15/07/2014 | Yazar: Eser Gündüz
Yönelimim her ne olursa olsun kendilerini normal olarak görüp de başkalarını ötekileştiren bu insanlardan olmamayı yeğliyorum.
Bundan 1 hafta önce sevgili Ahmet Yıldız’ın homofobik bir nefret cinayeti sonucu 15 Temmuz 2008’de hayatını kaybedişinin 17. duruşması görüldü. Mahkeme sonucu dava 13 Kasım’a ertelendi. Ne davanın ertelenmesi, ne de LGBTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks) aktivistlerinin müdahillik talebinin reddedilmesi beni şaşırttı. Sonuç beni sadece kendimle savaşmaya itti. Haberi okuduğum andan beri nefret cinayetine nefret duygusu besleyerek ama aynı zamanda nefrete nefretle cevap verme Eser, deyip kendimi telkin ederek yazmaya çalışıyorum.
Nasıl dayanır ki insan? Arkadaşların sokaklarda gündüz gece demeden katledilirken, bir baba oğlunu sırf cinsel yöneliminden dolayı gözünü kırpmadan öldürebiliyorken nasıl olur da nefret etmez insan bu düzenden.
Nasıl dayanır ki insan? Arkadaşların sokaklarda gündüz gece demeden katledilirken, bir baba oğlunu sırf cinsel yöneliminden dolayı gözünü kırpmadan öldürebiliyorken nasıl olur da nefret etmez insan bu düzenden.
Yazmaya çalışıyorum. Bir yandan 30 yıllık ömrüm boyunca bütün eğitimcilerin, annelerin, babaların ve yöneticilerin heteroseksüeller normaldir, diğerleri yanlıştır söylemlerine karşı sükûnetimi korumaya çalışırken, bir yandan yitip giden arkadaşlarımın geri dönmeyeceği gerçeğine alışmaya çalışıyorum.
Bir anda gözüm kitaplığıma ilişiyor. Turgut Uyar’lar, Cemal Süreya’lar, Vüsat Bener’ler ve Tezer Özlü’ler… Hepsi bana bakıyor. Okuduğum kitaplara lanet ediyorum. Neden okudum da fark ettim gerçekleri, diyorum. Sanırım burada pes etmekle etmemek arasında gidip geliyorum. Keza insan okumasa ve cahil kalsa acaba daha mı mutlu olurdu. Sonra “ya ben de onlar gibi olsaydım ve nefret edip arkadaşlarımın ölümüne sessiz kalsaydım” diyorum. Yok yok… Hayır. Ölmemeli suçsuz yere insanlar.
En güzeli diyorum beni zorla içine soktukları bu heteroseksüeller dünyasını reddetmeli. Evet, reddediyorum. Yönelimim her ne olursa olsun kendilerini normal olarak görüp de başkalarını ötekileştiren bu insanlardan olmamayı yeğliyorum.
Bu durum pek tabi heteroseksüellerle LGBTİ’lerin savaşı değil. Bu bütün insanlığın düzene karşı vermiş olduğu bir savaş. Bu savaş bundan 30 yıl önce de vardı. Bugün sadece umarım gelecekte olmaz diyebildiğimiz ve her nefret cinayetiyle gelecekten umudumuzu yitirdiğimiz bir savaş. Ne bir hükümete bağlanacak, ne de bir topluma. Bu yüzden kimseyle savaşmayıp heteroseksüelliği reddediyorum.
Ahmet Yıldız geliyor gözlerimin önüne. Çıkıp sokaklara, siz heteroseksüeller ahlakınız batsın deyip çılgınlar gibi sevişmek istiyorum. Parklar, bahçeler ve yollar… Her yerde Ahmet Yıldız’ı görüyorum. Heteroseksüelliğimden defalarca utanıyorum…
Etiketler: