksüel bireylerin kanını durdurur mu bilinmez.
 
Trans Onur Yürüyüşü, İstanbul 2015
 
Anayasada görünürlük kazanmak tabi ki bu devletin elindeki kanı silmez ama bir kazanç olacağı su götürmez bir gerçektir. Devlet tüm organlarıyla bizlere saldırırken anayasasında bizi tanıması bunları önlemese bile önemli bir kazanım olacaktır. Ama anayasa talebinin ötesinde sistemi değiştirme talebini büyütme taraftarıyım. Bugün kadın düşmanlığını besleyen, madencileri maden ocaklarında, işçileri inşaat katlarında ve betonlar altında katleden, Türk’ün Kürt’e Ermeni’ye olan düşmanlığını örgütleyenler ve nefreti büyütüp bize saldıranlar aynıdır ve bellidir.
 
Peki ne yapmalı LGBTİ hareketi? Direnmeli. Direndikçe güzelleşmez mi insan? Sokaklara meydanlara çaldığımız rengimizle büyülüyoruz insanları. Biz indikçe meydana, her defasında titreyen ürken bir sistem tasavvur ola gelir zihnimde. Bir iki üç derken bin olan bizler katlanarak gelmeliyiz. Daha da katlanarak daha da büyüyerek. Büyütmeliyiz isyanımızı. Çark caddelerinde yükselen isyanımızı grev meydanlarına taşımalıyız mesela. Karakollarda paparonlara attığımız gullümü barikatların arkasına pos bıyıklı devrimcilerin içine taşımalıyız. Döne döne direnmeli, direne direne kazanmalıyız. Sokağa çıkmalıyız fazla daha fazla...
 
Barikatlarda buluşalım.
 
Bir İki Bir İki Üç Daha Fazla Direniş.
 
Translara Bin Selam. 

Etiketler:
İstihdam