24/09/2013 | Yazar: Murat Çınar

Bayram değil seyran değil merkez sol-merkez sağ koalisyonu İtalyan eşcinselleri neden öptü?

Bayram değil seyran değil merkez sol-merkez sağ koalisyonu İtalyan eşcinselleri neden öptü?
 
Oh ne güzel! İtalya’da da işlenen suçlarda eşcinsel karşıtı duruş ve eylemler mevcutsa aynı ırkçı ve/veya etnik ve dinsel düşmanlık içerenler durumlar gibi işlenen suça ağırlaştırıcı bir seviye kattığı kabul edildi. Edildi mi? Yani aslında durum herkes için aynı değil. Nasıl mı?
 
Düşünün ki İtalya’da doğmuş ve büyümekte olan eşcinsel bir gençsiniz. Televizyonda, radyoda hatta internette karşınıza sık sık eşcinselliğin bir hastalık olduğunu, kabul edilemeyecek bir durum olduğunu ve hatta eşcinselle karşı etnik temizlik yapılması gerektiğini (Treviso eski belediye başkanı Giancarlo Gentilini) söyleyen siyasetçiler çıkıyor. Üstüne bir de teokratik hükümet Vatikan’ın mevcut eşcinsellik karşıtı duruşunu da eklersek içinizde bir dirhem olumlu enerji kalmıyor.
 
İtalyan Anayasası’nın üçüncü maddesinde dediği gibi…
‘Keşke bu insanları ve beyanları yasal bir zemin sayesinde yargılama hakkı bulunsa ve yapılanların yanlış olduğunu anlatacak kurumlar olsa’ diyip duruyorsunuz. Ah! İşte o anda ülkede bir fırtına esmeye başlıyor ve yıllardır eşcinsel ve translara karşı yapılan hareket ve söylemleri yargılama yolunun açılmasını talep eden sivil toplum örgütlerinin talepleri mecliste gündem olmaya başlıyor. Sonunda belki de İtalyan Anayasası’nda bulunan üçüncü maddede dediği gibi ‘her yurttaş kanunlar karşısında cins, ırk, dil, din, siyasi görüş ve sosyal ve kişisel durum göz etmeksizin eşit’ olabilecekti.
 
Cinsel yönelim: yo yo yo olamaz…
Yıl 2009 ve bu tarz bir yasa sunulduğunda içindeki ‘cinsel yönelim’ söylemi sebebiyle Meclis büyük çoğunlukla ‘yo yo yo olmaz’ diyor ve red ediyor. 2011’e geldiğimizde aynı içeriğe sahip ve yapısı biraz değişmiş bir yasa tasarısı sunuluyor Meclis’e ve bu sefer de red cevabı veriyor çoğunluk. Sebep ise ‘bu tasarının yasalaşması durumunda eşcinsel yurttaşlara karşı fazladan duyarlı bir duruş edinilmiş olabilir ve diğer yurttaşlar ile aralarında eşitsizlik doğar’. Yani neredeyse tüm Meclis, bu ülkede eşcinsel ve translara karşı şiddet olduğunu, bunun yayılmakta olduğunu, kurumsal ve sosyal siyaset alanlarında ünlü bireylerin eşcinsel ve trans yurttaşlara sürekli hakaret ettiğini ve buna karşılık İtalya’da ceza yolunu açacak bir yasanın olmadığı kabul etmemeye devam ediyor.
 
Takvim 2013’ü gösteriyor ve İtalya gözü şiş, dudağı patlak ve burnu kırık bir şekilde ulusal seçimlerden çıkıyor. O kadar vahim ki durum, tüm seçim kampanyasını birbirine lanet okuyarak geçiren merkez sol ve merkez sağ el bebek gül bebek ‘memleketi kurtarmak ve yanlış kişilerin eline bırakmamak’ için ortaklaşa bir hükümet kuruyorlar. Biraz ondan biraz bundan, eskimiş yemekleri çıkart buzdolabından ve ısıt ısıt yesinler.
 
