21/04/2015 | Yazar: Sedat Yağcıoğlu

AYM’nin son aldığı karar, aslında bizlere cinsel çeşitlilik açısından parodik imkânlar sunabilir. Gelin cinselliklerimizi, arzularımızı, bedensel hazlarımızı daha açık konuşalım.

Arzunun, hazzın, cinselliğin doğallaştırılması ve sınırlanmasına yönelik uygulamalar insan hayatını ve yaşamsal deneyimlerini basitleştirmeye, anlamsızlaştırmaya ve derinliksizleştirmeye devam ediyor. Foucault’dan beri daha iyi biliyoruz ki; cinsellik politiktir ve üreme amaçlı cinsellik dışı tüm cinsellik biçimleri ya psikolojik normlarla “normal dışı” veya “doğal olmayan” olarak tanımlanır ya da hukuki olarak “suç” edimi çerçevesinde tasniflenerek cinsel baskı pekiştirilir. Bu cinsel baskı, belli bir cinsellik hiyerarşisinin oluşturulmasıyla “kabul edilebilir” sınırlar çizer ve böylelikle arzularını, hazlarını, cinselliklerini bu “makbul” sınırın ötesinde tanımlayanlar, yaşamak isteyenler ya “normal olmamakla” ya da “suçlu olmakla” nitelenerek ayrımcılığa maruz tutulurlar ve bu “doğal olmayan cinsellikler” de yok edilmeye çalışılır. Bu erotik adaletsizlik durumuna karşı mücadele etmek için kategorik cinsellik sınırlarının dışına açılarak; cinsel çeşitliliği her düzeyde ve her alanda savunmak şart haline geliyor.
 
Sinan Goknur & Emmett Ramstad: Untitled, or: The Paradox of a Queer Dream
 
Anayasa Mahkemesi (AYM); oral seks, anal seks, grup seks, eşcinsel ve lezbiyen ilişkiler içeren görüntü, ses ve yazıları satanlara, depolayanlara ve bulunduranlara bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilmesini öngören Türk Ceza Kanunu’nun 226/4. maddesinin Anayasa’yı ihlal etmediğine hükmetmiş bulunuyor[1]. Konu aslında, bir yurttaşın işyerinde polis tarafından yapılan aramada bulunan bir flash disk içindeki porno görüntüler ile başlıyor ve yerel mahkeme bu durumla ilgili olan TCK’daki ilgili maddenin Anayasa’ya aykırı olup olmadığını AYM’ye soruyor.  AYM’nin Anayasa’yı ihlal etmediğini ve dolayısıyla kişinin suç işlediğini belirten TCK 226 / 4 maddesinde şu belirtiliyor: “Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi bir yıldan dört yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adli para cezası cezalandırılır”.
 
Rubin[2], cinsel tabakalaşmayı anlatırken, bunun en önemli araçlarından birisi olarak cinsellik hukukundan bahseder. Rubin’e göre; cinsellik hukuku serttir, yasalar yoluyla ağır cezalar yaratır ve temel olarak cinsellik hiyerarşisinin en üstündeki cinsellik edimi olan “evlilik içindeki, üreme amaçlı cinsel birleşme” dışındaki cinselliklerin yasaklanmasını amaçlar. Bu cinsellik hiyerarşisinde; heteroseksüel, evli, tek eşli, üreme amaçlı, evde, parasız, çiftler halinde, aynı kuşakta, pornografi içermeyen, sadece bedenlerin kullanıldığı sıradan cinsel edimler “normal, doğal, sağlıklı ve kutsal” olarak kabul edilir. Bununla birlikte; eşcinsel, nikâhsız, seçici olmayan, üreme amaçlı olmayan, ticari seks ile, yalnız ya da grup olarak yapılan, kuşaklar arası olabilen, park gibi açık alanlarda yapılan, pornografi içeren, seks oyuncaklarının kullanıldığı ve sadomazoşist cinsel edimler ise “anormal, doğal olmayan, hastalıklı, günah ve sıra dışı” olarak kabul edilir ve dolayısıyla yasaklanır, suç olarak kabul edilir. Oysa bu cinsel tabakalaşma sistemi, hedef popülasyonda olan; yani cinsel muhalifleri kontrol eden ve özgürlüklerini kısıtlayan bir araç işlevi görür.
 
