07/03/2013 | Yazar: Tunca Özlen

TSK disiplin yönetmeliği ile personelinin yalnızca heteroseksüellerden oluşmasını, en azından öyle görünmelerini şart koşmakta.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yeni disiplin yönetmeliği kısa bir süre önce Meclis’ten geçti. Yeni ceza puanı sistemine göre, askerlikte disiplin suçu olarak kabul edilen her davranış karşılığında personele bir ceza puanı verilecek ve bu ceza puanları kişinin siciline işlenecek. Personel belirli bir ceza puanına ulaştığında kademeli olarak uyarma, kınama, aylıktan kesme, terfi durdurma ve en ağır ceza olan meslekten ihraç cezası uygulanacak. Verilen disiplin cezaları Disiplin Amiri, Disiplin Kurulu ve Yüksek Disiplin Kurulu’ndan oluşan üç aşamalı bir mekanizma tarafından uygulanacak. Disiplin cezası verilecek askeri personelin 7 gün içinde savunması alınacak. Verilen disiplin cezaları personelin özlük dosyasına işlenecek. Disiplin suçları nedeniyle verilen meslekten atılma kararları YAŞ’a gitmeyecek ancak bu kararlara karşı yargı yolu açık olacak.
 
Hukuk sistemimizde suç kapsamında olmayan eşcinsellik, TSK’nın eski disiplin yönetmeliğinde olduğu gibi, yenisinde de “gayri tabii mukarenet” yani doğal olmayan cinsel birleşme olarak tanımlanıyor. Yeni disiplin sisteminde eşcinsellik en ağır disiplin suçu kapsamında değerlendiriliyor ve meslekten atılma cezasının gerekçesi olarak kabul ediliyor. Böylelikle eşcinsellik, meslekten atılmayı gerektiren diğer suçlar olan adam öldürme, rüşvet ve dolandırıcılık, yolsuzluk yapma, devlet sırlarını açığa çıkarma ile aynı kefeye konuyor. Eşcinsel ilişkiye girmek dışındaki ordudan atılmayı gerektiren diğer bütün davranışlar, mevcut Ceza Kanunu’nda suç kapsamında. Böylelikle TSK, AKP’den hızlı davranarak eşcinselliği suç kategorisine sokmuş oldu.
 
Eski bakanlardan Aliye Kavaf’ın “Eşcinselliğin biyolojik bir bozukluk, bir hastalık olduğuna inanıyorum. Tedavi edilmesi gereken bir şey bence” vecizi, yine İdris Naim Şahin’in PKK için sarf ettiği “Eşcinselliğe kadar, her türlü namussuzluğun, ahlaksızlığın, gayri insani durumun olduğu ortam” sözleri, TSK’nın bu başlıktaki “jargonu” ile tamamen örtüşmekte. Diğer ifadeyle, iş eşcinselliğin doğal olmayan bir durum, tedavi edilmesi gereken bir hastalık, toplumda yaygınlaşması tehlike arz eden bir sapkınlık olarak kabul edilmesi hususunda AKP ile TSK şiir gibi uyum içerisindeler.
TSK disiplin yönetmeliği ile personelinin yalnızca heteroseksüellerden oluşmasını, en azından öyle görünmelerini şart koşmakta. Eşcinselliği kriminalize eden bu tutumun terminolojide bir adı var: Heteroseksizm. Doğal, normal, üstün ve kabul edilir olan cinsel yönelimin heteroseksüellik olduğunu öne süren, heteroseksüel olmayan her türlü davranış, kimlik veya ilişkiyi damgalayan, reddeden ve aşağılayan ideolojik sistem anlamına gelmektedir heteroseksizm.[1] Tam bu noktada zorunlu heteroseksüellik dayatmasını, ülkemizdeki zorunlu askerlik sisteminin bir parçası olarak ele almak gerekir. Vicdani ret hakkı, her ikisiyle de hesaplaşanların yıllardır verdikleri mücadelenin sonucu olarak sık sık gündeme geliyor.
 
