13/08/2017 | Yazar: Beren Azizi

"Farklılıklara tahammül" ve "kendin gibi olmayana tahammül" meselesi üzerinden Nuray Mert vakasını tartışmak ne demektir?

"Farklılıklara tahammül" ve "kendin gibi olmayana tahammül" meselesi üzerinden Nuray Mert vakasını tartışmak ne demektir?

Farklılıklara karşı, en azından sistematik farklılık sahiplerinin istediği şey, kendilerine tahammül edilmesi olmadı aslında hiçbir zaman.

Nuray Mert'in ya da ona yakın veya onun gibi düşünenlerin "farklılık" politikası daima "tahammül" ile paralel gidiyor. Bu da kişilerde kimlik anksiyetesi ve özerkliklerinin olmadığı, hazlarını ve yalnızlığını ihlal eden bir durum oluşturuyor. Bu noktada da aslında olan şu: Egemen olan bu işten kârlı çıkıyor.

Oysa bir gazete, bir üniversite, bir STK vb. gettodur her daim, ideolojik/akademik bir alandır. Bir gazetede vatandaşlık hukuku işletmeye çalışmak, yani özerk fikir alanlarında vatandaşlık haklarını devlet gibi "her fikre eşit mesafede" işletmesini beklemek tüm ülkedeki kurumların devletleşmesi gerektiği düşüncesinin sonucudur ve bunun da sonucu olarak ülkedeki tüm kurumlar devlete dönüşür. (Zaten aslında biraz öyle olmuş durumda Türkiye'de durum, örneğin belirli kimliklerden hiç gazeteci yoktur, akademisyen yoktur.)

Foto: Yıldız Tar / Kaos GL

Özerk alanlarda özerkliğimizi savunmakla devletin vatandaşlık haklarını savunmasını karıştırıyoruz gibi geliyor. Dolayısıyla örneğin bir üniversitenin özerk süreçlerle etik olarak aldığı bir "işten çıkarma" kararını onu devlet sandığımız için vatandaşlık hakkı ihlali yapmış olarak yorumlayabiliyoruz. (Nefret söylemi yasada suç olarak ayrıca tanımlanmamış olmasına rağmen üniversite özerk olarak bunu ilkesi olarak tanımlayabilir ve özeleştiri sürecini başlatıp gerekli görürse o kişiyi kendi etik ilkeleri ile uyuşmadığı için "işten çıkarabilir.")

Bu gibi süreçlerde önemli olan şeffaflık ve etik ilkelerin görece evrenselliği ve ayrımcılık içerecek şekilde işletilmemiş olmasıdır. Tabii baştan bir sözleşme ile kurulan özerklik de şarttır. Kişiye göre değişmeden belirlenmiş ilkelerle fedakarlık edilerek asgari müştereklerde buluşulur. Bu süreçte hiçbir kurumun, ideolojisi ne olursa olsun, asgari müştereği "EŞCİNSEL BİR YAZARIMIZ OLAMAZ" olamaz mesela; ama "Bizler Marksist bir yayınız, anti-Marksist bir yazı yayımlamıyoruz." diyebilirler. Buna "HAKSIZLIK" diyenler, bunu SANSÜR olarak görenler özerkliğin ne olduğunu bilmeyen milli-merkezi devlet ideolojisinin temel argümanıyla manipüle olmuş insanlardır.

Nuray Mert örneğine gelirsek... Mesele Cumhuriyet okuyucusu meselesi değil. Mesele cinsel tacizi ve tecavüzü "evlilik"le meşrulaştırma yasası olan bir yasayı görece olumlayan yazılar yazması.

Yapılan hata ise, bunu "farklılık" olarak tanımlarken gerçekten sözlük anlamıyla bir "farklı düşünce"den mi söz ediyoruz yoksa "farklılık" derken kimlikten mi söz ediyoruz belli değil. Bile isteye bir manipülasyon söz konusu. Tecavüzü meşrulaştırmak evet benim düşüncemden farklı bir düşüncedir; ama "ezilen bir farklılık" bir "farklı kimlik" değildir. Nuray Mert'e ve onun tecavüzü meşrulaştıran tavrına ezilen kimlik, sistematik ötekileştirilen düşünce tanımı yapmak yine yeniden tecavüzü meşrulaştırmaktır. Tecavüz kültürü, "farklılıklara tahammül" başlığı altında işlenemez.

Yani cinsel taciz ve tecavüzün meşrulaştırılması bir "farklılık"tır belki ama sistematik bir ezilen kimlik anlamında bir farklılığa işaret etmez. Nuray Mert, bir "farklılığı" sebebiyle işten çıkarılmıyor, cinsel taciz ve tecavüzü meşrulaştıran yasayı türlü yollarla onayladığı için eleştiriliyor, iktidarsızlaştırılıyor. Bu noktada bir gazete ya kendisini dağıtacak, çünkü örneğin ben Cumhuriyet'te yazar olsaydım bu örgütlenmede onunla devam etmek istemezdim, ya da Nuray Mert'i gönderecek.

Fazlaca yanlış anladığımızı ve birbirine karıştırdığımız birçok kavram ve durumun olduğunu düşünüyorum bu meselede ve romantik reflekslerle herkesten devlet gibi davranmasını beklediğimiz idealizmin (ki bence çok tehlikeli) uzantısı olarak görüyorum Nuray Mert'e yapılan bu "memur ve işten çıkarıldı" muamelesini. Nuray Mert'in bir haksızlığa uğradığını düşünüyorsanız bunu "farklılıklara tahammül" üzerinden açıklamak yerine o farklılığın ne olduğu, ki bence tecavüz kültürünü meşrulaştırmak, söyleyin ve haklılığını belirtin.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.

 


Etiketler:
İstihdam