03/04/2013 | Yazar: Esra Güleç

Bugün tam bir yıl olmuş. Koskoca bir yıl! Kaos’ta ilk haberim geçen yıl bu tarihte yayınlanmış. Birden o günlere gittim düşünürken.

Bugün tam bir yıl olmuş. Koskoca bir yıl!
Kaos’ta ilk haberim geçen yıl bu tarihte yayınlanmış.
 
Birden o günlere gittim düşünürken.
 
İlk muhabirlik başvurumu yaparken çok kaygılıydım. Başvuru yapıyorum da acaba kabul edilir miyim? Ayy nereden haber bulacağım ben peki? Yaa ya yapamazsam… gibi bir yığın soru dönüp durmaktaydı kafamın içinde.
 
Sonra hafta sonu Ankara’da buldum kendimi, hatırlıyorum sabah otogarda kahvaltı yapmak için bir yer ararken bir kadınla tanışmıştım. Şair olduğunu, Ankara’ya kitap fuarına imza günü için geldiğini söylemişti. Vayy bee dedim sabah sabah bendeki şansa bak sen git şair kadınla tanış üstüne birlikte kahvaltı yap falan. Üstelik öyle dolu dolu bir kadındı sohbet edecek çok şey vardı. Kitapları varmış ama para kazanmak için yaptığı başka bir işi de varmış. Orada kadınların hayata katılımlarına yönelik yaşadığı şeyleri konuşmuştuk kahvaltımızı yaparken.
 
Sonra başlamıştı bana sormaya sen neden geldin Ankara’ya, ee şey muhabirlik eğitimi için geldim. E iletişim fakültesi öğrencisiyim o nedenle alanımla ilgili yalan değildi muhabirlik eğitimine gelmiştim de bir türlü nerede olacağını açıklayamamıştım. Ne biliyim insan ilk tanıştığı bir insana Kaos GL’yi ilk zamanlar o kadarda kolay anlatamıyordu. Ne yazık ki yıllarca içimizdeki bastırılmışlık ve toplumun bizi belli kalıplara hapsedişi bazı şeyleri aşmamızda zorluyordu bizi.
 
İşte ben de muhabirlik eğitimi diyerek geçiştirmiştim ne için geldin sorusunu.
Sonra eğitime gelen diğer arkadaşlarla tanıştım. Sanki yıllardır böyle bir arkadaş grubuyla tanışıyormuşum da uzun zamandır görüşmüyormuşum gibi hissetmiştim. Bu kadar yakın bu kadar sıcak bu kadar samimi ve gerçekçi olabilirdi o eğitimde tanıdığım arkadaşlar.
Hepimizin hayatlarında öylesine çok benzerlikler vardı ki anlattıklarımızla birbirimize hiç de yabancılık çekmemiştik.
 
Sonra birbirimizle sanki iki gün değil de 1 ay bir yıl geçirmişçesine dolu dolu geçmişti zaman ve öylesine mutlu mutlu ayrılmıştık kendi yaşam alanlarımıza dönerken.
Biliyorduk ki uzaklarda bir yerlerde de olsa bizim gibi düşünen bizim gibi hisseden birileri var ve yalnız değiliz hiçbir zaman.
 
Bir ay falan sonrasıydı sanırım muhabirlik eğitiminden bir arkadaşla konuşuyorduk “keşke bir arada olsak” dediğimde bana her köyün bir delisi vardır deyip şu şarkıyı göndermişti:
çok da iyi gelmişti doğrusu.
 
Sonra bu gün yeniden hatırladım ilk haberim için nasıl da uğraştığımı güzel olsun diye paneldeki konuşmaların yarısını habere yazmaya kalkıştığımı sonra haberi toparlayamadığımı sonra tam da beni yansıtan ilk haberimin yayınlanışı hatırladım bu gün.
 
Sonra ilk haberimin yayınlanmasını beklemeye başladım heyecanla tamam kötüydü belki tamam eksikleri vardı abartılı da hazırlanmış olabilirdi belki ama yayınlanır mıydı? Acep.
Derken güneşli sıcak bir bahar günün öğle vakti haberimin yayınlandığını görünce dünya benim olmuşçasına havalara zıplamışlığım var. O anki yüz ifade mi ise unutamam sevdiğim kadına sarıldığımda o yüz ifadesi görülebilir herhalde bende bir de o gün.
 
Yani kısacası herkesin hayatında önemli birkaç gün vardır ya hani işte benim hayatımın önemli günlerinden birisi de bu gün. Ve ben bu gün bir bencillik yapıp kendim için yazıyorum. Her ne kadar çok dolambaçlı çok sanatsal cümlelerim olmasa da ben buyum işte ve mutluyum haber yapıyor olmaktan, yazıyor olmaktan.
 
Ve koskoca 1 yılın ardından şu hayatta en çok şeyi öğrendiğim bir yılı doldurduğumu da fark ediyorum.
 
Henüz tam anlamıyla hakkını vererek yapabiliyor olmasam da muhabirlik güzel şey ümitli  şey dostlar. Bunu bilir bunu söylerim ben.

Etiketler:
İstihdam