Bir İhtimal Daha Var: Ölmek Yerine Reddetmek
Vicdani ret ahlaki ya da politik gerekçelere dayalı olarak zorunlu askerlik hizmetini reddetme durumudur. Eğer kişi, Avrupa’da yaygın olan bir uygulamayı, askerlik yerine kamu hizmeti verme seçeneğini de reddediyorsa o kişi total retçidir.[2] Türkiye’de vicdani ret, kanunlarda hak olarak tanınmıyor, ayrıca vicdani retçilerle ilgili özel bir düzenleme bulunmuyor. Vicdani reddini açıklayıp bu kararda ısrar edenler, ya firari olarak yaşamak zorunda kalıyor, ya da silah altına alınmalarına rağmen verilen görevleri reddettikleri için askeri cezaevlerine atılıyor.
 
TSK’nin kurallarına göre “askerliğe elverişli olmayan” açık bir eşcinselin zorunlu askerlik karşısında önünde iki yol duruyor: İnsanlık onurunu ayaklar altına alan aşamaların ardından “pembe tezkere” alıp askerlikten muaf olmak veya zorunlu heteroseksüelliği de içinde barındıran zorunlu askerliğe karşı vicdani reddini açıklamak. 2001 yılında Afganistan’ın bombalanmasına karşı çıkarak reddini açıklayan Mehmet Tarhan, mücadelesiyle tanınan eşcinsel vicdani retçiler arasında yer alıyor. TSK tarafından “psikoseksüel bozukluk” olarak tanımlanan eşcinselliğini “kanıtlayarak” pembe tezkere almak yerine, “çürük de değilim, gitmiyorum da” diyebilme cesaretini gösteren Tarhan, sayısız kere zorla askere alındı ve askeri cezaevine gönderildi. O ne pembe tezkere almaya, ne de “yapayım da kurtulayım” demeye yanaştı. Bu cesur tutum elbette her zaman bir ideolojik netliğe, hele sınıfsal duruşa tekabül etmiyor.
 
Devlete tarih üstü bir kötülük atfeden, egemenlerin değil toplumun çıkarlarını koruyan bir ordu tahayyülünün imkânsızlığına vurgu yapan düşünceler, anarşizmle sivil toplumculuk arasındaki sıkışmışlığın dışa vurumu olarak yorumlanabilir. Profesyonelleşmenin ve piyasacılığın beraberinde getirdiği halka yabancılaştırıcı etkilerin ortadan kaldırılması için ordunun önce tamamen dağıtılması, her cinsel yönelimden erkek ve kadın yurttaşları kapsayan, üretim sürecinden koparılmamış bir tür milis olarak yeniden örgütlenmesi gerekiyor. Vicdani reddin zeminini ortadan kaldıracak köklü değişimler gerçekleşene kadar ise, burjuvazinin savaşçı politikalarını teşhir eden unsurlar olarak anti-militaristleri karşıya almak için hiçbir neden yok.
 
Vicdani ret, heteroseksizmi ve militarizmi sorgulamaya açması yönünden, üstelik Türkiye gibi içeride ve dışarıda ordunun toplumsal sonuçları çürütücü olan misyonlar edindiği bir ülkede, onurlu bir tutum. Anti-militarizm her ne kadar mutlak bir savaş karşıtlığına indirgense, sınıfsal bağlamdan koparılsa, dolayısıyla sınıf savaşına kategorik olarak mesafeli dursa da, mevcut koşullar altında vicdani ret hakkı meşruiyetinden bir şey yitirmiyor.

Bitirirken, zorunlu askerlik politikasının dışında tutuldukları halde vicdani reddini açıklayan kadınların Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlamak istiyorum.
 
Bu yazı ilk olarak 2 Mart 2013 tarihli soL Gazetesi’nin “soL Bakış” ekinde yayınlanmıştır.
 
[1] LGBT Öğrencileri Aile ve Okul Kıskacına Karşı Nasıl Korumalı broşürü, syf. 11, Kaos GL yayınları.
[2] Daha fazla bilgi için bkz. Barış İçin Vicdani Ret Platformu internet sayfası, “Vicdani ret nedir?”

Etiketler:
2024