22/09/2018 | Yazar: Ata Kan

Ata Kan’ın hazırladığı “İmparatorluklardan Ulus Devletlere Heteronormative; Eşcinsellik Bağlamında Erkeklik” yazı dizisi bugünden itibaren KaosGL.org’ta!

Ata Kan’ın hazırladığı “İmparatorluklardan Ulus Devletlere Heteronormative; Eşcinsellik Bağlamında Erkeklik” yazı dizisi bugünden itibaren KaosGL.org’ta!

13. Karaburun Bilim Kongresi’nde “İmparatorluklardan Ulus Devletlere Heteronormative; Eşcinsellik Bağlamında Erkeklik” başlıklı sunumum üzerinden KaosGL.org’a bir yazı dizisi hazırlamaya karar verdik.

Yönetim biçimleri, ekonomik düzenler, politik akımlar, toplumsal kodlar ve pek çok daha fazla parametre tarafından; küresel anlamda şekillendirilen, yönlendirilen, baskılanan bir atmosfer içinde; metafizik alana itilip ötelenen; hazların, tutkuların, hissedişlerin varlığına sahip çıkmak çağımız için elzemdir. Daha ‘önemli’ ülke gündemleri arasında, daha ‘politik’ olguların içinde görünmez kılınan; hiyerarşilerde hep en son sıralarda kendisine yer bulan, hafif, liberal, ahlaksız olarak her fırsatta ötelenen ataerki karşıtı mücadeleyi, içinde barındırdığı potansiyeller ve ardılları açısından kaçınılmaz buluyorum.

Engels’in altını çizdiği gibi özel mülkiyetle temelleri atılan ataerki kavramı, bugün en önemli gündem maddesi olarak fikirsel ve maddi dünyamızda sorgulamaya açık bir alan haline gelmedikçe, sistem karşıtı mücadele tam anlamıyla düşlenen noktaya ulaşabilir değildir. Mülkiyet anlayışına paralel gelişen ataerki, mücadelenin dışında bırakarak ya da erteleyerek çözülmesini beklemek mümkün değildir. Hele ki sistem kendi tüketim mantalitesi doğrultusunda kamusal alanda da öteki kimliklere yaşam alanı tanımaya başlamışken.

Sorgulama sürecini en küçük toplumsal yapı olan aileden başlatmayan bir akıl yürütmenin de temeli sağlam değildir. Sistemin makul sınırlarını bize defaatle öğreten alternatif/genelin dışında her şeyi bir mücadele unsuru olarak gören aile; belli kuralların olduğu bir yapıdır. Bu kurallar ebeveynlerimizin ebeveynlerinin ebeveynlerinden gördükleri bir yazısız kurallar silsilesidir. Bu kurallar; yazılı kurallar ve yasaklardan daha hafif ya da gayriciddi olarak düşünülmemelidir. Toplumsal olarak hırpalanarak terbiye edilmek sosyal hayatın kocaman bir hapishaneye çevrilmesi, anayasal bir suç sonucunda hapishane cezası almaktan farklı mıdır?   

Eser: Jan Seeten

Siyasi dönüşümlerin en temel noktası addettiğim heteronormative kavramı, bugünün modern toplumlarının tamamının kurucu unsuru olarak ortaya çıkmıştır. Dinamik yapısı ile hayatın/yaşayışın dönüşümüne paralel olarak evrilmiş, farklı ulus karakterlerine göre kendisini var etmiş ve tüm bir hayatı kuşatmıştır ve kuşatmaktadır. Hazlarımızın ve hissettiklerimizin bu kadar kuşatıldığı, en özel alan olarak kurgulanan yatak odasının bile kamusal alandakine denk bir yasaklar bütünüyle çevrelendiğini kabul etmeliyiz. Kamusal alandaki yaptırımların birebir aynısından azade olan cinselliğe dair normlar üzerine detaylı bir irdeleme süreci yürütmek gerekmektedir.

Erkek ve kadın zıtlığının her geçen gün derinleştiği ve belirginleştiği, bu iki kutup arasında kalan tanımlamaların, beyanların, kimliklerin, yönelimlerin her geçen gün şiddeti artan bir ivmeyle hizaya çekilmeye çalışıldığı bir atmosferde, herhangi bir anlamda kendisine uzak ve öteki gördüğü noktaya hamasetle değil merakla ve tahammülle bakar hale gelmediğimiz sürece, içinde bulunduğumuz karanlık atmosferin dağılması ütopiktir. Cinselliği tabu olmaktan çıkarmak, cinsel çeşitliğin farkına varmak ve kabullenmek, , cinsel müphemliği kategorize etmeye çalışmamak, ideali kendi hazzımız doğrultusundan belirlememek, bu tahammül karinesinin mihenk taşını oluşturabilecek noktadır.

Sosyal hayata dair düşlenen dönüşümler kümülatif ve uzun soluklu bir süreç sonucunda meydana gelmektedir. Dönüşümün dışında olduğumuzu düşünmek bizi karamsarlığa ve atalet haline düşürmekten başka bir şeye karşılık gelmez. Düşünülmesi gereken onun bir parçası olduğumuz, bireysel başkaldırıların da kolektif başkaldırılar kadar değerli olduğu, cesaretin bulaşıcı olduğu, sosyal hayatın içinde normal ve mozaiğin bir parçası olduğumuzun kabulüdür. Kamusal alanın içinde gedikler açmak düşünüldüğü kadar imkansız değildir.

İmparatorluklardan ulus devletlere geçiş sürecinin sonucu ulus kavramını ve ulus devletleri heteronormative bağlamında; heteronormative kavramını erkeklik özelinde eşcinsellik bağlamında ele almaya çalışacağım.

*KaosGL.org Gökkuşağı Forumu’nda yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. Yazının KaosGL.org’ta yayınlanmış olması köşe yazılarındaki görüşlerin KaosGL.org’un görüşlerini yansıttığı anlamına gelmemektedir.


Etiketler:
nefret