Cinselliğin bu düz, doğallaştırıcı ve heteroseksist yorumu; arzuları, hazları ve cinselliklerini özgürce yaşamak isteyen kişileri “doğal cinsellik” alanından dışlar. Bu durum, makbul olmayan cinsel arzuya sahip olan ve bu edimlerde bulunan kişileri “yaralanabilir”[3] kılar. Butler, Queer teorinin kurucu metinlerinden birisi olarak kabul edilen Cinsiyet Belası adlı kitabında, cinsiyetin de toplumsal cinsiyet gibi performatif edimlerle kurulan bir “şey” olduğunu belirterek, cinsiyetlerin ve cinselliklerin “kültürel idrak çerçevesi” dışında bıraktığı ne varsa oraya doğru genişletilmesini önerir. Böylelikle farklı cinsellikler içerlenecek ve yaralanabilirlikler azalacaktır. Cinsiyetlerin ve cinselliklerin “doğallaştırılmaya” çalışılması paradoksal parodiler yaratır. Örneğin, muhafazakâr ideolojinin sürekli olarak cinsellik konusuna odaklanması zorunluluğu, apaçık bir parodidir. Çünkü bastırmayı hedeflediği konu, böylelikle sürekli olarak toplumsallaşır, konuşma ve tartışma imkânları yaratır. Rızaya dayalı ilişkilerin sorgulanması, yasaklanması ve suç olarak kabulünün toplumsal olarak karşılığını bulmama imkânları artar.
 
Rubin’in işaret ettiği cinsellik hiyerarşisindeki çeşitlilik, insanların arzularında ve yaşamlarında hayat bulmaya devam edecektir. Sadece penisin vajinaya girişinden çok daha farklı bedensel hazları çoktan keşfetmiştir insanlık. Cinsel haz; sadece belli beden parçalarına ve bunların belli bileşimlerine, temasına, etkileşimine bölünemez. Penis sadece vajinayla birleşmez; ağızla da birleşir ve sonuçta oral seks güzeldir, haz verir. Bedenin “makbul” parçası sadece vajina değildir, anüs de bedenin bir zevk veren parçasıdır ve anal seks de, güzeldir, haz verir. Düz cinsellik dışındaki erkek erkeğe, kadın kadına arzular ve seks de güzeldir, haz verir. Mastürbasyon; cinselliğin en mahrem hazlarından birisidir. Hayal gücüyle mutlu eder, fanteziler kurdurur ve bu sayede cinsel deneyim hayal dünyasında da çeşitlenir. Açık alanda seks, güzeldir, izlemek ve izlenmek haz verir. Deniz kenarında kumsal üzerinde, bir ormanda ağaçların altında seks romatikleşir, doğayla bütünleşir ve haz verir. Evliliğe bağlı olmayan, tek eşli olmayan seks cinsel çeşitliliğin en temel biçimlerinden birisidir. Sadomazoşizm, iki tarafın da rıza sınırında şiddet içererek haz verebilir. Pornografi tahrik edicidir, cinselliğin görselliği haz verir, seks endüstrisi cinselliğin farklı hazlarla yaşantılanması için araçlar sunar. Burada saymadığım ya da daha deneyimlemediğim, keşfedilmiş ya da keşfedilmeyi bekleyen nice arzular, hazlar vardır ve onlar da güzeldir.
 
Özetle, AYM’nin son aldığı karar, aslında bizlere cinsel çeşitlilik açısından parodik imkânlar sunabilir. Gelin cinselliklerimizi, arzularımızı, bedensel hazlarımızı daha açık konuşalım. Birbirimizden farklı hazları öğrenelim. Kendi cinsel yaşamlarımızda aldığımız hazlarımızı çeşitlendirelim. Çünkü, cinsellik politik olduğu kadar da, temel bir insan hakkıdır. Cinsellik temel bir insan hakkı olduğu kadar da, güzeldir. Cinselliklerimizi savunalım! Arzularımızı savunalım! Hazlarımızı savunalım!
 
Sedat Yağcıoğlu
Araştırma Görevlisi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Hizmet Bölümü


[2] Gayle S. Rubin, (2014) Cinselliği Düşünmek: Cinsellik Politikasına Dair Radikal bir Kuram Üzerine Notlar, KaosQueer+ Queer Çalışmaları Dergisi, 1, 23 – 52
[3] Judith Butler, (2012), Cinsiyet Belası – Feminizm ve Kimliğin Altüst Edilmesi, İstanbul: Metis Yayınları 

Etiketler:
nefret