Yani insan bir sorar değil mi…
Bu sırada bizim ünlü homofobi ve transfobi karşıtı yasa da masaya bir akşam yemeğinde yenmek üzere konuluyor. Tasarı ilk etapta ‘gözlerime inanamıyorum’ etkisi yapıyor. Mevcut olan ve ırkçılık karşıtı olarak tanımlanabilecek Mancino yasasına ek olarak eşcinsel ve translara yönelik saldırıları cezalandırmayı da kapsayan bir öneri gibi gözüküyor. Ama işler o kadar toz pembe değil. Yani insan bir sorar değil mi? Bayram değil seyran değil merkez sol-merkez sağ koalisyonu neden beni öptü? Kaşıma gözüme hayranlığından mı, yıllardır çıkartamadığı yasadan mı yoksa yıllardır Avrupa Parlamentosu tarafından halen böyle bir yasaya sahip olmadığı için ceza üstüne ceza yemekten bıktığından mı? Malum iktisadi kriz söz konusu bu nedenle kaçak yapan muslukları kapatmak lazım.
 
Garpta kurnazlık bitmez…
Nitekim işin üstesinden çok hızlı bir manevra ve bir ‘garp kurnazlığı’ ile gelindi. Gregorio Gitti adlı merkez sağ oluşumlarından bir sevgili milletvekili hemen cebindeki jokerini çıkartıp tüm Meclis’i tarihi bir hatadan kurtarıyor. Gitti’nin kabul edilen yasaya ek olarak getirdiği ve Meclis’in onayladığı madde şöyle:
 
“Bu mevcut yasa gereğince; siyasi, sendikal, kültürel, sağlık, eğitim ve din hizmetleri yürüten kurumların nefret veya şiddet içermeyen ve bunları yapmaya halkı davet etmeyen hür eylem ve bildirileri ayrımcılık veya ayrımcılık amaçlı tahrikte bulunma olarak değerlendirilmez.
 
Kısacası? Forza Nuova adlı ve aşırı sağcı olup ırkçı beyanlarda bulunmakla ünlü bir siyasi partiye üyesiniz. Yıllardır seçimlere katılmış ve siyasi bir kurum olarak tanımlanmışsınız. Tüm kurum üyelerince ortak bir duruşunuz var o da ‘eşcinseller yoktur ve olmamalıdır’. Yasa size bir şey diyemiyor. Başka bir örnek alalım elimize; dinsel eğitim sunan bir derneğiniz var ve yıllardır ‘translar tanrının bir cezasıdır’ diye bağırıyorsunuz. Bu noktada da yeni yasa ağzını açamıyor. Peki ne değişti bu yasa ile?
 
Boynuz kulağı geçti…
Hani derler ya ‘boynuz kulağı geçmiş’! İşte bu sırada öyle oldu, yani bu ek madde, o küçük de olsa yıllardır mevcut olan Mancino yasası yani ırkçı söylem ve eylemleri suç olarak tanımlayan yasayı da bağlar oldu. Kim vurdu hesabı, ancak burda kimin vurduğu belli. Niyazi’nin durumu gibi desek daha iyi olur.
 
Eli kolu gerici siyasi ve iktisadi enerji ile bağlı ve birilerinin proje temsilciliğini yapan Meclis vekilleri de pek tabii ki halkı değil kendi çıkarlarını ve patronlarının çıkarlarını koruyacaktır. Nitekim bu son örnekte de yeni bir rezalete imza atmaktan kaçınmadılar. Hatta bunu ‘ifade özgürlüğünün garanti altına alınması’ olarak da paketleyip tüm ülkeye yutturmaya çalıştılar ancak yaptıkları sadece belirli bir grubun yasal koruma altına alınıp meşru homofobik ve transfobik beyan ve eylemlerde bulunma imkânına sahip olması için kapıların sonuna kadar açılmasından başka bir şey değil.
 
Böylelikle bir kez daha İtalya’da herkesin yasalar karşısında eşit olmadığı kanıtlanmış oldu.

Etiketler:
İstihdam