12/04/2013 | Yazar: Sanaç Yortu

Ruhunun özgürlüğünü yaşayamadığı için boynunda bir pençe izi ve bir kadını sevebilme ihtimalinden suçluyor kendisini...

Daha anne karnında "bir kızınız olacak" demiş doktorlar. Diğer kadın için de aynı cümleler kullanılmış. Bir maskenin ardında saklanılan, ruhların kilit altında tutulacağını hissedemeden, bir tanı koymuşlar. Hayata atılan ilk adımlar, yeni telaşlar, yeni girdaplar içerisinde, konulan tanının adıyla bu kadının bir kadını sahiplenme arzuları, duyguları nasıl bir tanıyı ortaya koyar?
 
Hayattaki rollerindeki ortak paylaşım, bir kadını anlayabilme sızısını artırıyor, bir kadın gözünden. Dudakları kendi gibi narin geliyor, yüreğini okuyacağın an ağlayacakmış gibi... Uçan özgür bir kuş, kokusu yasemin ve petonya çiçekleri... Yanık karamela tadını andırıyor, tenleri...
 
Her kadın aynı değil midir oysa. Kırılan kalplerinin onarılması için bir çiçek yeterlidir çoğu zaman. Gözlerinin arkasındaki perdeden baktığında, bedenler aynı fakat ruhlar farklı iki kadın. Biri çiçek vermekten hoşlanıyor, diğeri yüreğini mutlu edeceği, minik ellleriyle çiçeği almayı seviyor. Bize kadın diyorlar. İki kadın... Duygusallığımız, rollerimiz, tenlerimiz aynı... Biri kendi gibi bir rol paylaşan kendi cinsiyle, diğeri ise dünyadaki gücüyle “egemenliği” sağlayabilmiş karşı cinsinin kaslı kollarında avunuyor. Aslında ikisi de futboldan hoşlanıyor, aynı tişörtleri giyiyor, aynı sigaranın dumanını içine çekiyor, ağladığında aynı makyaj bulaşıyor yüzlerine. Ruhunun özgürlüğünü yaşayamadığı için boynunda bir pençe izi ve bir kadını sevebilme ihtimalinden suçluyor kendisini...

Etiketler:
İstihdam