10/10/2011 | Yazar: Yıldırım Türker

Yüce Türk adaletinin en kirli hikâyelerinden biri, Ocak 2003’te 23’ü tutuklu 31 sanığın küçük yaştaki kıza tecavüz suçuyla yargılanmasıyla başlamıştı.

Yüce Türk adaletinin en kirli hikâyelerinden biri, Ocak 2003’te 23’ü tutuklu 31 sanığın küçük yaştaki kıza tecavüz suçuyla yargılanmasıyla başlamıştı.
 
Yüce Türk adaletinin en kirli hikâyelerinden biri, 2003 Ocak ayında başladı.
12 yaşında bir kız çocuğu, 2002 yılının Temmuz ayında Mardin Emniyet Müdürlüğü’ne giderek polise, aralarında kamu görevlileri ve köy korucularının da olduğu onlarca kişinin tecavüzüne maruz kaldığını anlattı.
Ocak 2003’te 23’ü tutuklu 31 sanığın küçük yaştaki kıza tecavüz suçuyla yargılanmasına başlandı. Ancak dördüncü duruşmadan itibaren sanıklar için tahliye kararları gelmeye başladı. Dava, bir türlü sonuca bağlanamıyordu. Yüce hukukumuz, Mardinli kız çocuğunun mağduriyeti konusunda hiç de hassas değildi.
 
‘Sizin çocuklarınız yok mu?’
Biz onu N. Ç. olarak tanıdık.
Dönemin Adalet Bakanı Çiçek’e yazdığı mektupta sesini duyduk.
“Sizin çocuklarınız yok mu? Öyle bir olay kızınızın da başına geldi diyelim, ne düşünür, nasıl bir tepki gösterirsiniz? Her gün için için ağlayacaksınız. Benim davamda suç işleyen bütün sanıklar, şu anda elini kolunu sallayarak geziyor. Ya benim hayatım ne oldu, biliyor musunuz? Bir düşünün bakalım” diyordu. Bu mektubu yüzünden hakkında soruşturma bile açıldı.
N. Ç.’nin çilesi bitmedi. Davada bir karara varılması 8 yıl aldı. N. Ç. bu arada şikâyetçi olduğu için binlerce kez pişman oldu. Pişman edildi.
Duruşmalarda korucu sanıklardan biri, avukatları açıkça ölümle tehdit edebiliyor, sanıklar en ufak bir mahcubiyet göstermiyordu.
Neden göstersinler ki?
 
Yargıtay devreye girer
Yüce erkek Türk adaleti, N.Ç.’nin de istismarda rızası olduğu, zorla alıkonmadığı gerekçesiyle bazı sanıklarda ceza indirimine gidiverdi.
Yine yüceliğiyle sabıkalı İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu’nun N.Ç. ile ilgili raporu gerekçe gösteriliyordu. Raporda, ‘Mağdurenin, mağduresi olduğu olayın ahlaki radaetini müdrik (Ahlaki kötülüğünün farkında olduğu) olduğu’ belirtilmişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da geçen gün, yerel mahkemenin kararının onanması yönünde mütalaa sundu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın mütalaasının ardından, mahkeme sonucu Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin vereceği karara kaldı.
 
‘Olumlu tavır’dan iyi hal indirimi
N.Ç’nin avukatlarından Reyhan Yalçındağ, Bianet’e Türkiye’de genellikle başsavcılığın beyan ettiği görüşler doğrultusunda karar alındığını belirterek durumun vahametinin altını çiziyor.
“Burada biz çocuklardan bahsediyoruz, çocukların beden bütünlüğünden ve cinsel istismar suçunun ağırlığından bahsediyoruz. Dolayısıyla yaklaşım, son derece geri ve bir şekilde tanıdık.
Bu ülkede genellikle Başsavcılığın görüşleri doğrultusunda kararlar onanabiliyor. Biz bu kararı temyiz ettik. Sanıklar bu kadar az cezayla kurtulunca, N.Ç’nin her şeye karşı güveni sarsıldı, “Demek ki ben suçlu görülüyorum” dedi. Maalesef bu dosya tek değil, bunun gibi çok fazla dosya var. Böyle olunca failler, benzer suçları işlemeye devam ediyor.
Failler zaten yıllardır dışarıda, ellerini kollarını sallayarak geziyor. Olayın kendisi bir trajediyken, duruşmadaki iyi hali nasıl değerlendiriyorlar anlamıyorum. Bu ağır cezalık bir suç ve küçücük bir çocuktan bahsediyoruz. Durum böyleyken, failler duruşma salonunda bir şey yapmayacak herhalde.
Yapacaklarını vekillere yaptılar. Biz defalarca eli silahlı korucular ve sanık yakınları tarafından saldırıya uğradık, linç etmeye çalıştılar. Ama bir koruma kararı çıkmadı, dava güvenilir bir yere alınmadı.”
Unutmayalım, yerel mahkeme, sanıkların duruşmadaki ‘olumlu tavırları’ nedeniyle iyi hal indirimi uyguladı ve kanunen en az beş sene ceza alması gereken 28 fail, 1 yıl 8 ay ile 5 yıl arasında ceza aldı.
 
Eren’in kızı
Yüce erkek Türk hukukumuz tecavüzcünün efendisini, terbiyelisini sever.
Çocuklarla arası da hiç iyi değildir. Onlara tecavüzü isteyip istemediklerini soracak kadar adil ve vicdanlıdır.
N., benim canım arkadaşım. Avukat Eren Keskin’in, 8 yıl önce evlatlık edindiği, soyadını verdiği, insan hakları aktivisti Leman Yurtsever’le birlikte üstüne titreyerek büyütmüş oldukları sevgili kızı.
Arkadaşım üstüne yazmak hiç kolay olmuyor.
N., 20 yaşında, zeki, inatçı, hayat dolu bir genç kadın artık.
Mahkeme kararı çıktığında Eren, basın toplantısında durumun adını açıkça koymuştu:
“Hayattan defalarca vazgeçmek istedi. Ama artık onun başka
bir hayatı var. Bir gece lisesinde okuyor ve son sınıfta. Üniversiteye gitme kararlılığında. Bana ‘Her şey bir yana, benim canımı en çok yakan, hâkimin bana “Göster, nasıl yaptılar” demesiydi’ demişti. Erkek devletin erkek hâkimleri çok erkekçe bir karar verdi. Hâkimler de bu verdikleri kararla, tecavüz suçunun ortağı oldular.”
Keskin’in ardından N.Ç.’nin ‘ablam’ dediği Leman Yurtsever de N.Ç.’nin kendilerine, “Siz zor bir doğum yaptınız, beni yeniden dünyaya getirdiniz” dediğini anlatmıştı.
 
Karşımızdaki örgütlü dünyaya rağmen...
Canım arkadaşım N.;
Bu karar seni hiç üzmesin. Senin ışıltılı gücün, kimileyin Leman’la Eren’i bezdiren inadın, kopkoyu öfkene rağmen sevmeyi, bağlanmayı bilen yüreğin var. Her şeyden öte kurban olmaya hiç gönül indirmeyen olağanüstü bir Heves’in var. Senin için ve daha binlerce insan için adalet mücadelemizi birlikte sürdüreceğiz. Karşımızda hekiminden hâkimine, bakanından polisine örgütlü bir dünya olsa da...
Sen içini karartma. Ve sakın unutma. Senin ışığına ihtiyacımız var.
 

Etiketler:
İstihdam