08/09/2014 | Yazar: Eser Gündüz

Bakıyorlar ve soruyorlar –‘bunların cinsi ne’, diye? — İnsan, diyoruz, siz tanımazsınız.

Dün gece saat 23 sularında ancak oturabildim yazının başına. Dedim ki kendi kendime, ne zaman güzel şeyler yazacağım. Velhasıl-ı kelam, biraz düşündükten sonra döküldü kelimeler. Yitirdiğimiz dostlarımızın ardından…
 
Her gün seni yaşıyorum, hayal kurmama engel olan şeylere aldırmadan. Maddeleşmeden zevk alıyorum, halka açık yerlerde sevişiyoruz seninle. Hem de, dini açık oturumların hat safhada olduğu bir ülkede.
 
Halka açık yerlerde gizlenmeden sokuluyorum bacak arana. Bana korkak diyorlar, oysaki kıvrılışım gayet cesurca. Sonra an geliyor yoruluyoruz, kapalı ve karanlık yerlerde sarılıyoruz birbirimize. Nefes aldığımız anlardaki en ahlaksız bakışları, en ahlaksız konuşmaları, en ahlaksız hayalleri kuruyoruz gizlice.
 
Ne gökteyiz, ne de yerde. Gerçeküstücü bir ressamın tablosunda sıkışmış gibiyiz.
Anlarmış gibi boş boş bize bakıp dururken insanlar bir sergide, alenen sevişiyoruz. Boş bakışlara cümbüş yaşatıyoruz da, gerçeküstücü ressam kadar anılmıyoruz bile.
 
Eşitlik, hak, hukuk, adalet düşünmeden yepyeni bir ülke kurmuşuz seninle, sınırları olmayan. Yürütmesine yürütüyoruz da, ne yargıya ihtiyaç duyuyoruz ne de yasamasına birilerinin. Bir bilim adamına bile ihtiyaç duymuyoruz, doktrinleştirmesine… Kendi felsefesini tartışan iki canlıyız, kimsenin hatırlamayacağı iki filozof. Düşüncemize, ideolojimize, inancımıza ve inançsızlığımıza saygı göstermeyenlerin önünde saygıyla eğiliyoruz da, kafamızı yere indirdiğimiz an da suratımıza uğrayan o alaycı gülüşe engel olamıyoruz. Sonra bizimle dalga geçenlerin de önünde eğiliyoruz ve tekrar o alaycı gülüş.
 
Toplumun değerlerine uyum sağlayamayan iki asi gibiyiz. Ellerinden gelse yağlı ilmeği geçirecekler de boynumuza, geçmişte astıkları suçsuz insanları hatırlayıp vazgeçiyorlar -belki de uyum sağlamaya çalıştıkları başka toplumların uyum yasaları gereğidir- ve biz ne olursa olsun yine eğiliyoruz saygıyla önlerinde.
Bakıyorlar ve soruyorlar –“bunların cinsi ne”, diye? — İnsan, diyoruz, siz tanımazsınız. Bu ülkede bacak aralarının şekli şemaili oluşturuyor canlıların statüsünü. Eğer iki bacağının arasında fazlaca yük taşıyorsan, sensin güçlü, hak senin, adalet senin, hürriyet senin elinde. Biz ise bacak aramıza barikat kurmuşuz da, Filistinli bir mülteci gibi taşlıyoruz cinsiyetimizi soranların zihniyetini. Attığımız her taş hedefi vurduğu an da, tekrar halka açık yerlere çıkıyoruz, göğsümüzü kabarta kabarta sevişiyoruz zafer meydanlarında.
Dinsiziz ve tanrısızız onların gözünde. Koyun gibi güdülmediğimiz için midir nedir, sapkınız onların gözünde. Kural gerekmiyor hayatımızı düzene sokmak için. Gün geldi sapık dediler bize, gün geldi orospu dediler, gün geldi anayasaya aykırı, hukuka aykırı, Türklüğümüze aykırı dediler.
 
Sindiremediler bizi. Toplulukları dağıttılar, arkadaşlarımızı öldürdüler, öldürenleri bul-a-madılar, bölündük… Kendi kimliğimizi ardımıza bırakıp yitip gidenleri yaşattık.
 
Yorulduk…
Ağladık…
Ama yine seviştik, halka açık yerlerde. 

Etiketler:
İstihdam