29/05/2014 | Yazar: Özgür Güneş Öztürk

Kurumsal ve hiyerarşik olmayan, öz yönetim ve paylaşım üzerine kurulu tüm yaşam alanları her yerde devlet şiddeti ile karşılaşıyor.

Kurumsal ve hiyerarşik olmayan, öz yönetim ve paylaşım üzerine kurulu tüm yaşam alanları her yerde devlet şiddeti ile karşılaşıyor. 

1997 yılından bu yana, Barselona kentinin Sants mahallesinde bir özgürlük ve üretim alanı yaratan Can Vies işgal evi geçtiğimiz pazartesi günü akşam saatlerinde Barselona Belediyesi’nin talebi ile tahliye edildikten sonra yıkıldı. On üç seneyi aşkın bir süredir, tüm kurumsal ve hiyerarşik vesayet mekanizmalarını reddeden, çok sayıda politik ve sosyal kollektif bileşeni bir araya getirmiş olan; göçmenler ile dayanışmadan, homofobik şiddet karşıtı eylemliliklere kadar bir çok harekete ev sahipliği yapan bu proje artık bir mekâna sahip değil.

Barselona Büyükşehir Belediyesinin Ulaştırma İdaresine ait binanın tahliyesi için belediyenin açtığı üç davanın ikisini kaybetmesine karşın, son olarak açılan dava ile birlikte tüm hukuk yolları tıkanmış, Can Vies’in kaderi, 2006 yılından bu yana süren anlaşmazlık sürecinin sonunda da, tıpkı sürecin başında olduğu gibi, tehditkâr ve ikiyüzlü davranan Barselona Belediyesinin kararına, özellikle de bu projeye karşı düşmanca tavrını hiç değiştirmeyen belediye meclis üyesi Jordi Martí’nin ellerine kalmıştı. Böyle söylediğime bakmayın, on seneyi aşkın bir zamandır hayatı örgütlemiş olan bir direnişin kaderi, ne belediye ne de bir meclis üyesinin elinde. Sözünü ettiğim, değerini hiç göz ardı etmeden, bu projenin kök saldığı Can Vies işgal evi’nin kaderi. Dikkat çekmeye çalıştığım tam da direnişin, gündelik hayatımızı örgütleme inadımızın; tahliyeleri, yıkım kararlarını aşan karakteri. Zaten tam da bu değil mi devlet şiddetini böylesi bir biçimde üzerimize çeken?
Tıpkı başka coğrafyalarda olduğu gibi Katalunya’da da kurumsal ve hiyerarşik olmayan, öz yönetim, paylaşım ve ortaklık üzerine kurulu uzun bir nefeslik tüm üretim alanları devlet şiddeti ile karşılaşıyor. Ve yine birçok yerde olduğu gibi, Barselona’da da bu şiddetin aldığı yanıt yine direniş oluyor. Pazartesi akşam saatlerinde, Can Vies’in yıkımına direnen son eylemcilerin de dışarı çıkarılması ve işgal evinin yıkımına başlanması ile neredeyse aynı saatlerde yaklaşık 4000 eylemci Can Vies’in dışına itilen hayatı savunmak için Sants meydanında toplanmaya başladılar. Eylemcilerin sayısını şüphesiz biçimde aşan Barselona çevik kuvvet polisinin mahalleyi abluka altına alması ile birlikte, Katalunya’da alternatif gazeteciliğinin ismi olan Directa gazetesinin de vurguladığı gibi olası bir Barselona baharını çağrıştıran görüntüler ortaya çıktı. Sants mahallesinde başlayıp, Gracia, Poble Sec gibi Barcelona’nin başka semtlerine, Lleida, Tarragona gibi Katalunya’nın diğer kentlerine; hatta Katalunya’nın sınırlarını aşarak Zaragoza’ya kadar uzanan eylemler, 28 Mayıs çarşamba gecesi oldukça şiddetli hale geldi. Çarşamba akşam saatlerinde sayıları 7000′e ulaşan eylemciler, ünlü katalan folk sanatçısı Lluís Llach’ın şarkıları ve “Visca la revolució”, yaşasın devrim sloganları ile sokakları doldurdu. Gecenin geç saatlerinde, Barselona’nın birçok sokağı ateşe verilen konteynırlar, polis ile eylemciler arasındaki direk karşılaşma ile küçük çapta da olsa savaş alanına dönmüştü. Sosyal medya ve alternatif habercilik yapan gazetelerin vurguladığına göre bu sabah saatlerine kadar Barselona’da yaklaşık 28 eylemci göz altına alındı. Pazartesi günü başlayan eylemlerin Barselona baharını getirip getirmeyeceğini yakında göreceğiz.
 
Eylem başka semtlere yayılırken, Sants mahallesinde çevik kuvvet polisleri metro girişlerini tutup eylemci sayısını kontrol edip, mahalle aralarında yakaladıkları küçük gurupları şiddet kullanarak dağıtmanın dışında, tanıdık nefret saldırılarında bulunmayı da ihmal etmedi. Directa gazetesinin aynı semtteki yayın ofisinin ve La Ciutata Invisible kooperatifinin kapısını kırarak içeri girmeye çalışan çevik kuvvet polisi, gazetenin yayın ofisinde bulunan bir çalışanın yaralanmasına neden oldu.
Polis şiddeti karşında her zamanki sessizliğini koruyan Barselonalı yetkililer, yıkımı yapan iş makinesini, TV3′e ait haber aracını ve eylemlerin başladığı ilk gün olan pazartesi günü henüz bir kaç çöp konteynırını ateşe veren eylemcileri işaret ederek, Can Vies direnişinin hiç de göründüğü gibi “zararsız” durumlara yol açmayabileceğinin kanıtlandığını, kamu malına verilen zararın hesabının sorulacağını ifade etti. Yetkililerin sahte açıklamalarına, çarşamba sabahı Katalunya’daki birçok radyonun dışarıdan gelen üç beş provakatif göstericinin şehri kaosa ittiğini ifade etmesi de eklenince, aynı Türkiye’de olduğu gibi direniş eylemlerinin içinin nasıl boşaltılmaya, direnişin nasıl sahipsizleştirilerek sunulmaya çalışıldığını tekrar anlamış oluyoruz. Böylece Katalunya’da yaşayan herkesin Can Vies’de neyin gerçekleşmiş olduğunu, adına devlet denen suç örgütünün gerçekten neyi hedef aldığını değil de, kamu malına zarar veren vandalizmi konuşması, sadece bunu hatırlaması amaçlanıyor. Yaşam alanları ve direniş örgütlülükleri burada da Türkiye’de de tarihsizleştirilmeye, bağlamından kopartılmaya çalışılıyor.(fakfukfon)

Etiketler:
nefret